Eğitimin Çocuklarda, Zeka Gelişimine ve Okul Başarısına Etkisi Unutuluyor

Prof. Dr. Y. Müh. İlhami Çetin

Eğitimin olağanüstü önemini vurgulayan güzel sözlerden birini “Deliliğe Övgü” nün yazarı Rotterdamlı Erasmus (1469?-1536) söylemiştir: “Doğumla değil, eğitimle insan olunur.” Bu nedenle yaklaşık 2500 yıldır eğitim üzerinde kafa yoruluyor, daha etkili verilmesi için çalışılıyor. İlk büyük aşama, ortaçağda geçerli olan inanç eğitiminin, “insanın keşfedildiği” Yenidendoğuş döneminde terk edilmesidir.

Aydınlanma dönemi sayılan 17. ve özellikle 18. yüzyılda eğitim bilimi yeni bir sıçrama yaptı. Fransız filozof ve bilgin Descartes (1596-1650, okunuşu:Dekart) her şeyden kuşku duyarak geliştirdiği çağcıl felsefeyle usçuluğu temel yapmış ve böylece Aydınlanmanın temelini atmıştır.

Ona göre bilmenin ve öğrenmenin tek aracı insan aklıdır. “Düşünüyorum, öyleyse varım” özdeyişi din dogmacılığına karşı usa ve yalnız usa dayanıyor, kuşku yöntemini öğretiyordu. Bunun ne büyük bir cesaret gerektirdiğini anlayabilmek için o devirde Katolik Kilisesi'nin engizisyon mahkemesini bir baskı aracı olarak kullandığını, körü körüne inanma istediğini anımsatalım.

2012'de 300. doğum yılı kutlanan Cenevreli filozof J.-J. Rousseau ise eğitimde çocuğu keşfetmiş ve onu eğitimin merkezine oturtarak bir devrim yaratmıştır. Temel tezine göre çocuğun üç öğretmeni olmalıdır: Doğa, insanlar ve araçlar.

Yenidendoğuşta insan, Aydınlanmada ise us keşfedildi. Alman filozof Kant (1724-1804) “Aydınlanma nedir?” başlıklı ünlü makalesinde “Ergin olmama, başkasının yönetimi olmadan zihnini kullanamamadır… Kendi zihnini kullanma yürekliliğini göster!” der.

İşte eğitim böyle ergin insanlar, sorgulayan, neden-sonuç ilişkisini araştıran, aklın ufuklarına koşan bireyler yetiştirmelidir. Bunun için, İlhan Selçuk'un özdeyişiyle “aklın inançtan, bilimin dinden bağımsızlaşması” zorunludur.

BİLİMSEL TEMELE DAYANMALI

Eğitim bir ülkenin yaşamsal önemli bir konusu olduğundan, her türlü değişikliğin bilimsel verilere dayanarak titizlikle yapılması, önce ufak çapta uygulanarak sonuçların değerlendirilmesi ve bunlar olumluysa uygulamanın yaygınlaştırılması gerekir. Cumhuriyetin kurucu kuşağı bu bakımdan kusursuz davranmış ve bize olağanüstü güzel örnekler bırakmıştır. Bir eğitim anıtı olan Köy Enstitüleri projesini geliştirebilmek için yapılan kimi hazırlıkları anımsatalım:

1. Almanya'da 1918-19'da sekiz ay üstöğrenim gören, 1922'de oraya tekrar gönderilen İsmail Hakkı Tonguç, 1925'te aynı ülkeye mesleki eğitim kurumlarını incelemek için gitmiştir. 1938'de Almanya'da, Macaristan'da ve Bulgaristan'da incelemeler yapmıştır. Topladığı köklü bilgileri “Canlandırılacak Köy” başlıklı kitabında yayımlamıştır. Rousseau'nun üç öğretmen tezinden de etkilendiği söylenebilir.

