Başı Bağlı Balıklar ve Başıboş Balıklar * Tülin Turbil

Bazı kanunlar, Anayasalar, tüzükler vs. çok uzundur.
Bir da bakarsınız ki uzunluğu ölçüsünde uygulanması zordur.
Şimdi size ?balinacılık kanunlarından? bahsedeceğim. Yazarının tabiriyle bu kanunlar Kraliçe Anne çağından kalma bir meteliğe ya da bir zıpkının ucuna yazılıp, boyunlara asılabilecek kadar kısa.(Moby Dick-Herman Melville) Sadece iki madde;
I.Başı bağlı balina, bağlıyanın malıdır.
II.Başıboş balina, ilk kimin eline geçerse, onun malıdır.
* * *
Yazara göre bu iki büyük balinacılık kanunu, bütün insanlık hukukunun temelidir.
Ve devam ediyor, ilginç bir şekilde, okuyalım:?Bir mal elinize nasıl geçerse geçsin, bu mala sahip olanın ona yarı yarıya hak kazandığı herkesçe bilinen bir şey değil midir?Üstelik çoğu zaman, bir mala el koyan, o mal üstünde yüzde yüz hak sahibi sayılır.Toprakla birlikte alınıp satılan Rus köylüleri ve cumhuriyet çağında köleler, bedenleri ve ruhlarıyla, başı bağlı birer balık değil de nedir??Ve bütün bu durumlarda bir mala el koyanlar, o mal üstünde yüzde yüz hak sahibi saymıyorlar mı kendilerini?
Ama başı boş balık kuralı, bundan daha geniş bir alanda uygulanıyor; bütün milletler, bütün dünya uyguluyor bu kuralı.1942 yılında Amerika başıboş bir balık değil miydi? Colombus, kral ve kraliçesi hesabına, bu balinanın püskürtme deliğine flama yerine İspanyol bayrağı dikmedi mi? Peki Rus Çarı için Polonya neydi? İngiltere için Hindistan neydi? Amerika Birleşik Devletleri için, eninde sonunda Meksika ne olacak?Başıboş birer balık bunların hepsi.
İnsan hakları da, özgürlük de, başıboş birer balık değil de nedir? Bütün insanların kafaları da düşünceleri de, başıboş birer balık değil de nedir? Bunlara dini bir inançla bağlanmak prensibi, başıboş bir balık değil de nedir? Sağdan soldan söz aşıran gösteriş meraklısı kelime cambazları için, fikir adamlarının düşünceleri, birer başıboş balık değil de nedir? Şu koskoca dünyamız bile, başıboş bir balık değil de nedir? Ve sen ey okuyucu, hem başı bağlı hem de başıboş bir balık değilsin de nesin??
* * *
Biraz düşünelim mi? Yukarıdaki sözlerin geçerlilik payını.
Bana öyle geliyor ki, ülkemizde ve etrafında dönen bütün dolapları bu iki kuralla anlayabiliriz.
Bize dayatılmaya çalışılan bütün şeylere bu iki prensip çerçevesinde bakabiliriz.
O zaman her şey daha net açığa çıkıyor.
Dindar bir nesil yetiştirilmek isteniyor. Elbette çünkü gençlerin çoğu başıboş birer balık gibi. Zavallıların girdikleri makinenin dişlilerinden kurtulup da düşünmesi ne mümkün.
Kadınlarımız, erkeklerimiz ne kadar okuyup kendi düşünceleri çerçevesinde bakabiliyorlar dünyaya. Ne kadar okuyabiliyorlar, yaşamlarını, dönen dolapları ve dünyayı.
* * *
Evet galiba haklı?Başıboş balıklar dolu dünya.Ve bu iki kanun geçerli.
Başıboşluğumuzu bir kenara çekilip konuşmanın tam sırasıdır artık. Düşünmenin sırasıdır.