Ben İçeri Düştüğümden Beri * Nazım Hikmet

Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünyaOna sorarsanız: ´Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman…´Bana sorarsanız: ´On senesi ömrümün…´Bir kurşun kallemim vardi, ben içeri düştügüm seneBir haftada yaza yaza tükeniverdiOna sorarsaniz: ´Bütün bi hayat…´Bana sorarsanız: ´Adam sende bi hafta…´Katillikten yatan Osman; ben içeri…

Oğlumuz Hasta * Nazım Hikmet

oğlumuz hasta babası hapiste senin yorgun ellerinde ağır başın dünyanın hali gibi halimiz insanlar daha güzel günlere insanları taşır oğlumuz iyileşir çıkar babası hapisten güler senin altın gözlerinin içi dünyanın hali gibi halimiz… 21 Eylül 1945

Kitap Okurum * Nazım Hikmet

Kitap okurum:içinde sen varsın,şarkı dinlerim:içinde sen.Oturdum ekmeğimi yerim:karşımda sen oturursun,çalışırım:karşımda sen.Sen ki, her yerde “hâzırı nâzır”ımsın,konuşamayız seninle,duyamayız sesini birbirimizin:sen benim sekiz yıldır dul karımsın… 22 Eylül 1945

İkiniz de Uzaktasınız * Nazım Hikmet

Ağaçlar ovada son bir gayretle pırıldamakta :pul pul altınbakırtunç ve tahta…Öküzlerin ayakları yaş toprağa gömülüyor yumuşacık.Ve dağlar dumana batıkkurşunî, sırılsıklam…Tamam,sonbahar belki bugün bitti artık.Yaban kazları hızla gelip geçti deminherhal İznik gölüne gidiyorlar.Havada serinhavada is kokusu gibi bir şey :havada kar kokusu var… Şimdi dışarda olmak,dörtnala…

Fakir Bir Şimal Kilisesinde şeytan ile Rahibin Macerası * Nazım Hikmet

İlkönce yağmurlasonra birdenbire açan güneşle başlamıştı sabah.Henüz ıslaktı asfaltın solundaki tarla.Harp esirleri çoktan iş başındaydılar.Topraktan nefret duyarak — halbuki köylüydü birçoğu — tıraşlı ve korkak çapalıyorlardı patatesleri.Suluboya, solgun resimleri hatırlatıyordu insana köy kilisesinden gelen çan sesleri. Pazardı.Kilisede erkeklerin hepsi ihtiyardı kadınların değil,içlerinde büyük memeli kızlar,…

Teftiş * Nazım Hikmet

Sayfada saygıyla göze çarpsın diyekomuşlar fotoğrafı baş köşeye.İzmir?de, Kordon?da, Memetleri teftiş.Vakit öğle, hava sıcak, gün uzun belli.Önde Amerikan paşası kafayı dikmişve sırmalı şapkasında eli kasap bıçağı gibi parlıyor keskin, genişve küfredip sesini duyuyorum toprağıma tokat gibi inen adımlarının.Türk paşası on beş adım geride.Yüzünü göremiyorum, gölgeli.Belki…

Çarlık Rusyasının Ölümü * Nazım Hikmet

Bin dokuz yüz on yediikinciteşrin yedi?Yumuşak ve derinsesiyle Lenin:?Dün erkendi, yarın geçzaman tamam bugün,? dedi..Yağlı çarklılarla yağlı işçiler:?Bugün!? dedi.Ölümü açlıktan öldüren siper:?Bugün!? dedi.Ağırçelikkaratoplarıyla AVRORA:?BUGÜN!? dedi,?BUGÜN!? dedi..???????.???.?????..Artıkne kışlık saraydasarhoş eteklerin ipekli sesi,ne paskalya çanlarında deli duası çarın,ne Sibirya yollarında zincir iniltisi?Artıkvotka kadehlerinde ıslanmıyacaksarı sarkık bıyıkları pameşçiklerin.Kara…

Cevap Dört Numara * Nazım Hikmet

Bu yazı gizli bir din halinde bir nevi Neo-faşist bir ideoloji yaptıkları halde bunu ikrardan sakınanlara aittir. Böyle bir halt karıştırmıyoruz, diyenler üzerlerine alınmayabilirler. Onlar istiyorlar kiçift ağızlı baltalarıylayuvarlansın kafalarımız önüne yarın –o kara gömlekleri beyaz kordonlugolf pantolonlukadroların..KARDEŞLER!Onlara sokakta rastlarsanız eğerölümü görmüş gibi çevirin başınızı.Kirpiksiz…

Bir Küvet Hikayesi * Nazım Hikmet

1 Süleyman?a karısı telefon etti 😕 Konuşan ben, ben, Fahire. Tanımadın mı sesimden? Demek çok bağırdım birdenbire. Çığlık mı? Belki? Hayır, çocuklar hasta değil. Dinle beni : İşini bırak da gel, çabuk ol ama. Telefonda anlatamam, olmaz. Daha kıyamet kadar vakit var akşama. Saatlar, saatlar,…

BİR KIZ VARDI JAPONYA'DA * Nazım Hikmet

Bir kız vardı Japonyadaufacık, tefecik bir kız,Bir bulut vardı dünyadaişi: öldürmekti yalnız. Bu bulut bu kızcağızınöldürdü nineciğini,külünü göğe savurdu,sonra, yine apansızıngelip babasını vurdu,sonra da kızın kendisini.Ve doymadı ve doymadıyeni kurbanlar arıyor.Atom ölümüdür adı,karanlıkta bağırıyor. Büyük bir birlik kuralım,canavarı susturalım.Savaş cengine gidelim,canavarı yok edelim.

