Ergenlere Uygulanan Baskılar * Nevzat Tarhan

Baskıcı ve tehditçi olmayın
Çocuklarına baskı uygulayarak ya da onları tehdit ederek yola getirmeye çalışan aileler, depresyona davetiye çıkartıyor.
Depresyon her yaşta görülebilen bir hastalık. Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), depresyonu geleceğin en büyük sağlık sorunu olarak görüyor. Aile çatışmaları, okul stresi ve güven eksikliği gibi faktörler, gençlerin depresyona sürüklenmesinde büyük rol oynuyor. Depresyona giren gençlerde intihar vakalarına ve madde bağımlılığına daha fazla rastlanıyor. Çocuğunuzun kendisini ifade etmesine fırsat verin. Cezalandırıcı olmayın. Yalnızca maddi açıdan değil, manevi açıdan da destek olun. Onu sevdiğinizi her zaman belli edin.
Onlara da söz hakkı verin
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gençleri depresyona sokan en büyük faktörün aile baskısı olduğunu belirtiyor. Tarhan, 'Aileler çocuklarına söz hakkı tanımıyor. Gençler, ailelerin koyduğu kurallar çerçevesinde yetişiyor. Söz sahibi olamıyor ve duygularını bastırarak büyüyor. Zamanla kendine olan güvenini kaybederek sosyal ortamlardan uzaklaşıyor. Yalnız kaldığı için de depresyona giriyor' diyor.
Sevginizi esirgemeyin
Gençler neden depresyona giriyor?
-Daha çok parçalanmış aile yapısına sahip olan gençler depresyona giriyor. 'Ben kimim, ne için varım, geleceğime nasıl bir yön vereceğim?' gibi sorular ergeni depresyona sürüklüyor. Aileler, 'Ona istediği her şeyi alıyorum ama yine de yaranamıyorum' diyerek işin içinden sıyrılıyor. Halbuki genç, ekonomik desteğin yanı sıra ailesinin sevgisine ihtiyaç duyuyor. Adam yerine konmadığını hissettiği anda sorunlar büyüyor.
Aileye ne gibi görevler düşüyor?
-Üzüntüleri ve sevinçleri beraberce paylaşmak gerekiyor. Anneyle baba, çocuğun kendisini yalnız hissetmemesi için her şeyi yapmalı. Genç kendisine değer verildiğinin bilincindeyse depresyonu daha kolay atlatıyor.
Tehdit etmeyin
Nerede hata yapıyorlar?
Baskı ya da tehdit yoluyla gencin davranışını değiştirmeye çalışmak yapılabilecek en büyük hata. Ergen, değersiz olduğunu hissederek öfkeye kapılıyor. Bir hastam tedavi gördüğü halde gizli gizli uyuşturucu kullanmaya devam ediyordu. Aile çocuğun uyuşturucu kullanmasını engellemek için çok katı kurallar koyup, tehdit etmeye başlamıştı. Ona neden uyuşturucu kullandığını sorduğumda 'Dünyaya bir kere geliyorum, canımın istediğini yapamayacaksam niye yaşayım ki?' cevabını verdi. Bu felsefe doğrultusunda hareket eden bir genci doğru yola çekebilmek çok zor. Çünkü mutlu olabilmek için bazı zorluklara katlanmak zorunda olduğunun bilincinde değil. Çocuğuna her istediğini veren bir aile, onun tatminsiz bir genç olarak yetişmesine neden oluyor. Ailelerin bu konu hakkında daha dikkatli davranmaları gerekiyor.
Depresyon genci nasıl etkiliyor?
-Gelecek kaygısıyla baş edemeyen gençler intihara daha fazla meyilli oluyor. Çaresiz kaldığını düşünen ergen, intiharı bir kurtuluş yolu olarak görüyor. Alkol ve uyuşturucuya yöneliyor. İlgi çekmek için hırsızlık yapıyor. Eve gelmekten nefret ediyor. Çünkü kendisini oraya ait hissetmiyor. Bu histen kurtulmak içinde evden kaçıyor. Mutlu olabileceği bir yer arıyor. Aitlik duygusunu tatmin edebilmek için kendisine zarar verebilecek gruplara yöneliyor. Tarikatlara giriyor, uyuşturucu kullanmaya başlıyor.
İşbirliği yapın
Tedavi kesin sonuç veriyor mu?
-Biz öncelikle rahatsızlığının biyolojik boyutu üzerinde duruyoruz. Beynin sağ yarım küresi duygularla, sol yarım küresi de mantıkla bağlantılıdır. Kimlik karmaşası yaşayan bir genç, mantıklı davranamıyor. Bir anlamda duyguları mantığıyla çelişmeye başlıyor. Duygunun ön planda olduğu sağ yarım kürede fonksiyon bozuklukları oluşuyor. Tedaviye beyin görüntülemeleri yaparak başlıyoruz. Beynin kimyasal dengesini ve elektriksel faaliyetini inceliyoruz. Veriler doğrultusunda ilaç tedavisine başlanıyor. Tedavi süresi sorunun ciddiyetine bağlı olarak değişiyor. Genelde 6 aylık bir tedavi programıyla hastalık belirtilerini % 40'lara düşürebiliyoruz.
