Hasan Pulur * Şiir,şair ve Metin Eloğlu

“TESADÜFÜN BÖYLESİ!” diye bir deyim vardır. Düşünün, bir dost sohbetinde birini konuşmuşsunuz, “iyidir kötüdür!” diye…
Kapıya açıp sokağa çıkıyorsunuz, adam karşı kaldırımda!
Ya akşam eve gelirken, aklınıza, kuru fasulye geliyor, ağzınız sulanıyor, eve giriyorsunuz:
“Hanım ne yemek var?”
“Kuru fasulye yaptım, bir de pilav!”
* * *
BİR gün önce Murat Katoğlu ile şiir, şair üzerine konuşuyorduk, biraz önce Hilmi Yavuz “Televizyona gidiyorum, Yahya Kemal için konuşacağım!” dedi kalktı, arkasından laf attık; dilimizin ucuna Neyzen Tevfik’in Yahya Kemal için yazdığı dörtlük geldi, “Edebi dehasını Hayrettin Kaptan/Beş asır önceden biliyor gibi” diye başlayan…
Sonunu yazmayalım, Hilmi Yavuz’un gıyabi hışmından da çekiniriz.
* * *
O şair, bu şiir, derken Metin Eloğlu’na geldik, aklımızda birkaç dizesi:
“Benim aklım serseri aklı
Cebimde bıçaklar saklı,
Bir de sakal bırakmış babacığım var
Evlat yüzünden ağlamaklı.”
* * *
ERTESİ sabah gazeteye geldik, masada Milliyet Sanat dergisinin şubat sayısı, dopdolu bir dergi; sinemadan mimariye, müzikten plastik sanatlara, edebiyattan şiire…
Sayfaları karıştırırken karşımıza birden Metin Eloğlu çıkmaz mı? Zeynep Altıok yazmış.
Zeynep Altıok kim?
Madımak’ta yakılan şair Metin Altıok’un kızı…
“Gördüm yaşarken vadesiz
Ölümümü
Ördüm de ilmek, ilmek
Sırtıma giyemedim
Ömrümü” diyen şairin kızı.
* * *
ZEYNEP ALTIOK “baba dostu” “Metin Amcası”yla anılarını anlatırken, onun “Düdüklü Tencere”siyle bizi elli yıl öncelerine götürdü, şiir dilimizden düşmezdi:
“Pazarları daha gündüzden/ Aşçıbaşı aklını başına devşir/ Börekler kızaracak nar gibi/ Kıymalı, ıspanaklı, peynirli/ Sonbahar yağmurlu oluklarda/ Çüşbalığı haşlanacak.”
* * *
MESELA zamkinüzarefe yemeğinin/Akşama yetişmesi lazım/ Al eline şu nesneyi/ Dibini bir güzel yağla/ Sovanını da doğra, düt desin/ Bir tutam tuz, biraz kimyon/ Şıpın işi pişiriver/ Baksanıza göbek atıyor/ Beylere salam/ Çengi misin be gâvur icadı/ Düdüklü tencere misin?”
* * *
“BİR düdüklü tencerenin içine bu kadar, hayat, sevgi, yaşam sevinci nasıl sığar?” derseniz, Zeynep Altıok yanıtını verir:
“İşte böyle sığar. O, hayatta başkaldıran, hafif aksi ve şikâyetçi biriydi. (…) Ama bir yandan da yoksulluklara, düzensizliklere başkaldıran, umursayan ve değiştirmeye gönlü olan has adamlardandı.”
* * *
O yıllarda şiir kitaplarını resimlemek modası vardı, şairler, ressam dostlarına şiir kitaplarını resimletir, desenletirlerdi.
Metin Eloğlu, şairliğinin yanında ressamdı da…
Bir gün, bir tiyatro oyuncusu yeni çıkacak şiir kitabını uzatmış:
“Metin, şu şiirleri resimle!..”
Metin Eloğlu, “Ver, ver!” demiş:
“Önce bir şiirleyeyim de!”
* * *
DÜZELTME: Geçen gün Çetin Altan için yazdığımız yazıda “Peyami Sefa” demişiz, okurumuz Osman Levent Demirci düzeltti: “Peyami Safa”dır.