Le Figaro * Sincan Pekin için Niçin Bu Kadar Değerli ?

Bugüne dek büyük oranda sömürü altındaki bölgenin enerji kaynakları Çin’in gelecekteki iktisadi kalkınması için temel teşkil ediyor.
Ham madde kaynağı olarak zengin bir bölge
Şincan geçen sene, yıllık 27,4 milyon ton brüt üretimle ülkenin petrol üretiminde ikinci bölgesi haline geldi. Bu sayının 2007’de 1 milyon ton artması bekleniyor.
Bu, ulusal yurtiçi üretimin %14’ünü karşılıyor. Sinopec, 2007’de 5,36 milyon ton olan üretimini 2010’da 10 milyon tona çıkarmaya niyetli.
Şincan aynı zamanda, yıllık 24,1 milyar metreküplük üretimle ülkenin doğalgaz üretiminin üçte birini sağlıyor. Enerjide birinci sırayı çeken Çin şirketi PetroChina bu sayıyı 2020’ye kadar iki katına çıkarmak ve özellikle 2005’te döşenen ve ülkeyi kat eden ilk gaz boru hattı sayesinde Şangay’a vardırmak için hazır. Ülkenin bir numaralı kömür üretici olan Şincan ulusal rezervin %40’ını barındırıyor.
2008 Şubat’ında jeologlar Yili havzasında ülkenin en büyük uranyum yatağını keşfettiler ( 10,000 ton).
Centre d’etudes de Chine contemporaine de Bruxelles (Brüksel Çağdaş Çin Araştırmaları Merkezi) araştırmacısı Thieryy Kellner
“Çin’in enerji ihtiyaçlarından ötürü bölge önemi büyük bir enerji kaynağıdır” diyor.
90’lara kadar bu enerji kaynakları bölgenin uzaklığı ve altyapı eksikliği sebebiyle yetersiz işletilmekteydiler. Jeopolitik uzmanı Pierre Picquart
“Şincan Amerikan uzak batıya eşdeğer ve Çin’in ekonomik kalkınmasının bankası gibi” şeklinde özetliyor;
“Pekin, kıyı bölgelerden sonra iç bölgeleri de kalkındırmak isteyecek. Ve bu siyasi bir mevzu.”
Şincan resmi rakamlara göre aynı zamanda en az 138 çeşit maden filizine yataklık ediyor. Bölgede yine bakır, kurşun, çinko aynı zamanda bir çok değerli maden (altın, gümüş) bulunuyor.
Coğrafi olarak stratejik bir bölge
Afganistan ve eski Sovyet ülkeleri Kazakistan, Tacikistan ve Kırgızistan’la sınırı olan Şincan hidrokarbon yollarının kavşağında bulunuyor.
Kazakistan’ın merkezi Atasu’yu Çin’in batısındaki Alashankou’ya bağlayan Çin-Kazak petrol boru hattının 2007’de yapılmasıyla beraber Pekin, Ortadoğu petrolüne karşı kendi enerji bağımsızlığını güçlendirmeyi başardı. Son kesitin de yerleştirilmesiyle Çinliler Hazar denizine stratejik bir erişim yolu elde etmiş olacaklar.
Diğer büyük proje olarak Şincan’ı türkmen gaz yataklarına, Kazakistan’a ve hatta Özbekistan’a bağlayan boru hattıyla beraber Şincan petrokimya sanayide büyük bir arıtma alanı haline geldi.
Doğu Türkistan yine de Çin’e jeostratejik planda yarıyor. Thierry Kellner;
“Tarihi olarak Şincan çoğunlukla bir tampon bölgeydi, özellikle Çin-Sovyet çekişmesi sürecinde. Ama bugün bu rol, Pekin’in ekonomik ve siyasi etki gücünü Güney ve Güneydoğu Asya’da ve Ortadoğu’da komşu bölgelere yayabilmesi ve Rusya’yı yakalayabilmesi adına tersine bir köprü görevine dönüştü”
diye ekliyor.
Uzman’a göre “Şincan sayesinde Çin, en önde gelen ticari ortağı İran’la bir bağlantı kurabilme imkanını elde tutuyor ( 2008’de ihracatının %14.3’ü İran’a ve ithalatının da %14.4’ü İran’dan).
Sonuçta, dünyadaki en büyük nükleer denemeler alanı Lop-Nor bu bölgede.(100,000 kilometrekare)
1964’den 1996’ya kadar 40’ın üzerinde atomal deneme burada yapıldı. Bazı uzmanlara göre Çin rejimi bölgede balistik hatta bakteriyolojik denemeleri aralıksız gerçekleştiriyor.
Şincan, nükleer fizik araştırmaları yapan bir kurumu olan ve saklı bir nükleer merkez olarak kullanılabilecek bir çeşit gizli şehir olan Malan’ı da içine alıyor.

Kaynak: Le Figaro – Çeviri : EkoPolitik