Böyle durumlarda okulların rehberlik birimleriyle işbirliği yapmak daha sağlıklı sonuçlar veriyor.
Depresyon belirtileri
Depresyon ve Panik Merkezi (DEPAM) Psikiyatri Uzmanı Nihat Kaya, ergenlik dönemindeki depresyon belirtilerini 9 başlık altında topluyor:
? Sosyal ilişki kuramama
? İlgi ve etkinliklerde azalma
? Huzursuzluk
? Boşluk duygusu
? Uyku ve iştah bozuklukları
? Tik, konsantre olamama
? Hırsızlık, saldırganlık, yalancılık
? Evden kaçma, alkol ve uyuşturucu madde kullanma
? Yalnız yatamama, gece korkuları
Çocuğunuzu adam yerine koyun
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 'Stresi Mutluluğa Dönüştürmek' adlı kitabında ailesi tarafından adam yerine konulmayan ve ihmal edilen 13 yaşındaki bir ergenin hikayesini şöyle anlatıyor:
'Serkan 13 yaşındaydı ama ablasının düğününü rezil edecek kadar yetenekliydi. Serkan'ın, kahvenin içine şeker yerine tuz koyduğunu, düğün arabasının bütün lastiklerini patlattığını, bunlar yetmezmiş gibi vestiyerdeki ceketleri de kestiğini fark eden ailesi soluğu psikiyatri merkezinde alıyor. Doktorun yanına girdiklerinde baba yüksek sesle, 'Her şeyi kırıp döken, başkalarının mutluluğuna zarar veren bir çocukla ne yapılır? İstediği her şeyi verdiğimiz halde bize saygı göstermiyor. Çocuğumuza müteşekkir olmayı nasıl öğreteceğiz?' diye sordu. Anne, baba ve gençle ayrı ayrı görüşüldü. Ve şu sonuç ortaya çıktı: Serkan'ın ablasının düğünü, aile için büyük bir olaydı. Düğün telaşı içinde olan aile, Serkan'ı ihmal etmişti. Bütün ilginin ablasının üzerinde olmasını kıskanmaya başlayan Serkan, büyüklerinin ilgisini çekmek, kabul edilmek ve adam yerine konmak istiyordu. Yaptığı şakaların sevdiği insanları üzdüğünü fark etmemişti.
Tek amacı, ailesi tarafından kabul edilmekti.'
Ünlüler ve çocukları
Perihan Savaş ve İbrahim Tatlıses'in kızları Melek, medyatik bir ailenin çocuğu olmaktan dolayı sürekli rahatsızlık duydu
Perihan Savaş: Melek, her şeye kusur buluyordu
Türk Sineması'nın usta oyuncularından Perihan Savaş kızı Melek'in ergenlik dönemini sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi için elinden gelen her şeyi yaptığını belirtiyor. 'Melek ergenlik sorunlarını 13-14 yaşlarında yaşamaya başladı. Ortaokulda arkadaşlarıyla uyumsuzluğa düştüğü bir dönemi atlattı. Ona mümkün olduğu kadar anlayışlı yaklaşmaya çalıştım. Etrafındaki her şeye mutlaka bir kusur buluyordu. Kendini beğenmiyordu. Dırdır edip hem kendini hem de bizi yiyip bitiriyordu. Beni bile dinlemeyi reddettiği için inanılmaz bir zıtlaşma yaşıyorduk. Bir gün ciddi ciddi konuşmamız gerektiğini fark ettim. Onun büyüğü olduğum gerçeğini gözardı etmeden, ama aradaki ilişkiyi arkadaşlık düzeyine taşıyarak sorunları çözmeye çalıştık.'
'Ünlü olmamız onu çok etkiledi'
Savaş, kızının olumlu isteklerini her zaman kabul ettiğini belirtiyor. 'Olumsuz bulduğum isteklerini neden kabul etmediğimi ona her zaman açıkladım. Farklı alternatifler sundum. Ve son kararı hep ona bıraktım. Melek, sürekli basının önünde olmaktan ya da fotoğraflarının çekilmesinden her zaman çok rahatsız oldu. Sonuçta ben annesiyim, İbrahim Tatlıses de babası. Anne ve babasının ünlü olmasına yönelik sıkıntılar yaşıyor. Bizim kızımız olarak değil de, tek başına Melek Tatlıses olarak görünmek istiyor. 'Bir şeyi yanlış da yapsam doğru da yapsam kendi adıma yapıyorum, sizin adınıza değil' diyerek işin içinden sıyrılıyor.'
KAYNAK
http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2002/10/31/yazidizi/yazidizi1.html

Prof. Dr. Nevzat Tarhan