Başarının Ölçüsü Nedir?

2010-2011 Eğitim Öğretim dönemi bitti. Ortaöğretim ve yükseköğretim sınavları da tüm tartışmalarıyla tamamlandı. Üniversite adaylarının katıldığı Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) geçen hafta yapılan son sınavlarla tamamlandı. Geçen hafta öğrencilerimiz tatile girdiler, yarın da öğretmenlerimiz? Şimdiden onlara iyi dinlenmeler diliyorum.
Eğitim sistemimize şöyle bir değerlendirdiğimizde son eğitim öğretim yılında eğitim kalitesinden çok sınavlar tartışılır oldu. Eğitim sistemimizde öğrencilerin başarısını engelleyen pek çok engel vardır. Bunların en başında, her aşamada karşılarına çıkan sınav olgusudur. Oysa evrensel boyutlara endekslememiz gereken başarı ölçüsünü sınavlarla eşitliyoruz. Yaratıcı eğitim, çoklu zekâ, eğitim sosyal boyutları bir kenara bırakıldı ama içimiz dışımız test oldu. Mini minicik çocuklarımız dinamik gençlerimiz neredeyse dört, beş seçenekli düşünür hale geldiler.
Sanki öğretmenlerin öğrencilerin, velilerin ve öğrencilerin tek hedefleri sınavlara kazanmak oldu. Eğer sınav kazanıldıysa başarı kazanılmış demektir. Özellikle başta dershaneler; sınavlara giren öğrencilerin başarı durumlarını kendi başarıları ile özdeşleştirmektedirler.
Okullarımızın amacı, sınavlara hazırlanan öğrenci yetiştirmek olmamalıdır. Uzun yaşamlarında kendilerine gerekli olacak bilgileri öğrenmeli, özümlemeli, edindikleri bilgilerden yeni bilgilere ulaşabilmeleri sağlanmalıdır. Öğrencilerimiz uykularından sınav sayıklayarak uyanmamalıdırlar. Düşünen, tartışan, yargıda bulunabilen, duyarlı tutarlı, okuyan, yazan öğrenciler yetiştirmek hem okullarımızın hem de eğitim sistemimizin temel anlayışı olmalıdır. Çocuklarımız mutluluk rüzgârını okullardan ve hayattan almalıdırlar. Hem sınav, hem mutluluk olur mu?
Yapılan araştırmalarda ''sınavdan fiziksel olarak nasıl etkileniyorsunuz?'' sorusuna, öğrencilerin yüzde 54,8?i ''herhangi bir fiziksel sorun yaşamadığı'', yüzde 12,8?i ''baş ağrısı, dönmesi'', yüzde 11,4?ü ''terleme, üşüme'', yüzde 8,2?si ''karın ağrısı, mide sorunları'', yüzde 5.2'si ''nefes daralması, göğüs ağrısı'', yüzde 3.7'si ''kramplar, kasılmalar'' ve yüzde 3.7'si ''görme bozukluğu sorunu'' yaşadığı cevabını verdi.
Gelişmiş ülkelerde öğrenciler üzerinde sınavlar baskı oluşturmuyor. Öğrenme bilginin yaşamda kullanılmasına yönelik olduğu için sınavlar geri planda kalıyor. Alman okullarında deneylerle işlenen konular, İngiltere?de daha farklı işlenmektedir. İngiltere?de yakın geçmişte ilk ve orta dereceli okullarda öğrenim gören bir milyon öğrenci,?deprem yaratabilmek? için aynı anda zıpladı. Belki çılgınlık denebilecek, belki de rekorlar kitabına girme amacı taşıyan bu deneyde bu sayıyı yakalamak düşündürücü olmalı kanısındayım.
Başarının ölçüsü sınavlar olmamalıdır. İnsan beyninde var olan yüz milyar beyin hücresine sınavlar yönlendirmek hem öğrencilerimize işkence, hem de başarının yanlış adresi olmaz mı?
BAŞARISIZLIK: isteklerime ulaşamayacağım demek değildir, değişik tarzda bir şeyler yapmalıyım demektir.
BAŞARISIZLIK: başaramadım demek değildir, henüz başaramadım demektir.
BAŞARISIZLIK: ben hiçbir şey değilim demek değildir, mükemmel değilim demektir.
BAŞARISIZLIK: hiçbir şey gerçekleştiremedim demek değildir, birşeyler öğrendim demektir.