Paylaşılan Uyum * Adnan Özer

-I-
Ne zaman onur duysam yaza verdiğim ömürcükten
ve yalnızlığımı duyarlı bir duvarla paylaşmaktan;
ısınmış kuşlar getirir kibrit kutusu odalara
yalnız gelişinin izleri olan bir kadının ayakları,
kilimlere, çıplak betona dişi nakışlar,
güneşten artırılmış menevişler… atar.

Bilir gökyüzüne bakmaktan
ve evrenin yaratılış sırlarından korktuğumu.
Oturup diker yırtığımı, söküğümü
kadınlığının topraksı edalarıyla.
Bense erkekliğimin folkloruyla çalkarım
ona sunacağım dizeleri kafamda.

-II-
Dışarda taşlar:
zamanın ve güneşin beslediği miskin bıldırcınlar,
erimiş kanatlar ve ayaklar,
rüzgarın uzun takvimi,
yitmiş kayıt çizgileri
en uzun ömürlü ağaçlarda.

Gel bana,
ömrüm kısa,
gün boyu toprağın sıcak mıknatısıyla
kurumuş, bedensiz bir gömlek gibi.
Sar göğsümü, sıvan sırtıma,
sen kaynamış sütün ince kabuğu,
inandır beni kendine
hem ağzından çıktı bir kere
'seviyorum' sözü
boşlukta başı dönen küçük bir nar fidanı gibi.