Japonlar mı Akıllı, Biz Mi Akıllıyız?

Dünkü gazetelerde dikkatimi çeken haberlerin içinde ?deprem? konusu oldu. Habere göre TBMM Araştırma Komisyonu raporunu tamamladı. Komisyon, ?Ülke nüfusunun yüzde 70?inin yaşadığı bölgelerde her an büyük bir deprem olabilir? tespiti yaptı
Raporda, ? Nüfusu 1 milyonun üzerindeki 11 büyük kentimiz de dâhil olmak üzere, ülke nüfusunun yüzde 70?inin ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75?inin kurulmuş bulunduğu bu bölgelerde her an büyük deprem olma olasılığı yüksektir ? denildi. Raporda şu tespitler yer aldı:
* İmarda ?afet? konusu ihmal edilmiştir.
* İmar planlaması ve yapı üretimi, gerçek denetim biçimlerinden uzak kalmıştır.
* Kanun ve yönetmelikler yaptırıma sahip değil.
* İmar afları, ek imar yoğunlukları, tehlikeli madde stokları ciddi risk oluşturmaktadır.
* Zorunlu Deprem Sigortası kanunlaştırılamamış ve yaygınlaştırılamamıştır. Bu sistem, bugün hiçbir yönüyle risk azaltmaya katkı sağlamamaktadır.(Gazeteler)
Büyük bir afet atlatmamıza rağmen depremden korkamayız. Tıpkı trafik kazalarından, sel felaketlerinden korkmadığımız gibi? O kadar fazla can kaybı vermemize rağmen hala bu konularda önlem almış değilizdir. TBMM Araştırma Komisyonu çok doğru tespitlerde bulunmuş. Tespitler kadar önemli olan yaptırımlar ve uygulamalardır. Trafikte 3?5 ölümlü kazalar bile artık haber değeri taşımıyor. Sel felaketlerinde ölüm değil talan olursa haber değeri taşıyor. Ne diyelim artık bir de bu felaketlerden ders çıkarabilsek.
Geçtiğimiz günlerin birinde televizyonda haberleri izliyorum. İlginç bir habere kulak verdim. Dinledikçe afalladım, şaşırdım. Haber şöyleydi: Japonya?da depreme karşı çürük bir bina tespit edilmiş. Japonya ayağa kalkmış. Görsel ve yazılı basın bu haberi birinci sırada veriyor. Bina sakinleri ile görüşmeler yapılıyor. Japonya Parlamentosu ilk günde maddesine bu konuya ayırıyor. Binayı satan emlakçi parlamentoya davet edilerek sorgulanıyor. Emlakçi büyü suçluluk duygusu içinde hesap veriyor. Şehrin Belediyesi ve bankaları bina sahiplerine ucuz ve uzun vadeli kredi vermeye hazır. Bütün bunlar Japonya?daki depreme karşı bir çürük bina için. Acaba bunlar delirdi mi dedim kendi kendime. Bizim ülkemizle kıyaslamayı bile düşünemedim. Sanırım bizim ülkemizde depreme karşı dayanıklı binalar haber konusu olurdu. Sanırım gelişmişlik ve kültür bu olsa gerek diye düşündüm. İnternete girdim bu haberin geniş bir bölümü vardır diye bulamadım. İnanır mısınız bana televizyon şakası gibi geldi.
Geçenlerde internetten Japonlarla ilgili güzel ve anlamlı bir yazı indirmiştim. Sizlerle paylaşmak istedim. Yazı bana şunu öğretti ki Japonlar yaşam ve bilim konusunda ne kadar tutarlı, duygusal anlamda bir o kadar gerçekçi bir ulus. Bizim mi onlardan öğreneceklerimiz var, onların mı bizden anlayamıyorum. Şu bir gerçek ki eğitim şart. Hepimize afetsiz günler değil, duygusal günler diliyorum.
?Japonya?da ay ışığını seyretme toplantısı diye bir toplantı vardır. Sizi bu toplantıya davet ederler, fakat orada konuşmanıza izin vermezler. Güzel, zevkli bir çevrede oturur, Ayın doğmasını seyreder ve bundan zevk almasını öğrenirsiniz.
Japonlar doğaya karşı olan hayranlıklarında bizim anlayamayacağımız kadar ileri gitmişlerdir.
Kışın ilk karını seyretmek ve kutlamak için toplantılar yaparlar. Karın birden çevreyi nasıl değiştirdiğinin, tüm çizgileri nasıl yumuşattığının, ışıkla gölge arasındaki farkların nasıl ortadan kaldırdığının zevkini tadarlar.
Japonlar güzel bir yaz gecesi kırlara dinlemeye giderler, evet dinlemeye, neyi biliyor musunuz? Böceklerin müziğini ve orada saatlerce sessiz kalırlar.?