Sınavlar Kalkmalı mı ?

Öğretmen, öğrencilerine, “Sizlere sorular soracağım” dedi. “Birinci soruyu bilene, ikinci soru sorulmayacak.”
Öğretmen Ahmet’in tahtaya kalkmasını istedi ve “Şimdi söyle bakalım Ahmet” dedi. “Bir hindinin kaç tane tüyü vardır?”
Ahmet bir çırpıda “9567 tane tüyü vardır öğretmenim!” dedi.
Öğretmen şaşırarak, “Nereden öğrendin bu sorunun yanıtını?” diye sorunca Ahmet öğretmenini şöyle yanıtladı:
“Öğretmenim” dedi. “Hani birinciyi bilene ikinci soruyu sormayacaktınız.”
************ ************
Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği rivayet olunur “sınavdan korktuğum kadar savaştan korkmadım” sözünü. Onun da annesine sezdirmeden girdiği ilk sınav daha küçük yaşlarda “Askeri Rüştiye” olmuş. Yaşadığımız şu günleri sınav ayları diyebiliriz. Bu yıl ÖSYM’nin yapacağı ve gençlerin geleceğini belirleyen sınavlara 5 milyon adayın gireceği tahmin ediliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın sınavlarına ise, 4,7 milyon kişinin katılımı bekleniyor. Bu ne demek, her 7 kişiden birinin sınava gireceğidir. Bilim insanlarının dediğine göre sınava giren sayının %70’inde oluşan sınav kaygısı ve stresi ruh sağlığımızı bozduğu dikkate alınırsa, her 7 kişinin işi zor demektir.
YGS, ÜDS, TUS, ALES, KPDS, KPSS… Sanki sınavlar hayatımızın bir parçası oldu. Önce Anadolu, Anadolu Öğretmen Lisesi, Fen Lisesi ve sonrası iyi bir üniversiteye girebilmek, meslek sahibi olabilmek için yapılması gereken tek şey, sınavlara girmek ve kazanmak. Artık ülkemizde üniversiteyi kazanmak için sınava, işe girebilmek içinse ayrıca bir sürü sınava giriliyor. Bu amaçlara ulaşmak için dershanelere binlerce lira vermeniz, sınav ücretlerini ödemeniz gerekiyor. Son günlerde yaşanan intihar olayları nedeniyle sınavlar ve eğitim sistemini tekrar tartışılır oldu.
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) hazırladığı “ Hayatımız Sınav “ raporuna göre, sınavlar için harcanan para yılda 4,9 milyar TL'yi buluyor. Kurumların yaptığı özel mesleki sınavlar dışında Yükseköğretime Geçiş Sınavı, Lisans Yerleştirme Sınavları, Kamu Personel Seçme Sınavı, Seviye Belirleme Sınavı, ehliyet, özel güvenlik sınavında dönen para tutarı 4 milyar liraya ulaşacak. Birkaç gün önce Televizyondaki bir programda TED Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin 8 milyar Özel Dershaneler bütçesinin 16 milyar lira olduğunu söyledi. Bu kaynaklar sınavlara değil de okullaşmaya ve kaliteli eğitime harcansa neler olmazdı. Sınavlardan sağlanan ranttan, ciddi dershaneciler de hoşnut değil. Emeklerinin karşılığını kazansalar da, mevcut yarışın ne kadar adaletsiz ve boş olduğunu onlar da dile getiriyor.
Peki, sınavları kaldıralım da yerine ne koyalım. Her gelen yönetim başka alternatifimiz yok demiyor mu? Her iktidar döneminde bu tartışılmadı mı? Eğitim sistemini yıllardır yazboz tahtasına döndürmedi mi? 22 milyon öğrenci, 30 milyon veli, 600 bin öğretmenle en büyük camia olan Milli Eğitim Bakanlığı en çok tartışılan kurum olmadı mı? Herkes de sınavlara karşı duruş sergiliyor. Ne yapılmalı, nereden başlanmalı! Öncelikli olarak eğitim, bilim ve pedagoji ile siyaseti birbirinden ayırmak gerekir diye düşünüyorum.
Dünyanın hiçbir yerinde doğan her çocuk üniversiteyi bitirmiyor. Herkes öğretmen, doktor, mühendis olmuyor. Kendi isteğiyle işçi olan da var, çiftçi olan, teknisyen olan da. Ama sistem işçi ve teknisyen olmak isteyenin de kafasını çelip, mutlu bir işçi,teknisyen olabilecekken onu mutsuz bir üniversite adayı yapıyor. Bu konuda yapılması gereken ilk iş, umut tacirliğinden vazgeçip aklın, bilimin, pedagojinin gereğinin yapılmasıdır. Test tipi ortak sınavlar yerine de herkesin lisede gördüğü dersler çerçevesinde klasik, ucu açık sınavlara geçilmelidir. Yani beyin körelten, öğrenciyi 4–5 şıklı çoktan seçmeli sorular yerine, yaratıcılığı ön planda bulunduran farklı sınav sistemi hayata geçirilmelidir.
Eğitimin sorunları ne kadar çok olsa da kesinlikle çözülemez değildir. Yeter ki bir yerlerden başlayalım. Çoktan seçmeli sorular yerine çoktan seçmeli yaşamı, sanatı, kültürü vs sporu seçelim.
*********** ************
Ankara radyosunda bir bilgi yarışması… Sunucu yarışmaya telefonla katılan ve mesleği öğretmen olan yarışmacıya soruyor.- Avrupa’nın kuzeyinde yer alan ülkelerden biridir. Kuzeyinde Kuzey Denizi bulunur, Belçika ve Almanya komşularıdır… Topraklarının büyük bir bölümü deniz seviyesinin altındadır. Yarışmacı uzun uzun düşünmesine rağmen cevap veremeyince sunucu bir ipucu daha veriyor.- Ülke laleleriyle meşhurdur, laleler ülkesi diye de bilinir. İpucunu duyan yarışmacının gözleri birden ışıyor.- Yanıt veriyorum: Laleli!

25.05.2010
.