Çarşılarımız * Bedriye Aksakal

AKSAKAL'CA
14.11.2012 / 00:00
Dün gece ağabeyim (Haydar Aksakal) ile Manisa çarşıları ile ilgili hem düşüncelerimizi söylüyor, hem de eski çarşıları sayıyorduk.
Evliya Çelebi?de gezdiği kentleri, kasabaları seyahatnamesinde yazarken kentlerin çarşılarını yazmayı unutmamış.
Manisa?da eskiden ne çok çarşı vardı. Kapalı Çarşı, Büyük Çarşı, Papuçcular, Saraçlar, Paşmakçılar Çarşısı, bir de Bezzazcılar…
Alışveriş yapılan yerler, bugünkü gibi büyük holding patronlarının kurduğu alışveriş merkezleri gibi değildi. Alışveriş merkezleri çarşı ve pazarlardı. Çarşılarda çeşitli dükkanlar, bedesten ve hanlar vardı. Bedesten, ticaretin merkeziydi. (Bugün Bedesten ne olur beni bir an bitirin derecesinde yakarış içersinde) Bedesten?in etrafında bulunan esnaflar beni görünce; ne olur hocam nice halimizi yaz, diyorlar. Onarım yılan hikayesine döndü. Bedesten aslında hani koyunun derisini yüzersin boynuna gelip derisi kalır ya. Öyle bir durumda. Bedesten?in etrafındaki esnaf kan ağlıyor. Oraları sık dolaştığım için bilirim onların durumunu.
Manisa çarşısının bir bölümü günümüzde varlığını koruyor; ama canlılığı korunamadı. Bunlardan birisi de Kapalı Çarşı, buradaki dükkanların bir bölümü kapalı diğerleri de isyanları oynuyor. Oysa Kapalı Çarşı Manisa?nın en canlı çarşısıydı. O canlılığın yaratılması halkın en doğal hakkı. Buradaki esnaflar günü geliyor hiç alışveriş yapmadan kepenklerini indiriyorlar.
Şair ne diyor:
Geçmiş zaman olur ki
Hayali bir cihan eder.
Kapalı Çarşı?dan kimler geldi, kimler geçti. Boşnak Hafız, Giritli Ferit Bey, Bahar Tuhafiye (Kurtoğulları) Şapkacı Osman, Menteş Kamil, Güzel Oğlan, Rıfat Canuyar, Muhasebeci Abdürrahim Ot, Rıfat Canuyar, Kapalı Çarşı girişinde Aksekili Halil Dilek(Ertuğrul Dilek?in babası) Mehmet Aksakal? Tuhafiyeci Vesile Yayman. Manisa?da kadın olarak, ilk kez ?İcrayı ticaret mahsus ruhsat ve unvan teskeresi? alan Vesile Yayman?dır.
Evliya Çelebi ne güzel anlatır çarşılarımızı…
Bedesten?i içine alan Manisa Çarşısı?nın ortasındaki alanın pazar yerinin bulunduğunu, XVI. yy?da dükkan sayısının 500?ün üzerinde olduğunu, dükkanların kiraları ise örneklersek ?başhane? dükkanından 360 akçe, börekçi dükkanından 60, kasap dükkanından 120 akçe kira bedeli alınırmış.
Un gereksinimi ise Uncubozköy?den tedarik edilirmiş. Gürle Köyündeki değirmenlerde buğday öğütülürken, tasarruf için haftada bir gün ekmek çıkarılmaz(Salı günleri) o gün bayat ekmek satılırmış.
Ekmek konusunu yazarken günümüzdeki ekmek israfını düşündüm. Çöp bidonlarından ekmek toplayan çocukları düşündüm. Gazinolarda, büyük otellerde çöpe atılan yiyecekleri düşündüm. Bu yok oluşların dışında tarihi dokunun yok oluşu da işin içine girdimi işte o zaman yüreğim yangın yerine dönüşüyor…