Mayıstır Artık * Adnan Satıcı

Seni bir göğerçini öperken
hatırlıyorum
seni ürperirken ay

Seni doğduğum gündü
doğurduğum geceydi
hatırlıyorum.

Seni, suların göğe çekildiği mayıs getirdi bana
seni, Etlik bağlarında saçları örÜlen gÜzel zeytini
daha gÜnler lâzım, daha aylar, daha yıllarca göreyim
sevda takvimine olur olmaz takılan bakışı hoş gör
ister ki askıda kalsın gÜne, gölgende dursun zaman
tutunacak bir dal arayan asası kırık kalbim

Gündür söner, aydır geçer, yıllar… yıllar da
biz bu gizli sevdayla nerelere gidelim, sen onu düşün
avuçlarına mı yoğun bal rengi gözlerinin
sesinin dinlendiren akışına mı, dağa denize doğru
kentin iç sıkıntısına mı, kırlara mı yoksa
yanımdaysan nerde öldüğüm kimin umuru

Herkesin umududur senin doğduğun, ne güzel
birinin yayı gergin; şimşek birinin, atak birinin
biri geri döner, biri gidişine özenir. Bak dinle
önünde ardında çalkalan çılgın yürek korosu
işte böyle çağlarım ben de ardından, hep böyle

N'olur bir dakika, şaşkınlığa yanıt olmak için dur
nasıl olur diyorum, insan doğar da nasıl büyümez
büyürken çorak yürekte kengerler, ayrıkotları, dikenler
nasıl olur diyorum, insan kendini her sabah yeniden nasıl doğurur
siz söyleyin ey hayata taş olarak geri dönenler
insana bin yıllık tanrısı nasıl tanıdık gelmez

Peçesi yok bu sözlerin, yalnızca bir soruydu
sabah uyandın mı mesela, akşam oldun mu
baktın mı dokundun mu soluk aldın mı
aktın mı su gibi akar bütün saatler
dünyanın her köşesinde güvercin haberi, mayıstır artık
tufandan kalan hatıraları siler.

Ünlem, Ocak-Şubat 2004