Perihan Baykal * Günyeniği

recmi gül, örtüsü tül akşamda
bir çift petunya
susuyor gözlerimin ormanında
-bir intizar gibi-

birbirine yakın, birbirinden uzak
incecik bir koku salarak
gamzelerinden

nerdeyse eğer
güzyeniği boynunu kuğu

sıyırır alevden eteğini gün
vurur cana yangını
-telli pullu bir gelin gibi
gerdek yatağında, sereserpe-

nerdeyse çıkar yıldızlar
cömert ve dingin ay
döküp yakamozlarını suya

sana alnı akıtma bir tay yolladım
yelesinde turkuaz bir türkü
damıtıp imbiğinden
kapıdaki hanımelinin

bu gece melekler erkenci
bu gece erganun ve erguvan
demlen sevdiğim

küskünlük boynuma yazgı
işte son dizeyi yazıyor gül/gün
-armadası tunçtan-

ben deva bulmam
dönmeden son sürgün