2. Ünlü Alman eğitim bilimci Kerschensteiner (1854-1932, okunuşu: Kerşınştaynır) danışman olarak Türkiye'ye çağrılmış, fakat sağlığı elvermediğinden gelememiştir. Tonguç onun hakkında bir kitap yayımlamıştır. En az on üç onursal doktora almış, Amerika'nın en ünlü eğitim bilimcisi John Dewey (1859-1952, okunuşu: Con Devi) ülkemize davet edilmiştir. Eğitim sistemimizi inceleyerek, daha sonra İngilizce, Türkçe yayımlanan bir rapor hazırlamıştır. Demokrasi ve Eğitim başlıklı yapıtı kalıcı etki yapan bu eğitimci, “yaparak öğrenme” eğitim ilkesini de önerendir.

Atatürk Cumhuriyeti'nin Aydınlanma kurumları olan Köy Enstitüleri ile verdiği muhteşem örneğe rağmen şimdiki politikacılar, hiçbir bilimsel temellendirmeye dayanmadan, Osmanlı'yı taklit eden dinsel bir eğitim uygulamak istemektedir. Osmanlı devleti altı yüzyıl dinsel bir eğitim uygulamış, sonunda onu eğitimsizlik ve cahillik yıkmıştır. Şimdi yeniden dinsel tabanlı eğitime geçilmek isteniyor. Acaba aynı nedenlerin aynı sonuçları doğurduğu biliniyor mu?

EĞİTİM VE ZEKÂ

Her şeyden önce getirilen değişikliklerin öğrencilerin ortalama zekâsına etkisi muhakkak incelenmelidir. Zekâ konusu üzerinde bir yüzyıldan beri çalışılmakta ve sonuçları yaygın biçimde uygulanmaktadır. Zekâ ve eğitim araştırmalarıyla tanınan Prof. Dr. H. Rindermann (Chemnitz TÜ, Almanya) ve diğer bazı araştırmacılara göre IQ (Intelligence Quotient= zekâ oranı) ile ölçülen zekâ düzeyinin belki %50 kadarlık bir bölümü genler tarafından belirlenir, kalan bölümü çevre (anne sütü dahil) ve eğitimden kaynaklanır.

Bu saptamalardan giderek, yeni eğitim sistemimizin çocuk zekâ düzeyini nasıl etkilediğini ölçerek incelemek olağanüstü önemli ve ilginç olacaktır. Kuran kurslarında, imam hatip okullarında, yeni yasayla öngörülen din derslerinde belki çocukların zekâ düzeyi yükselmektedir.

O zaman bu gelişmeyi tüm dünyaya duyurur ve onların da tekrar ortaçağ eğitim anlayışına dönmelerini salık verebiliriz! Tersine zekâ düzeyinde bir düşme saptanıyorsa, çocuklarımızın aptallaşması anlamına gelen yeni öğretim sistemini politikacılarımız savunmayacakları gibi, anneler ve babalar da şiddetle reddedecektir.

Sonuçları herkesin gözünü açabilecek zekâ araştırmalarının ülkemizde şimdiye kadar yapılmamış olması bağışlanamaz bir ihmaldir. Üniversitelerimiz toplumun yol göstericisi, deniz feneri olduklarını unutmamalı ve üç maymunu oynamaktan vazgeçmelidir.

Rousseau 262 yıl önce yayımladığı “Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev”in önsözünde “Her devirde zamanın, ülkenin ve toplumun düşüncelerine bağlı olarak yaşamaya mahkûm insanlar bulunur. Bugün ileri fikirli ve filozof geçinen öyle insanlar vardır ki, Kutsal Birlik zamanında yaşamış olsalardı, yine zamana uyarak birer softa kesilirlerdi…” diyor. Türk üniversiteleri bu tür insanları bünyelerinde kuşkusuz barındırmazlar.

