DÜNYA BARIŞ KONGRESİNDE TÜRK YAZARI FAKİR BAYKURT'UN KONUŞMASI

Dünya Barış Kongresi, Kopenhag, 15-19 Ekim 1986
18 Ekim 1986, Cumartesi

Türk Yazarı Fakir Baykurt?un Konuşması
BARIŞ SAVAŞINDA YAZARLAR *
Ben Türk yazarı Fakir Baykurt. Yedi yıldan beri Federal Almanya?da yaşıyorum. Orada ?Gastarbeiter? yaşamı üstüne anadilimde romanlar ve öyküler yazıyorum. Daha önce otuz yıl, Türkiye?de köylerin ve köylülerin yaşamlarını anlatan romanlar ve öyküler yazdım.

Çok çeşitli konuların arasından, köylülerin ağalarla, memurlarla, jandarmalarla, devletle olan ilişkileri yer aldı.

Federal Almanya?da yaşadığım süre içinde yazdığım kitaplardan biri ?Barış Çöreği? adını taşıyor. İki ulustan çocuklar arasındaki dostluğun, büyüklerin etkisiyle bozulmasını ve sonra da düzelmesini anlattım. Düşündüm ve düşünüyorum ki, iki insan arasında koruyamadığımız dostluğu, sürdüremediğimiz barışı, daha büyük planlarda, devletler, uluslar arasında koruyup sürdürmemiz zordur. Edebiyat kimi zaman, küçük ayrıntılar kullanarak büyük sorunlara dikkat çekebilir.

Ama şimdi Atom bombası geliştirildikten sonra ve uzayda savaşmanın kötü yolları açıldıktan sonra anlıyoruz ki, bugüne kadar yazdıklarımız, yaptıklarımız yetmez.

İki ulus yada on ulus arasındaki savaşları sadece o ulusların başında bulunanlar çıkarmıyor. Bloklar arasındaki son savaşı da sadece Blokların başında bulunanlar çıkarmayacak. Tıpkı bunun gibi, dostluğu sürdürmek, barışı korumak görevini de Blokların başındaki büyüklere bırakamayız. Blokların başında bulunanlar, ellerinde dünyayı, kendileri dahil bütün insanları, savaşları yöneten generalleri, bombaları taşıyan pilotları, silahları yapan işçileri, yaptıran fabrikatörleri, herkesi; ayrıca dünyayı, iklimini, sularını, günün bütün vakitlerini, otu, çiçeği, böceği yok edecek; eti yenilmez, sütü içilmez hale getiren kötü gücü tuttuklarına inanıyorlar.

Dünya politika sahnesinde büyük rol oynayan insanlar da gerçekte sıradan insanlar gibi, bizler gibidir. Hiçbirinin beyni, yüreği, ciğeri, gözleri dünyanın ıssız yerlerinde yaşayan , bir yetkisi, hatta oyu bile olmayan insanlarınkinden ayrı ve üstün değildir.

Bugünkü nükleer silahların, bunları yaptıran güçlerin, bunları kullanacak, kullandıracak güçlerin karşısına hangi gücü koyacağız? Hangi gücü koyalım ki, onaları geriletip durdurabilelim? Hatta onları yetkisiz ve etkisiz hale getirebilelim?

Sevgili Dostlar! O en uzaktaki yetkisiz, hatta tek oyu bile olmayan sade insanları bilinçlendirip birleştirdiğimiz zaman, silah fabrikatörlerinden, generallerden, devletlerin ve Blokların başında bulunanlardan daha büyük bir güç doğacak. Ama acaba bunu o insanlar biliyorlar mı? Bunlar savaşın sakıncalarını, barışın yararlarını anlayıp, birleştiği zaman ulusal ve uluslar arası ilişkileri temelinden sarsabilirler. Ama biz onların karanlığını, korkularını, yetersiz ve olumsuz alışkanlıklarını hemencik yenebilir miyiz? Bunun için bol bol vaktimiz var mı?

Sevgili Dostlar! Dünyadaki sıradan insanları bu yolda bilinçlendirip harekete geçirdiğimiz gün, bundan doğacak gücün yanında Atom Bombalarının gücü hiç kalacaktır.

Bunun için biz yazarların, barıştan yana bütün sanatçıların ve her meslekten insanların, var gücümüzle, bugüne kadar yaptıklarımızdan ve her gün yapmakta olduklarımızdan çoğunu yapmamız gerekiyor. Ama ne kadar çoğunu? Bin katını değil, yüz katını değil, on katını yapsak, şehirler ve ülkeler arasında yaptığımız barış yürüyüşlerini yollar almaz. Beş katını yapsak, toplantılarımıza salonlar ve alanlar yetmez. İki katını yapsak, barış zincirleri iki kez, on kez kavuşur. Savaş karşısında bu bizim en büyük görevimizdir. Bu bizim en büyük umudumuzdur.

Ama dostlar bu sadece kuru bir umut değildir. Dünyada savaşa gerek duyurmayacak büyük bilimsel, teknik ve teknolojik gelişmeler olmuştur.

Silahlanmanın, özellikle yoksul ulusların bütçelerini nasıl yuttuğunu, ekmeğe, eğitime, ilaca, konuta, kalkınmaya olanak bırakmadığını; o ıssızlık içinde, tek oyu bile olmayan insana anlatmak zorundayız. O insana cesaret, o insana güven vermek zsorundayız. ?Karıncalar birleşince fili yutar? atasözündeki mantığı bütün sıradan insanların bilinci yapmak zorundayız.

Sevgili Dostlar! Ellerimiz kalem tutarken daha çok, daha iyi yazalım. Gözlerimiz, kulaklarımız, parmaklarımız sağlamken daha çok ve güzel işler yapalım.

Bu çağrıyı, kendim dahil, hepimize, burada Bella Center Salonlarından uzaklarda bulunan barış savaşçısı bütün yazar ve sanatçı kardeşlerime, dostlarıma yapıyorum.

Candan teşekkürlerimle…
Fakir Baykurt

(*) Fakir Baykurt?un bana verdiği arşivindeki elyazmasından aynen daktiloya çektim.
Kemal Yalçın