Eğitimde Sevginin Üç Boyutu

Günümüzde en çok konuşulan konulardan biri de “eğitim ve sevgi”dir.
Bilen de bilmeyen de, bu iki konu hakkında bolca ahkam kesmektedir.
Bir çok kişiden duymuşsunuzdur.
“Herkesi seviyorum.”
Bu muallak ifadedeki “sevginin payı” nedir?
Ne derece inandırıcıdır?
Samimiyetlik ve içtenlikle ilgisi nedir?
Bu tür “sevgi ifadeleri” ne amaçla kullanılıyor?…
Bu sorulara açık ve net cevap bulmak gerçekten zor.
Lafa gelince, sevgiyi ifade eden en güzel ve en duygulu kelimeler kullanılıyor ..
Ancak,
“Beden dili,” tam bunun tersini gösteriyor.
İnsani ilişkiler, öyle bir konuma geldi ki, “gerçek sevgi” ile “sahte sevgi”yi ayırt edemez du-ruma geldik.
Günümüzdeki insanların duyguları ne kadar değişken olsa bile, gerçek sevgiyi ortaya çıka-rabilmek için şu “üç boyutu” göz önünde bulundurduğumuz takdirde, aşağı yararı bir tahminde bulunabiliriz.

Sevginin birinci boyutu “ilgi”dir.
Sevdiğimizi söylediğimiz , karşımızdaki insana “yakınlık ve ilgi” göstermediğimiz taktirde, lafla ifade ettiğimiz sevgi, gerçek sevgi değildir.
Soyut sevgi, hiçbir şeyi ifade etmez.
Sevginin içinde,
İlgi olmalıdır.
Paylaşma olmalıdır.
Yakınlık olmalıdır.
Yardım olmalıdır.
En önemlisi,
“Samimiyetlik” ve “içtenlik” olmalıdır.
Kelimelerle ifade edilen sevgi, mutlaka beden diliyle bütünleşmelidir.
Açıkçası,
Sevgi,”sözde” değil, “özde” olmalıdır.
Bu kural, hayatın her alanında geçerlidir.
Ticarette,
Politikada,
Ailede,
Özellikle, “eğitimde” çok daha önemli ve geçerlidir.

Sevginin ikinci boyutu, “dinleme”dir.
Karşınızdaki insanın anlattıklarını, dikkatle dinlediğiniz ve başınızla da tasdik ettiğini vakit, sevginiz anlam kazanır.
Eğitimde etkili olabilmek ve başarıyı yakalayabilmek için çocukların düşüncelerini ve yap-tıklarını bıkkınlık göstermeden dinlemek eğitimin temel esaslarındandır.
Gerçek dostlukluların temelinde, karşınızdakinin söylediklerini dinlemek ve ona değer vermek yatar.
Dinlenmeyen, düşünceleri kale alınmayan insan, kendini “dışlanmış” hisseder.
Bu bağlamda,
Karşımızdaki insanın tipi ve meşrebi ne olusa olsun onu dinlemeye mecburuz.
Anlattıklarımızı dinlemeyen insanın bize sevgisi olmadığı gibi, kendine de sevgisi yoktur.

Sevginin üçüncü boyutu da, “önemseme” dir.
Çocuğunuzun başarılarını önemsediğiniz ve taktir ettiğiniz vakit, hem sevginizi ortaya koy-muş olursunuz, hem de onu hayata hazırlamış olursunuz.
Çocuğunuz sizden aldığı destekle” motive” olmuş olur.
Daha iyiyi yapabilmek için kendine ” güven” gelir.
Bu çocuklarda olduğu gibi, yetişkinler için de geçerlidir.
“önemseme” çok önemli bir kavramdır.
İnsanları sevmenin belirtisi önemsemedir.
Özellikle,
Eğitim çağındaki çocuklara, bu kural şartsız uygulanmalıdır.
Önemsenen insan,
Kendine güveni artar ve de üretken olur.
Aslında,
“Dinleme” ve “önemseme” boyutu “ilgi” boyutunun içinde vardır.
Konuyu anlaşılabilir kılmak için, ayrı ayrı boyutla da ele aldık.
Sonuç olarak,
İnsanlara ilgi gösterdiğiniz,
Onları içtenlikle dinlediğiniz
Ve de,
Yaptıklarını önemsediğiniz vakit, “gerçek sevginizi” de ortaya koymuş olursunuz.