Öğretmen Öğrenci İletişimi

İletişim, sadece bilgilendirmek ve bilgilenmek değildir. Bilgi aktarırken yapılan eylemler, hal ve hareketler, mimikler (yüzümüzün hareketleri), jestler (el-kol, bacak ve beden duruşumuz) iletişimi oluşturur. Yani karşımızdaki kişiye aktarılan bilgi değil, bilginin aktarılış şekli iletişimdir. İletişim, insanlar arasındaki sözel ve sözel olmayan konuşmalardır. Çoğu kez farkında olmadan bizimle konuşan kişinin, mesajı iletmek için seçtiği sözcüklerin türüne, konuşma hızına, araya koyduğu mesafeye, ses tonuna, suskunluk sürelerine ve beden diline dikkat ederek, sözcüklerin arkasındaki duygusal içeriği algılar ve bize gönderilen mesajlara uygun tepkiler veririz. İnsanlar iletişim yoluyla gelişirler. Bu özelliği nedeniyle iletişim tıptan işletmeye birçok alanda bilgi odağı olmuş durumdadır. İletişim, büyük ölçüde insanların ve diğer kaynakların etkileşime dayalı olan öğretim alanında özel bir önem taşımaktadır. Öğretim ortamında öğrenciler ve öğretmenler birbiriyle sözel yada sözel olmayan yollarla etkileşimde bulunurlar. Öğretimin etkili olabilmesi iletişim süreçlerinin iyi işletilmesine bağlıdır. Bu da iletişimin, iletişim becerilerinin ve iletişim örüntülerinin iyi anlaşılmalarını gerektirmektedir

Eğitimde İletişim ve Etkileşim

Eğitim sisteminde iyi bir eğitimci olabilmek için iletişim sürecini çok iyi bilmek gerekir. Öğretme ve öğrenme sürecinde de bir eğitimcinin bir konuyu etkili bir şekilde öğretebilmesi için öğrencileri ile sağlıklı iletişim kurması, ayrıca öğrenciler arasında da sağlıklı iletişim kurulmasına rehberlik etmesi gerekir. Eğitimde iletişim sürecinin işleyişinde kaynak öğretmen, alıcı öğrencidir. İletişim çağı olarak da adlandırılan 20.yy. da iletişim biliminde büyük gelişmeler olmuş, bu bilim tek bir bakış açısı olmaktan öte, ilişkilendirildiği birçok alanın ayrılmaz bir parçası olma özelliği kazanmıştır. İletişim biliminin kapsamı, ilgili çalışmaların artması ile daha da genişlemiştir. İletişimin bu çok boyutlu yapısı kavramın tek bir tanımının yapılmamasına neden olmuştur. Öğretim ortamında öğrenciler ve öğretmenler birbiriyle sözel yada sözel olmayan yollarla iletişim veya etkileşimde bulunurlar. Öğretimin etkili olabilmesi, iletişim süreçlerinin iyi işletilmesine bağlıdır. Bu da iletişimin. iletişim becerilerinin ve iletişim örüntülerinin iyi anlaşılmalarını gerektirmektedir. İletişim süreci şematik olarak şöyle gösterilmektedir;

İletişim Türleri
1. Sözel İletişim:
Kitle iletişim araçlarının bulunmadığı yada bunlara çok güvenilmediği zamanlarda sözlü iletişim toplumların hayatında daha da çok önem kazanmıştır. Sözlü iletişim insanoğlunun en geleneksel haberleşme yöntemidir. İnsanlar; kültürlerini, göreneklerini, gördüklerini, yaşadıklarını ve düşündüklerini aktarırken temel iletişim aracı olarak sözlü iletişimi kullana gelmişlerdir. İnsanoğlu bireysel ve toplumsal ilişkilerinde sürekli olarak konuşan ve dinleyen konumunda bulunuyor. Bu denli çok konuşmamıza, bu denli çok dinlememize karşın bu iki etkinlikte acaba başarılı mıyız? Bu soruya "evet" demek çok zor. Öyle olsaydı konuşanın dinleyenden, dinleyenin de konuşandan yakındığına pek tanık olmazdık. Bu yakınmalar toplumun her kesiminde olduğu gibi toplumsal bir kurum olan okul ortamında da çıkar karşımıza. Öğretmenlerin kendi aralarındaki konuşmalarına şöyle bir kulak verdiğimizde; -Bu öğrenciler dinlemesini bilmiyor. -Söylediklerimi hiç anlamıyorlar. -Anlamak istemiyorlar. -Konuşmasını bile bilmiyorlar ki. -O kadar anlattım yine de ……. türünden yakınmalarına tanık oluruz. Öğrencilerin kendi aralarındaki, öğretmenlerine ilişkin yakınmaları da pek farklı değildir. Onlar da benzeri yakınmaları dile getirir: -Anlatmasını bilmiyor. -Bizi dinlemiyor. -Ben konuşuyorum, o pencereden dışarı bakıyor. -Kullandığı sözcükleri bile anlamıyorum. -Böyle de ruhsuz ders anlatılmaz ki…. Bu tür yakınmaları daha da çoğaltabiliriz. Acaba konuşmayı mı bilmiyoruz, yoksa dinlemeyi mi? Yukarıdaki örneklerde sıralanan yakınmalara bakılırsa her ikisinde de yetersizliklerimizin olabileceğini düşünmek zorundayız.

