Kelebek ve Şiir * Arif Madanoğlu

nasır nasır üstüne
salkım saçak kökleşen yenilgilerin,
zambak kökünü kıskandıracak tansığı da yok
zamanın nabzında pıhtılaşan acıların
unutulmasına izin vermiyor bellek
hayır, kin değil

düşlemlerimle gerçeğim arasında
gece gündüz sıkıştıran sancı
kendi dilinde gelişen şiirçocuk,
gelişir büyür saf çocukluğunu koruyarak;
zamana yayıldıkça kanırtan acılar için
kahraman ve yenik…
kelebek ve şiir; kendiliğinden değil
ipeksi çağrışım, hançerimsi coşkuyla
çileli geçitlerden geçerek çelikleşir

kendi dilinde serpilip eytişen şiirçiçek
toplar yeryüzünün bütün balözünü
kuram kılgı kovanından evrensele açımlar
ömrünün orta yerinde, öncesi ve sonrasında
aşka çalışarak önemsediğim hayat
çavlan çalımı, ışık seli, gümüş akış

kendi kendinin desinatörü kelebek
renklerin ustası kendinin modeli
anlık bir ömür için kaç evre çalışmıştır
hayır, salt kupkuru bir kuram yetmiyor
hayatı anlamaya!
sırf izlemede kalmak,
sırf tükenişi hızlandıran masal
mesel değil

kendi kendinin eleştirmeni kelebek
kurbağa?nın dil menzilinden uzakta