Hayırsız Ada * Reyhan Elbirliler

1910 yılında istanbul sokaklarındaki 80.000 (seksen bin) köpek hayırsızada'ya bırakılmıştır.
Adadaki köpeklerin durumunu bizzat gözlemlemek isteyen Fransız bir gazetecinin yazdıkları şöyledir: (kaynak: dr. zekai muammer tunçman 1965, türk mikrobiyoloji yayını, s: 115-122)

“Dayanılmaz derece sıcak vardı. etkisinden kurtulmak için kabineme çekidim. vapur durmuştu. biraz kestirmiştim. hemen kalktım. acele merdivenleri çıkarak güverteye kendimi attım: küme küme köpek cesetleri ve etrafa yayılan çok fena bir koku. kaptan köprüsünde toplanmış olan arkadaşlarımın yanına çıktım. hepsi mendilleriyle burunlarını tıkamışlardı. koku o derece dayanılmaz bir hal almıştı ki ikinci kaptan emir verdi! kamaraların kapılarını, pencerelerini kapadılar. vapurun diğer kısımları da kapatıldı.
bir mil uzakta ağaçtan, bitkiden oluşmuş yalçın bir kayadan ibaret olan ada gözüküyordu. güneşin parlak ışınları görme kabiliyetimizi azaltmış olduğundan üzerinde bulunan hayvanları önce farketmemiştim. zannediyordum ki bu ada üzerinde taşlar hareketli, büyük bir kütle halinde çalkalanıyor, kaynaşıyor. bu yanlış görüşü güneşin etkisi yapıyor diye düşünmüştüm.
yalçın kayanın üstünde köpekler karınca gibi kaynıyor. bir kısmı kıyıya yayılmış, güneşin yakıcı sıcağından kurtulmak için ve biraz serinlemek için kendilerini suya atmışlar. diğer bir kısmı tepelere tırmanmış adeta tiyatrolardaki panıramaları andıran acıklı bir tablo vücuda getirmiş. yaklaştıkça durum ve görünüşler dah belirleniyor. dürbüne ihtiyaç duymaksızın gözlerimizle her şeyi, bu zavallı hayvanın çaresiz çırpınışlarını elemle görüyor ve izliyorduk.
köpeklerin en büyük kısmı sahili takip eden kayalık üzerinde toplanmıştı. pek çokları güneş hararetinden kavrulmuş, serinlemek için var güçleriyle suda yüzüyorlar, son takatlarına kadar suda kalmak istiyorlar. ötede beride görülen cesetlerin etrafında dolaşarak, çabalayarak bir parça et koparmaya çalışıyorlar… karadaki diğer kısmı ufak bir gölge bulabilmek için taş kovuklarına sığınmak üzere delik, deşik arıyorlar… diğer bir kısmı ise adeta delirmiş gibi oraya buraya koşuyorlar, sürekli kendi etraflarında dönüyorlar… seslerini şimdi tam olarak duyuyorduk. işittiğimiz bu feryatlar köpek havlaması değil adeta insan feryadı idi.
kaptan geminin düdüğünü çaldırdı. zavallı hayvanlar bir yardım sesi duymuş gibi heyecanlandılar. bu sese hayvanların nasıl yalvarırcasına cevap verdiklerini size anlatamam. bilmem göz önüne getirebiliyor musunuz? feryat ve inilti saçan bir yalçın kaya. bir yanardağ ki ateş yerine feryat, duman yerine cesetler saçıyor. bu kızgın zemin üzerinde su, yiyecek için ağızları açık köpekler…etrafında martıların uçuştuğu cesetler kısım kısım denizde lekeler oluşturuyor. vapur hareket etti. zavallı köpekler yine bizleri son bir ümit ile takibe çalışarak çırpınıyorlar. hiçbirşeyden habersiz geminin dalgaları onları büsbütün baturuyor, boğuyor, öldürüyordu. ne karada ne denizde ölümden başka onlara el uzatan yoktu. uzaktan bir romorkör'ün adaya doğru geldiğini gördük. arkasında iki mavna köpek dolu kafeslerle aynı adaya gidiyor. hayırsız ada'nın aç sakinlerine istanbul'dan taze köpek getiriyorlardı. biz uzaklaştık. marmara'nın yüzü üzerinde siyah bir nokta halinde kalan bu müthiş manzaralı adadan bakışlarımızı ayıramıyorduk…”
1911 yılında istanbul?un başıboş köpeklerinin Sivriada?ya terk edilmesi, adanın son sürgünü olarak ada tarihindeki yerini almış; adaya terk edilen bu köpeklerin açlıktan birbirlerini yemesi akabinde İstanbul?da yaşanan büyük deprem, köpeklere reva görülen acımasızlığa yorulmuştur…