2. Sözel Olmayan İletişim:
Sözel olmayan iletişim beden diliyle yürütülür. Örneğin, bir öğrencinin yaptığı bir konuşmadan sonra öğretmenin gözlerinin parlaması bir beğeni ifadesidir. Bir şeyi önemseyip önemsemediğimizi, sıkılıp sıkılmadığımızı, yorgun olup olmadığımızı beden diliyle anlatırız. Sözel olmayan, iletişim öğrenme-öğretme süreçlerinde de önemlidir. Tarafların, birbirine yakın durup durmaması, vücutlarının duruşu, yüz-göz ifadeleri ve jestleri,sözel mesajlara anlam katar yada anlamı karıştırır.
Yüz ve beden : Yüzümüzdeki ifade, el ve vücut hareketlerimiz, vücudumuzun duruşu ve göz temasımız, sözsüz iletişimde önemli yer tutar. Başı "evet-hayır" anlamında sallamak, kaşları kaldırarak "hayır", dudakları büzerek "belki" demek ya da omuzları kaldırarak "umursamazlık belirmek", niyet edilen ifadelere örnektir. Niyet edilmemiş yüz ve beden ifadelerine ise, "duygusal ifade" adı verilmekte, çeşitli kaynaklarda, "yüz ifadeleri (facial expressions)" denildiğinde, duygusal yüz ifadeleri kastedilmektedir. İnsanların yüzlerinde aniden korku ya da hayret ifadesi belirmesi, duygusal yüz ifadelerine örnektir.
Bedensel Temas: Farklı bedensel temaslar kurarak, karşımızdakine çeşitli mesajlar vermeye çalışırız. Örneğin, birisinin elini öpüp başımıza koyduğumuzda, onun bizden büyük/üstün olduğunu kabul ettiğimizi gösteririz. El sıkıştığımızda, karşımızdakini kendimize eşit kabul ettiğimizi göstermiş oluruz. Karşımızdakinin dostluğunun bizim için özel bir önemi olduğunu göstermek istediğimizde, elini avuçlarımızın arasına alarak, sıkarız. Bir başka dostluk gösterme şekli karşımızdakinin koluna, omzuna, dokunmak, yakasındaki görünmeyen tozları silmektir.
Mekan Kullanımı:. Başka insanlarla olan uzaklığımızı ayarlayarak, onlara uzak ya da yakın durarak, bir takım mesajlar iletiriz. Sevdiğimiz insanlara yakın durmayı tercih ederken daha az sevdiklerimizle aramızda biraz daha fazla mesafe bulunmasına dikkat eder, hiç tanımadığımız insanlara ise daha da uzak dururuz. Kişisel mekanın nasıl kullanılacağı konusunda kişiler arasında bir takım farklılıklar, bulunabileceği gibi, kültürler arasında da bazı farklılıklar vardır. Mekanların kullanılış şekli dostluğun bir göstergesi olabileceği gibi statünün de göstergesi olmaktadır. Genelde, önde olmak, yüksekte oturmak, yüksek statü anlamına gelir. Krallar, sultanlar, yüksek rütbeli yöneticiler, din adamları, bilginler ve zenginler önde yürürler; yargıcılar, profesörler, yüksek kürsülerde otururlar. Önde yürümek yüksek statünün işaretidir. Ama, önde yürüyenlerle arkada yürüyenler arasında statü farkından doğan bir kopukluk ortaya çıkabilir.
Araçlar: Kişilerarası iletişimde mesaj iletmek için başvurduğumuz yollardan birisi de bir takım araçlar kullanmaktadır. Rozetler yada takılara takarak, kokular sürerek, belirli kıyafetlere bürünerek çevremize çeşitli mesajlar iletebiliriz.