Frigyalılar

Frigler, Ege Göçleri ile Anadolu?ya gelen Balkan kökenli boylardan biridir.
? Midas döneminde ise bütün Orta ve Güneydoğu Anadolu?ya egemen, güçlü bir krallık düzeyine ulaşmışlardır.
? Devletin başkenti Ankara?nın Polatlı ilçesi yakınlarındaki Gordion şehridir.
? Frigyalılar krallarına Midas ünvanı verirlerdi.
? Frigler maden ve ağaç işçiliğinde, dokumacılıkta eserler üretmişlerdir.
? Makara kulplu bronz tabaklar ve bronz kazanlar; dönemin ?teknolojik? bir başarısı olan altın, gümüş ve bronzlardan yaylı çengelli iğneler (fibulalar); değerli madenlerden giysi kemerleri, tokalar ve zengin bezemeli tekstil ürünleri; geometrik desenlerle süslü mobilya eşyası bunlar arasındadır.

FİBULA
? Orta Anadolu'nun kaliteli yünleriyle gerçekleştirilen halıcılık üretimini geliştirmişlerdir.
? Friglerin başlı başına bir yazı sistemi vardı. Frig yazısı henüz tümüyle çözülememiş olmasına karşın okunabilmektedir.
? Frigyalılar hayvan öykülerinin bulucuları olarak kabul edilir.
? Frigler, özellikle maden işçiliğinde çok ileri gitmişlerdi. Kaya ve taş mimaride kullanılan malzemeyi işlemek için madenden çeşitli aletler yapıyorlardı
? Yapılan kazılarda MÖ. VIII. yy.?da Frig evlerinin bazen taştan, bazen de tahta çerçeve kullanarak kaba tuğladan yapıldığı anlaşılmıştır
? Frigler, kaya mimarlığında çok ileri gitmişlerdir, Frig soyluları ölülerini ya kayaya oyulmuş mezarlara ya da tümülüs denen yığma mezar tepelerinin altındaki odalara gömerlerdi.
? Friglerin çok tanrılı bir dinleri vardı.
Frigyalılar tarımla uğraştıklarından bu durum dinlerine de yansımıştır.Frigyalıların en büyük tanrısı toprak ve bereket tanrısı olan Kibele?dır.

KİBELE
? Tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlardır.Tarım ve hayvancılıkla ilgili sert kanunlar koymuşlar tarıma ve hayvancılığa zarar verenleri şiddetle cezalandırmışlardır.
? Kimmerlerin saldırısyla zayıflayan Frigyalılar , Lidyalılar tarafından yıkılmışlardır. Frigler, başlıca Gordion (Yassıhöyük), Pessinus (Ballıhisar), Dorylaion (Eskişehir) ve Midas?da (Yazılıkaya) yerleşmişlerdir.

FRİGYA EFSANELERİ
Frigya uygarlığı denildi mi akla ilk gelen Kral Midas olur. O zamandan günümüze Kral Midas ile ilgili iki efsane ulaşmıştır. Bunlardan ilki şöyledir:
?Midas Frigya Kralıydı. Pek öyle akıllı biri değildi; ama akılsızlığının cezasını sadece kendisi çekmiştir. Birgün Midas?ın adamları sarayın yakınlarındaki gül bahçelerinde yaşlı Silenos?u buldular. Dionisos?u ararken yolunu kaybetmisti Silenos. Her zamanki gibi zil zurna sarhoştu yine. Ağaçların arasında sızıp kalmıştı. Midas?ın adamları, tepeden tırnağa güllerle süslediler onu, sonrada krala götürdüler. Midas, güler yüzle karşıladı Silenos?u, tam on gün on gece ağırladı. Yedikçe yedi Silenos, içtikçe içti. Sarhoş oldu, şarkılar söyledi, sızdı, ayıldı… Onuncu günün sonunda da Frigya kralı elinden tutup tıpış tıpış Dionisos?un yanına götürdü onu.
Dionisos, Silenos?a yeniden kavuştuğuna öyle sevindi öyle sevindi ki, ?Midas, dile benden ne dilersen.? dedi. Kral, hiç düşünmeden, ?Aman Dionisos?, diye cevap verdi, ?Her dokunduğum altın olsun; başka birşey dilemem?. Tanrı bu dileğini yerine getirdi onun; ama akşam olunca yemekte başına neler geleceğini düşündükçe kıs kıs güldü. Zavallı Midascık… Karnı acıkıp da sofraya oturunca ne kötü bir dilekte bulunmuş olduğunu anladı. Ağzına her götürdügü şey altına dönüveriyordu. Ekmeği mi tuttu, al sana altın bir ekmek… Elmaya mı dokundu, işte sapsarı, kaskatı bir elma…
Hemen Dionisos?a koştu Midas. Yalvardı yakardı. ?Ne olursun bu büyüyü boz? diye göz yaşı döktü. Dionisos, ?Git de Paktolos ırmağında yıkan. O zaman büyü bozulur? diye cevap verdi. Frig kralı, Paktolos ırmağına koştu hemen, bir güzel yıkandı. Ondan sonra da sarayına dönüp tıkabasa yedi içti.
Şimdi onun yıkandığı ırmağa bakanlar, altın kum tanecikleri görürler sularda.?
——————————————————————————-
MİDAS'IN KULAKLARI
Midas?ın. O da Apollonla ilgilidir. Yüce tanrı, Frigya kralının kulaklarını eşek kulaklarına çevirmişti. Bir suç işlediği için değil de aptallığı yüzünden bu cezayı görmüştür Midas:
?Apollon ile Pan arasında yapılacak bir çalgı çalma yarışmasında Midas, yargıçlardan biri olarak seçilmişti. Kır tanrısı, kavalıyla hoş sesler çıkarıyordu; ama Apollon?un gümüşten lir?i her çalgıdan üstündü. Bir çalmaya başlamasın Apollon; Musalar bile durup kendini dinlerdi.
Yargıçlardan ikincisi dağ tanrısı Tmolos, yengi çelengini Apollon?a verdi. Ama yüce musikiden ne anlasın Midas, tuttu oynak havalar çalan Pan?ı kazandırdı. Apollon da kızıp onun kulaklarını eşek kulakları yapıverdi.
Midas bir süre, tanrının armağanlarını koca bir külah içinde sakladı. Sakladı ama onun saçlarını kesen berber sonunda kulaklarını gördü. Kulakları gördüğünü kimseye söylemeyeceğine yemin etti. Berber bu, konuşmadan durur mu, gitti bir çukur kazdı sazların arasında, usulca ?Kral Midas?ın kulakları eşek kulakları.? diye fısıldadı.
Aradan zaman geçti. Çukurun çevresinde büyüyen sazlar yel estikçe, ?Kral Midas?ın kulakları eşek kulakları!? diye bağırmaya başladılar. Böylece herkes gerçeği öğrendi.?
Bu olaydan sonra, Midas şunu öğrenmiştir herhalde: İki tanrı yarışırken beğendiğini tutma güçlü olanı tut.