Meclise sunulan güya ?iyileştirilmiş? 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu?n da yer alan , köpeklerin, kedilerin toplanacağı Doğal Hayat Parkları dünün hayırsız adası olacaktır. O gün Hayırsız ada bir adet idi Yasa geçerse her belediyenin bir hayırsız adası olacaktır.Toplu 100 köpeği bile bakamayan , 8 senedir yasal görevini yerine getirmeyen, bakım evi açmayan belediyeler doğal hayat parklarına toplanan binlerce hayvanı onların yaşam koşullarına göre nasıl bakacak ? Başlığın cazibesine kapılmayın. Doğal hayat parkı köpeklerin hoplayıp zıplayıp oynaştığı,çimlerde yayıldığı, karınlarının mis gibi doyduğu yerler olmayacaktır. Bu parklarda piknik yaparken hayvan korumacılık da yaparım hem de ruhumu eğlerim diye düşünenler varsa unutsunlar. Eğer bu büyük kaybı yaşarsak (bunu yaşamayalım, hayvanları yaşatabilelim diye uğraşıyoruz) huzurlu bir tek gün bile hayal etmeyin artık. Bu çok ciddi bir UYARIDIR. Dikkat edin.
Bu parklar sizin her zaman ulaşamayacağınız yerlerde ,açlık, susuzluk, hastalık, hayvanların birbirlerini paraladığı kısaca soy kırım kampları olacaktır.
Bir hayvanın doğal yaşam yeri , o güne kadar yaşadığı yerdir. Sokaksa sokak, ev ise ev. Sekiz yıldır görevini yerine getirmeyen kurumların ayıbı hayvanları yok ederek kapatılamaz. Yasaya imza atan her milletvekili bu ayıbın bir parçası olacaktır. İmzaladıkları da yasa değil ölüm fermanıdır.
Bu yasa çekilmeli. http://www.sessizkalmasucaortakolma.com/dilekce/dilekce_detay.asp?id=1311
37 bağımsız sivil toplum kurumunun, 60 bine yakın kişinin, 50 den fazla sanatçının imza verdiği dilekçeye hala imza atmadıysanız bu linke girin.
30 Eylül?de saat 14.00 te meydanlarda yapılacak toplantılardan hiç olmazsa birine katılın.
? 30 EYLÜL SAAT: 14:00

İSTANBUL: TAKSİM MEYDANI
İZMİR: KONAK YKM ÖNÜ
ANTALYA: M.PAŞA CAMİİ KAPALI YOL HALK BANKASI ÖNÜNDE
BURSA: KENT MEYDANI
BODRUM: BELEDİYE ÖNÜ
ESKİŞEHİR: ADALAR MİGROS ÖNÜ
ÇANAKKALE: CUMHURİYET MEYDANI

? 7 EKİM PAZAR SAAT 14:00
ANKARA: SAKARYA CAD. MEYDANI

? 7 EKİM PAZAR SAAT 14:00
TRABZON: GANİTA ÖNÜ

Her imza, her ses bir soluğun bir hayatın devamı olacaktır.Bu hayvan sever-sevmez tepkisi değildir. Bu en temel hak YAŞAM hakkını korumaktır.Ölümü koruma olarak görenlere tepkidir.
Sevgi ve saygılarımızla,