Bir Cezaevinde Tecritteki Adamın Mektupları

1 Senin adınıkol saatımın kayışına tırnağımla kazıdım.Malum ya, bulunduğum yerdene sapı sedefli bir çakı var,(bizlere âlâtı-katıa verilmez), ne de başı bulutlarda bir çınar.Belki avluda bir ağaç bulunur amagökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak?Burası benden başka kaç insanın evidir?Bilmiyorum.Ben bir başıma onlardan uzağım,hep birlikte onlar benden…

Beyazıt Meydanındaki Ölü * Nazım Hikmet

Bir ölü yatıyor on dokuz yaşında bir delikanlı gündüzleri güneşte geceleri yıldızların altında İstanbul?da, Beyazıt Meydanı?nda. Bir ölü yatıyor ders kitabı bir elinde bir elinde başlamadan biten rüyası bin dokuz yüz altmış yılı Nisanında İstanbul?da, Beyazıt Meydanı?nda. Bir ölü yatıyor vurdular kurşun yarası kızıl karanfil…

Berkley * Nazım Hikmet

BeheyBerkley!Behey on sekizinci asrın filozof peskoposu.Felsefenden tüten günlük kokusu başımızı döndürmek içindir. Hayat kavgasında bizi dizüstü süründürmek içindir. BeheyBerkley,Behey Allahın Cebrail şeklindeki Ezraili,Behey on sekizinci asrın en filozof katili!Hâlâ geziyor İskoçya köylerinde adımlarının sesi.Hâlâ uluyor adımlarının sesine tüyleri kanlı bir köpek.Hâlâ her gece titreyerek görüyor…

Benim Oğlan Fotoğraflarda Büyüyor * Nazım Hikmet

İçimde acısı var yemişi koparılmış bir dalın,gitmez gözümden hayali Haliçe inen yolun,iki gözlü bir bıçaktır yüreğime saplanmış evlât hasretiyle hasreti İstanbulun. Ayrılık dayanılır gibi değil mi?Bize pek mi müthiş geliyor kendi kaderimiz?Elâleme haset mi ediyoruz?Elâlemin babası İstanbulda hapiste,elâlemin oğlunu asmak istiyorlar yol ortasında güpegündüz.Bense burda…

Sesler Geliyor * Nazım Hikmet

Sesler geliyor günbatısındansesler.Koynunda güneşin kaybolduğu zindanaydınlanacak mı?Bekliyelim miBekliyebilir miyizBizgündoğusunun milyonlarla milyonubekliyoruz bunu..Sesler geliyor günbatısındansesler..Bizçıplak ayaklı Hindistanın açlığınıesmer gözlerinde bir alev gibi taşıyanlar.Bizsarı yüzlerinden gözleri bıçak yarası gibi bakankavga meydanlarında kellesini koparıpkocaman kanlı sarı bir çiçek gibi bırakanÇin seddinin kulileri.BizBorneo, Sumatra, Cava köylüleri.BizBiz güneşin doğduğu yerden…

Aşı * Nazım Hikmet

1tarla hazırdıkoyu esmer eti anadan doğma çırılçıplaktarla hazırdışişkin ıslak dudaklarını açmıştı yarı yarıyauzun sürmedi bekleyişsabah aydınlığında canlı küçük kurtlar gibi yukardan saçılıp aktı tohumhazla ürperdi toprakiçine çekti akanı açılıp kapanarak açılıp kapanaraksonra da mahmur bir kat daha güzel terli kabarık gerindiben ölümden kuvvetliyim diyebilirdi gebeydi…

Asya Afrika Yazarlarına * Nazım Hikmet

Kardeşlerim bakmayın sarı saçlı olduğuma ben Asyalıyım bakmayın mavi gözlü olduğuma ben Afrikalıyım ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda sizin ordakiler gibi tıpkı benim orda arslanın ağzındadır ekmek ejderler yatar başında çeşmelerin ve ölünür benim orda ellisine basılmadan sizin ordaki gibi tıpkı bakmayın sarı…

Kar Yağıyor * Nazım Hikmet

Lambayı yakma, bırak,sarı bir insan başıdüşmesin pencereden kara.Kar yağıyor karanlıklara.Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum.Kar…Üflenen bir mum gibi söndü koskocaman ışıklar…Ve şehir kör bir insan gibi kaldıaltında yağan karın. Lambayı yakma, bırak!Kalbe bir bıçak gibi giren hatıralarındilsiz olduklarını anlıyorum.Kar yağıyorve ben hatırlıyorum.

Bulut mu Olsam * Nazım Hikmet

Denizin üstünde ala bulutyüzünde gümüş gemiiçinde sarı balıkdibinde mavi yosunkıyıda bir çıplak adam durmuş düşünür. Bulut mu olsam,gemi mi yoksa?Balık mı olsam,yosun mu yoksa?..Ne o, ne o, ne o.Deniz olunmalı, oğlum,bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.

Bugün Pazar * Nazım Hikmet

Bugün pazar.Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.Ve ben ömrümde ilk defagökyüzünün bu kadar benden uzakBu kadar maviBu kadar geniş olduğuna şaşarakKımıldamadan durdum.Sonra saygiyle toprağa oturdum.Dayadım sırtımı beyaz duvaraBu anda ne düşmek dalgalaraBu anda, ne hürriyet, ne karım.Toprak, güneş ve ben…Bahtiyarım. internetten alıntıdır