Hüseyin Yurttaş * Gece Yolcusu

gecenin ince konuğu: yağmur
yüzüme yakın duruyor, ışıklar muhalif
yıldızlar saklı, ay kaçak
yalnızlığım inadına büyüyor
bir hıçkırık boğazımda
masal mı söylüyor o saçak?
karanlığın kaputu da mı 'yuğka'
beni ne koruyacak?

annem, usul sözcüklerle kıpırdasa dudağın
ben ocak başına gelsem
alevler yukarı yukarı uzansalar
o derinliğe ersek
sevgiye benzer bir uykuyla
kendimizden geçsek

yollar ışıldıyor, su görümlüğü bu
cilalı asfalt devrinde böyledir gece
sarhoşum desem, ayıltırlar
şiir bulaşır ellerime
sevgilim, çoktan gölgesini alıp gitmiş
kalmışım kendi güneşimle

bu ağaç, bu mahmut kumru
ve kaldırımlarda yatan
mendilin ucundaki o adam
dizden aşağı çekmese beni
bir yudum şarabı damağımda dolaştırıp yutsam
kalbim, dünya dertlerinin yumağı
kendine katlansa yeniden
birden boşalırım bileklerim kan!

gecenin ince konuğu: yağmur
yorgun yoluma sızan ürkek aydınlık
uzak bir ıslıktır, kendini duyurur
boylu boyunca uzandığım
düş salınacaklarından
bir doğrulsam
avcılar yine yollara düşer
yine ceylanlar vurulur!

gurbetin uzağı, aynlığın tuzağı
gerçek: yolu eğri kılan engerek
kıvrılıp gelir
bulur şahdamarımı yüreğine doğrulur
ölüm kimbilir neler fısıldar kulağına
yaşamak hâlâ güzeldir
ve gecenin ince konuğu, halâ yağmurdur

Varlık, Ocak 2004