Bu arada Almanya'da yapılan ölçümlerde, Alman çocuklarınınkine göre Türk ve diğer Müslüman çocukların zekâ düzeyi düşük, buna karşın Vietnamlı çocuklarınki yüksek çıkmıştır. Çok şaşırtıcı bu sonuç karşısında Vietnam'a gidilerek oradaki çocukların da zekâ düzeyi ölçülmüş ve aynı sonuç bulunmuştur. Benzer ölçümlerin Türkiye'de yapılması ne kadar ilginç olurdu.

PİSA İLE ZEKÂ İLİŞKİSİ

Prof. Dr. H. Rindermann gibi bazı araştırmacılar Pisa sonuçları ile IQ zekâ düzeyi arasında bir ilişki olduğunu ileri sürmekte ve Pisa notlarından IQ değerlerine geçilebileceğini savlamaktadır. Buna göre Türkiye 88, Yunanistan 92, Almanya 100, G.Kore 106, Finlandiya ve Hong Kong 107 ortalama IQ değerindedir.

Türkiye'nin bu acıklı durumuna çare arama yerine biz nelerle uğraşıyoruz! 2011 başında çıkan bir yazımızda bizdeki zekâ düzeyine değinmiştik. Atatürk'ün “Eğitim Cumhuriyeti” ne hiç yakışmayan Pisa sonuçlarının, kesintili eğitim yasasından nasıl etkileneceği ayrıca düşünülmelidir. Bu uyarımızın ilerde anımsanmasını dileriz.

Son olarak, Auckland Üniversitesi'nden (Yeni Zelanda) Prof. John Hattie'ye göre öğrenci başarısında öğretmenin etkisi %30, akran grubununki %5-10, okulunki %5-10, aileninki %5-10, öğrencininki %50 kadar olabiliyor.

Elbette burada nitelikli öğretmenlerin katkısı veriliyor. İmam hatip kökenli hatta imam öğretmenlerin aynı katkıyı yapması beklenebilir mi? Yukardaki birçok etkenin bulunmadığı açık öğretim seçeneğinde veya imam hatipli öğrenci gurubu ile beraber eğitimde bu katkıların ne olacağını düşünen ve söyleyen var mı?

En değerli varlıklarımız olan çocuklarımız yeni yasanın öngördüğü trajik yazgıyı hak etmiyorlar. Öğretim birliği yasası bozularak dinsel tabanlı eğitime geçilmesi genç beyinleri eleştirel ve çözümleyici düşünmekten, yaratıcılıktan ve özgüvenden uzaklaştırabilecek, dünyanın içinde bulunduğu bilgi ve teknoloji yarışında hem kendilerinin, hem de ülkemizin kaybetmesiyle sonuçlanabilecektir.

Erasmus'un öngördüğü eğitim, çocukları nitelikli birer insan yapmayı amaçlıyor. Bir oldubitti ile çıkartılan kesintili eğitimin yasası acaba nasıl insanlar yetiştirecek? Atatürk'ün kurduğu “Eğitim Cumhuriyeti” ne hiç yakışmayan yeni gelişmeler laik eğitim yerine dogmacılığı seçerek, insanlarımızı akıl ve bilimden uzaklaştıracak, her türlü felâketin yolunu açacaktır.

KAYNAKLAR

1) İ.Çetin : Descartes, Usçuluk ve Biz. Cumhuriyet Gazetesi 11.01.1997

2) İ.Çetin : PISA Çalışmalardan Dersler. Cumhuriyet Gazetesi 13.02.2005

3) İ.Çetin : İmam Hatipler ve Türbancılar. Cumhuriyet Gazetesi 21.07.2005

4) İ.Çetin : Cumhuriyet Eğitimi Nereye Gidiyor? Cumhuriyet Bilim Teknoloji 21.01.2011

5) İ.Çetin : Türkiye Titanic Eğitim Gemisinde. Cumhuriyet Bilim Teknoloji 22.06.2012

Cumhuriyet Bilim Teknik 07.12.2012