Kaç Bahardır Planlıyorsun?

Kaç bahardır planlıyorsun
Çiçekli, rüzgarda açılan etekli bir elbise giymeyi?
Artık ne olursa olsun
Bu bahar esintili biri olmayı.
Tüy gibi hafif, oradan oraya uçuşmayı…

Nasılmış, nedenmiş meselesini bir mevsimlik tatil edip,
Sokağa çiçek gibi dökülmeyi…

Bilmiyorum, ama senin aklında
"fena" bir şey var gibi geldi bana.
Bu bahar göster bakalım numaranı!
Kaç bahardır planlıyorsun
– Bu sefer kesinlikle –
Erken bir bahar tatiline çıkmayı?

Hiçbir şeyin sana ait olmadığı,
Sabun kokulu bir pansiyon odasında, biraz kendine bakmayı.
Pansiyondan çıkıp kimseyle konuşmadan,
Her şeyi ceplerine doldurmuş olarak,
Gün boyu serseri gibi dolaşmayı…

Siyah – beyaz bir filmin başrol oyuncusu gibi
Uzaklara dalıp kahramanca kararların sigarasını yakmayı…

Bilmiyorum, ama sanki bu bahar
Mühim kararlar verecekmişiz gibi geldi bana.
Sanki bu bahar seçeceksin yolunu.

Peki bahar vakti seçilen yoldan hayır gelir mi?
Ama zaten hayır getirecek yollar
Hiç senin gibiler için değildi ki!
Söyle bakalım sen, kaç bahar geçirdin toprağa bulanmadan?
Şöyle çok eskiden olduğu gibi çamurdan köfteler,
Topraktan pastalar yapmadan.

Sırf yeni bitmiş otlar pembe topuklarını gıdıkladı diye
Tek başına gülümsemeden.
Söyle bakalım kaç bahar?

Elini çenene dayayıp,
Adını bile unutana kadar,
Gidip gelen karıncalara bakasın var senin.
Senin kendine bakasın var bu bahar,
Yaz sıcağı bastırmadan.

Biz de biraz anlıyorsak bu işlerden
– Her nev'i serserilikten ve
İhtiyatsız ömürler bilgisinden – biraz olsun yani,
Bu baharı kendine ayır derim.

Bilmiyorum ama kafanın içinin
Bir bahar temizliğine ihtiyacı var gibi geldi bana.
İyi olmaz mıydı yani, açıp başımızı,
Çıkarsak beynimizi,
Yıkasak bakir leğenlerde.
Sabun tozlarıyla, çitileye çitileye.
Söyle foşurdata foşurdata.

Bilmiyorum ama senin ihtiyacın var gibi geldi bana,
bu bahara.
Biraz kendine bakmaya…

İyi baharlar…
Sapphire's Scribbles
Dahlia – 15.4.2003