Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü, ölürsem kurtuluştan önce yani, alıp götürün Anadolu'da bi köy mezarlığına gömün beni, Hasan beyin vurdurduğu ırgat Osman yatsın bir yanımda ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda. Traktörle türküler geçsin alt başından mezarlığın seher…
Kategori: Nazim Hikmet Şiirleri
Şaşıp Kalmak * Nazım Hikmet
Sevebilirim, hem de nasıl, dile benden ne dilersen, canımı, gözlerimi Kızabilirim, ağzım köpürmez, ama devenin öfkesi haltetmiş benimkinin yanında, devenin öfkesi, kinciliği değil. Anlayabilirim çoğu kere burnumla, yani en karanlığın, en uzaktakinin bile kokusunu alarak ve döğüşebilirim, doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum herşey için,…
Hoşgeldin Kadınım * Nazım Hikmet
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin yorulmuşsundur; nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını ne gül suyum ne gümüş leğenim var, susamışsındır; buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim acıkmışsındır; beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam memleket gibi yoksuldur odam. Hoş geldin kadınım benim hoş geldin ayağını basdın odama kırk…
Annen * Nazım Hikmet
Sen bir avuç bebektinKimdi süt veren sana,Hastalandın ölecektinKim kanat gerdi sana? Senin minik başınıAvuçlarına alıpGece uykusuz kalıpKucağında kim salladıAğladın, seninle kim ağladı Annen! Sana ilk adımını attıran kimdirKonuşmayı öğretti sana bir bir Annen! Sen şimdi giderken okulaSefertasını kim hazırlar?Kim bakar arkandan yola?Sende en çok kimin…
Ben Sen 0 * Nazım Hikmet
O, yalnız ağaran tanyerini görüyor ben, geceyi de Sen, yalnız geceyi görüyorsun, ben ağaran tanyerinide.
Ben Senden Önce Ölmek İsterim * Nazım Hikmet
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi,beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin Fedakarlığımı anlıyorsun vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin…
Sevgilim * Nazım Hikmet
Sevgilim, başlar önde, gözler alabildiğine açık, yanan şehirlerin kızıltısı, çiğnenen ekinler ve bitmez tükenmez ayak sesleri : gidiliyor. Ve insanlar katlediliyor : ağaçlardan ve danalardan daha rahat daha kolay daha çok. Sevgilim, bu ayak sesleri, bu katliâmda hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu, fakat açlığın,…
İyimser Adam * Nazım Hikmet
Çocukken sineklerin kanadını koparmadı teneke bağlamadı kedilerin kuyruğuna kibrit kutularına hapsetmedi hamamböceklerini karınca yuvalarını bozmadı büyüdü bütün bu işleri ona ettiler ölürken başucundaydım bir şiir oku dedi güneş üstüne deniz üstüne atom kazanlarıyla yapma aylar üstüne yüceliği üstüne insanlığın Bakü – 06.12.1958
Karanlıkta Kar Yağıyor * Nazım Hikmet
Ne maveradan ses duymak,ne satırların nescine koymak o “anlaşılmayan şeyi”,ne bir kuyumcu merakıyla işlemek kafiyeyi,ne güzel laf, ne derin kelam…Çok şükürhepsininhepsinin üstündeyim bu akşam. Bu akşambir sokak şarkıcısıyım hünersiz bir sesim var;sana,senin işitemeyeceğin bir şarkıyı söyleyen bir ses. Karanlıkta kar yağıyor,sen Madrid kapısındasın.Karşında en güzel…
Gazete Fotoğrafları Üztüne Iı * Nazım Hikmet
Emniyet Müdürü Güneş bir yara gibi açılmış gökte akıyor kanı. Uçak alanı. Karşılayıcılar, eller göbekte : coplar, cipler, hapisane duvarları, karakollar ve darağaçlarında sallanan ipler ve siviller göze görünmez ve bir çocuk işkenceye dayanamadı attı kendini Emniyet'te üçüncü kattan. Ve işte Emniyet Müdürü bey uçaktan…
Piraye için Yazılmış Saat 21 Şiirleri – 14 Aralık 1945 * Nazım Hikmet
Hay aksi lânet, fena bastırdı kış… Sen ve namuslu İstanbulum ne haldesiniz kim bilir? Kömürün var mı? Odun alabildin mi? Camların kıyısına gazete kâadı yapıştır. Gece erkenden yatağa gir. Evde de satılacak bir şey kalmamıştır. Yarı aç, yarı tok üşümek : dünyada, memleketimizde ve şehrimizde…
Ölçü * Nazım Hikmet
Sevdiğin müddetçe ve sevebildiğin kadar, sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe ve verebildiğin kadar gençsin. 1947
Hoş Geldin * Nazım Hikmet
Hoş geldin!Kesilmiş bir kol gibiomuz başımızdaydı boşluğun…Hoş geldin!Ayrılık uzun sürdü.Özledik.Gözledik…Hoş geldin!Bizbıraktığın gibiyiz.Ustalaştık biraz dahataşı kırmakta,dostu düşmandan ayırmakta…Hoş geldin.Yerin hazır.Hoş geldin.Dinleyip diyecek çok.Fakat uzun söze vaktimiz yok.YÜRÜYELİM…..N.Hikmet – 1932 Birinciteşrin 5, Çarşamba gecesi
Hasret * Nazım Hikmet
Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli, belini sarmayalı, gözünün içinde durmayalı, aklının aydınlığına sorular sormayalı, dokunmayalı sıcaklığına karnının. Yüz yıldır bekliyor beni bir şehirde bir kadın. Aynı daldaydık, aynı daldaydık. Aynı daldan düşüp ayrıldık. Aramızda yüz yıllık zaman, yol yüz yıllık. Yüz yıldır alacakaranlıkta koşuyorum ardından….
