Adayımız Emine Ülker Tarhan * Ülgen Zeki Ok

Haziran 29th, 2014

Cumhurbaşkanını ilk kez seçecekken, “Bıyıkları bile aynı olan iki adaydan hangisi?” şeklinde 'çoktan seçmeli' bir soru ile karşı karşıya kalınca şaşırdık…

Nasıl şaşırmayalım? 23 Nisan 2007 tarihli Hürriyet'te “Başbakan Erdoğan, aday olmazsa… …İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterecek” yazıyordu. “Erdoğan Ekmeleddin'i neden beğenmiş acaba?” deyip, araştırdık. 2004'te genel sekreterliğini yaptığı İslam Konferansı Örgütü'nün sonuç bildirgesinde “AB'nin Şeriat konusu içinde yer alan recm ve benzeri ceza uygulamalarını insanlık dışı diye nitelendirmesini kınıyoruz. Bu ülkelerin iç içişlerine karışmaktır.” ifadesini görünce Erdoğan'ı anladık, ama Kılıçdaroğlu'nu halen anlayabilmiş değiliz…

'Çoktan seçmeli' lafını duyunca tüylerim diken diken olur; “aşağıdakilerden hangisi…” diye başlar bu sorular genelde; seçenekler 'aşağıda' yer aldığından, bir 'alçaklık' durumu söz konusudur, yani…

Farklı düşünemeyen, sorgulamayan, farklı çözüm yollarını arama gereksinimi duymayan ve dolayısıyla bulamayan, kendisine sunulanlarla yetinen ezberci bireyleri yetiştirmek isteyenlerin en güçlü silahlarındandır, çoktan seçmeli sorular… İki seçenekli sorularla başlanır: “Anneni mi daha çok seviyorsun, yoksa babanı mı?” Seçenek sayısı anaokulunda üçe, ilköğretimin ilk yıllarında dörde çıkar; sonrasında 'A,B,C,D,E' şeklinde genellikle beştir. Seçen kişinin 'F' diyebilme şansı yoktur, hiçbir zaman… Ortalama eğitim zamanı 'dört yıl' olan Türkiye'de cumhurbaşkanı adayı olarak üç kişinin sunulmaya çalışılmasını yadırgamamak gerek…

Kurgulanan bu oyunun bozulması için “20 'Çılgın' milletvekili çıkıp, Emine Ülker Tarhan gibi birini aday göstermeli” diye yazmıştım geçen hafta. Emine Ülker Tarhan için ilk imzayı atan Prof. Dr. Süheyl Batum'u; onu izleyen Dilek Akagün Yılmaz ve Ümit Özgümüş'ü alkışlıyorum; umarım arkası gelir.

Birçok kişi iyi niyetle bu 'yeni aday' yaklaşımına karşı çıkacak, bunu 'bölücülük' olarak niteleyecek ve 'Erdoğan'ın ekmeğine yağ süreceğini' ifade edecektir. Bu kişilere yanıtlarım şöyle:

1-Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Erdoğan karşısında zaten hiç şansı yok.

2-'Bölücü' olan bizler değil, Kılıçdaroğlu'dur. Erdoğan'ın bir zamanlar cumhurbaşkanı adayı olarak düşündüğü ve kadınların taşlanarak öldürülmesini (recm) 'insanlık dışı' bulmayan İhsanoğlu'nu bizlere 'seçenek' olarak dayatan; adayını Parti Meclisi'ne bile danışmadan antidemokratik biçimde açıklayan; önceden sözde düşüncelerini aldığı yetkilileri 'aptal' durumuna düşüren; İhsanoğlu gibi bir adayın CHP'yi böleceğini öngöremeyen Kılıçdaroğlu!

3-İhsanoğlu'nun adını açıklarken Kılıçdaroğlu'nun gözlerine bakın… Adayın kendisine dikte edildiği, adaydan kendisinin bile hoşnut olmadığı çok açık…

4-Emine Ülker Tarhan MHP seçmeninden de oy alacaktır. Tarhan gibi bir aday çıkmazsa, çok sayıda seçmen sandığa gitmeyecek ve Erdoğan ilk turda seçilecektir; ki İhsanoğlu'nun adaylığını isteyen 'Görünmez El'in bir amacı bu, bir diğeri CHP'yi bölmek ve Atatürkçüleri tasfiye etmek olabilir. 'Yeni CHP Projesi' ile Kılıçdaroğlu önderliğinde süren Atatürkçü kıyımını durdurmak için de son şans olabilir, Tarhan'ın adaylığı…

5- Bandırma Vapuru'nda Atatürk ve 18 arkadaşının ortak bir hayali vardı.

Peki Kılıçdaroğlu Mansur Yavaş'ı aday gösterseydi neler olabilirdi? MHP'nin desteklemesi durumunda; AKP-BDP/HDP işbirliğinden rahatsız olan AKP'den kopacak oylarla birlikte ilk turda bile seçilebilirdi. MHP desteklemediği takdirde, kendi içinde sorun yaşar, CHP daha da güçlenirdi.

Belki de en önemlisi, CHP'nin Kılıçdaroğlu önderliğinde genel seçimlerde başarılı olamayacağı çok açık…

Haftanın Sözü: “En büyük başarı başlangıçta, bir süreliğine hayaldi. Meşe ağacı palamudunda uyur; kuş yumurtasında bekler ve ruhun en yüce öngörüsünde, bir uyandırma meleği kıpırdar. Hayaller gerçeklerin fideleridir.” James Allen