Türkçe Değil Mi, Lastik Gibi, Nereye Çeksen Oraya Gider

Ne zaman “Sözlerim yanlış anlaşıldı; ben onu demek istememiştim.”diyen birini görsem biliyorum ki söylemek istediğini söylememiştir zavallı (!)kişi.
Böyle durumlarda da suçu hemen Türkçeye yıkmak en alışıldık durumlardandır. “Türkçe değil mi, lastik gibi nereye çeksen oraya gider.” bahanesi ne yazık ki anlatım becerisi yeterince gelişmemişleri kurtarmaya yetmez çoğu zaman.
Türkçeyi doğru kullanmayı bilenlerin ağzında, güzel dilimizin anlam zenginliğinin tadına doyamayız.
Doğru kullanım için gereken tek şey dilin iyi bilinmesi.
Türkçeyi doğru kullanmaya gösterilecek özen, geleceğimize ve geçmişimize gösterilecek hassasiyetin başlangıcı olmalıdır.
Bunun için, sokakta, evde, okulda, alışverişte, mağazada ille de Türkçe konuşmak esas olmalıdır. Mağaza adlarıyla dilimize masum ve cazip görüntülerle Türkçeyi kovarak girmeye çalışan İngilizce’nin farkına varılmalıdır.
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ocak 2010 Cumartesi günü İstanbul’da, bir alışveriş merkezinin açılışını yaptı. TV’de izledik. Konuşmasının bir bölümü Türkçeyi önemseyenleri çok sevindirdi. 31 Ocakta gazetelerin çoğunda şöyle başlıklar vardı: “Başbakan Türkçe İsim Önerdi; Başbakan Erdoğan’ın Türkçe Hassasiyeti; Erdoğan’dan Türkçe Tabela Ricası; Başbakan Erdoğan’dan Firmalara Yabancı İsim Tepkisi; Erdoğan Türkçe İsim İstedi; Mağaza Sahipleri Türkçe İsim Koysun…
Biz de artık neredeyse Türkçe olmayan yer adlarına şaşırmamaya başlamaktan korkuyorduk. Ülkemizi, dilimizi hep İngilizce tanıtmaya çalıştık. Herhalde yabancılar Türkiye’de herkesin İngilizce konuştuğunu düşünüyorlardır. Bu haberin bir bölümünü gazetelerden aynen aktarmak istiyorum.
“(…) Uydu aracılığıyla dünyanın önemli bir kesimine Türkçe yayın yapıyoruz. Yine bu arada Yunus Emre Enstitüsünü kurduk. Türkçeyi tüm dünyada öğretmek için girişimlere başladık. Şimdi su gibi berrak bir dilimiz varken zengin bir dilimiz varken Türkçe uluslararası bir dil olma yolunda emin adımlarla ilerliyor, ilerleyecek. Alışveriş merkezlerimizde, mağazalarımızda, dükkânlarımızda Türkçe isimler yerine farklı isimler olması da bu kültür mücadelesinde bizim için bir yara oluşturuyor. Bunun için mağaza sahipleri mağazalarına isim koyarken Türkçe bir isim seçerlerse Türkçemizin dünyada markalaşmasına vesile teşkil ederler. Bu çok önemli. Bu belki küçük bir ayrıntı olarak da görülebilir, bir pazarlama tekniği olarak da görülebilir. Ancak bu fedakârlığı ülkemiz adına, güzel Türkçemiz adına yapmak zorundayız diye düşünüyorum. Türkiye şu anda dünyaya film ve dizi ihraç ediyor. Bunlar yoluyla biz, ülkemizin, şehirlerimizin, markalarımızın, reklamını yapmanın gayreti içindeyiz. Dilimizi dünyaya açarken yabancı kelime ve kavramların bu kadar yaygın kullanılmasının üzerinde durulmalıdır diye düşünüyorum.”
Bu çabanın tüm yurtta yaygınlaşması hepimizi çok sevindirecektir.
İngilizce’nin anaokulundan itibaren doğru öğrenilmesi için gösterilen çabanın Türkçe için de gösterilmesinin zamanı değil mi? Yoksa “Türkçe değil mi, işte nereye çeksen oraya geliyor.”kolaycılığına kaçmaya devam mı edeceğiz.