Güneşin Sofrasında Söylenen Türkü * Nazım Hikmet
Dalgaları karşılayan gemiler gibi,gövdemizle karanlıkları yara yaraçıktık, rüzgarları en serinuçurumları en derinhavaları en ışıklı sıra dağlara.Arkamızda bir düşman gözü gibi karanlığın yolu.Önümüzde bakır taslar güneş dolu.Dostların arasındayız!Güneşin sofrasındayız!Dağlarda gölgeniz göklere vursun,göz gözeyan yanadurun çocuklar.Taşları birbirine vurun çocuklar.Doldurun çocuklar,doldurundoldurundoldur içelim.Başlarıgöklereatalımserden geçelim..Heeey, nerden geçelim?Yalnayakkoşarakdevleringeçtiğiyerden geçelim.HeeeyhopHeeeyhepbirden geçelim.Doldurun çocuklar,doldurundoldurun,doldur…
Gözlerin * Nazım Hikmet
Gözlerin gözlerin gözlerin, ister hapisaneme, ister hastaneme gel, gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte, şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte Antalya tarafında ekinler seher vakti. Gözlerin gözlerin gözlerin, kaç defa karşımda ağladılar çırılçıplak kaldı gözlerin altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak, fakat bir gün…
Giderayak * Nazım Hikmet
Giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak. Ceylanı kurtardım avcının elinden ama daha baygın yatar ayılamadı. Kopardım portakalı dalından ama kabuğu soyulamadı. Oldum yıldızlarla haşır neşir ama sayısı bir tamam sayılamadı. Kuyudan çektim suyu ama bardaklara konulamadı. Güller dizildi tepsiye ama taştan fincan oyulamadı. Sevdalara doyulamadı. Giderayak…
Giden * Nazum Hikmet
Camların üstünde gece ve kar.Bembeyaz karanlıkta parlıyan raylar –uzaklaşılıp kavuşulmamayı hatırlatıyor.İstasyonunüçüncü mevki bekleme salonundasiyah başörtülü,çıplak ayaklı bir çocuk yatıyor.Ben dolaşıyorum…Gece ve kar – pencerelerde.Bir şarkı söylüyorlar içerde.Bu, giden kardeşimin en sevdiği şarkıydı.En sevdiği şarkı…En sevdiği…En……Kardeşler, bakmayın gözlerimeağlamak geliyor içimden…Bembeyaz karanlıkta parlıyan raylar –uzaklaşılıp kavuşulmamayı hatırlatıyor.İstasyonunüçüncü…
Çocuklarımıza Nasihat * Nazım Hikmet
Hakkındır yaramazlık. Dik duvarlara tırman yüksek ağaçlara çık. Usta bir kaplan gibi kullansın elin yerde yıldırım gibi giden bisikletini.. Ve din dersleri hocasının resmini yapan kurşunkaleminle yık Mızraklı İlmihalin yeşil sarıklı iskeletini.. Sen kendi cennetini kara toprağın üstünde kur. Coğrafya kitabıyla sustur, seni «Hilkati Âdem»le…
Büyük İnsanlık * Nazım Hikmet
Büyük insanlık gemide güverte yolcusu tirende üçüncü mevki şosede yayan büyük insanlık. Büyük insanlık sekizinde işe gider yirmisinde evlenir kırkında ölür büyük insanlık. Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter pirinç de öyle şeker de öyle kumaş da öyle kitap da öyle büyük insanlıktan başka herkese…