Bir Yazın Tarihi * Turgay Gönenç

Anıyorum seni. Eskil bir fresk işler gibi boşluğa.

Günü ilk ışığında beliren güllerin
O düşsel ve gerçek karışımı kokusunda
Şiirler ve şairlerle çizerim yüzünü
Bir yazın tarihini oluşturan sulara.
Nasıl seslenir bilirsin dalgın bir yolcuya
Sarmaşıklar arasından o mor gramafon çiçekleri
Sesin morun beyaz çizgilerde açısında
Ve bilsen nasıl özlerim o durmadan koşan çocuğu
Gözlerinle dudağım arasında.

Yorgun kentler ürkütmesin yüreğini
Yazlıkların sularına kapılma
Nakışla usun ve hüznünle dört mevsimi
Durmadan an ve sesinle çiz çocuklara
Suskunda yol alan ve kararlı treni.
Sevdanın ve inancın traversidir raylarında
Silerken gözlerindeki teri
Geçmiş ve yanılgılar tuzlaşır parmaklarında
Bir de acının umuda tozalan kemiği.

Yetmezlikler çürümüş kentleridir geçmişimizin
Eski gazeteler gibi sararır sonunda
Ve dizersin bir sure gibi yetinmeyi
Küçük puntolarla kıraç bir kağıda
Okumayı ilk söken çocukların erinci
Yeni bir kenti oluştururken alnında.
Yalnızca çocuklardır parkların gündüz bekçileri
Geceyi bırakırken dingin usuna.

An beni. Mahsur kalan sevdanın koyaklarında