Ergenlik Döneminde Zihinsel ve Duygusal Gelişim

Ergenlik dönemindeki önemli bir değişim de zihinsel süreçlerde ortaya çıkar. Zihinsel gelişimde 10?11 yaşlar kişinin somut düşüncelerle sınırlı kalmayıp soyut düşüncelere geçişidir. Genç adayı, artık soyut kavramları da tartışabilir ve kavrayabilir hale gelmektedir. Elbette önce sorular doluşur kafasına. Sorgulamak, araştırmak ve konuşmak ister. Konuşacak o kadar çok şeyi vardır ki sabahlara kadar telefon konuşmaları yapabilir.
Hayatı, ilişkileri, inançları tartışır. Artık matematik ve fizik bile onun için daha anlaşılabilir hale gelmektedir. Mahremiyet önem kazanır. Odasına kapanıp saatlerce dışarı çıkmaz, boş boş bakıyor gibidir. Gündüz rüyaları en belirgin durumlardan biridir. Bu nedenle ergenin ev içindeki sorumluluklarına, okul çalışmalarına konsantre olması güçleşmektedir.
Dönemin başlarında kız ve erkek çocuklar bir arada olmaktan sıkıntı duymaya başlarlar.
8?12 yaşlar arasında karşı cins adeta düşmandır ve bir sürü olumsuz sıfatla tanımlanabilir. 13 yaşından sonra ilişkilerde yumuşama gözlenir. Artık karşı cins olmanın yanı sıra arkadaşça yakınlaşmalar ve paylaşım artar. 5-6 yaşının sevimli, bizi gülümseten aşkları, artık gerçek aşk tanımlamalarına dönüşmektedir. Duygularını ergen fark edebilmekte ama kontrol etmekte zorlanmaktadır. Özellikle çok insani bir duygu olan kızgınlığını genç biraz acemice ve aceleci davranarak anlatmayı dener. Bu nedenle evde ve okulda sık sık başı derde girer.
Bir gruba ait olmak ve buna bağlı olarak grup sembolleri, marka merakı önem kazanabilir bu dönemde.
ERGENLER;
? Kendini tanımak ister. Cinsiyeti ona neler getirmektedir? Yetenek ve becerileri nelerdir? Kısacası bu kumaştan ne çıkar bilmelidir.
? İyi bir yaşam ister. Hedefleri oluşmaya başlamıştır, güç ve statü sahibi olmak önemlidir. Bu anlamda kendine modeller edinir, idoller bulur.
? Sınırları test etmek ister. Abartmayı sever. Hata yaparak öğrenir. Elbette bedeli ağır ya da dönüşü olmayan hatalardan sakınmalıdır. Ama tecrübeleri bazen bu durumları birbirinden ayırt etmeye yetmeyebilir.
? İtiraz etmek ister. Yaratıcı olmalı, yenilikçi olmalıdır. Teknolojiyi en iyi onlar kavramaktadır.
?Yaşamın anlamını bilmek ister. Sorgular. Kolay beğenmez, kolay tatmin olmaz.
? Sorumluluk almak ister. Ailenin bir parçası olduğunu bilmek önemlidir. Zaman zaman şikayet etsede insan ihtiyaç duyulmak her yaştaki insan için mutluluk vericidir.
? Takdir edilmek ister. Özgüveninin gelişebilmesi için iyi yaptıklarını bilmelidir.
? İlgi alanlarına özgürce yoğunlaşmak ister. Yeni pek çok merakı oluşur. Yaşam sonsuz bir öğrenme alanıdır. Bazı ilgiler çok kısa sürebilir.
? Zaman zaman yalnız kalmak ister. Belki de tüm öğrendiklerini hazmetmek yeni hedefler belirlemek için bunu yapmalıdır.
AİLE İLE İLİŞKİLERİN, İLETİŞİMİN İYİLEŞTİRİLMESİ
Unutulmamalıdır ki, ergenlik öncesi çocuk ve aile sağlıklı ilişkiler oluşturamamışsa işler daha zor olacaktır. Bebekliğin bitip iki yaş olumsuzluk döneminin başlaması ile çatışmalar başlamaktadır. Bu dönemde de bir çeşit ergenlik yaşanır. Ebeveyn ve çocuk çatışmalarını uzlaşma ile çözmenin ilk provalarını bu dönemde yaparlar. Bu süreçte birlikte çözüm üretmeyi öğrenen aileler ergenlik sıkıntılarını daha kolay aşmaktadır. Sağlıklı gelişim için önce anne-babaların doğru modeller olması önemlidir. Aşırı korumacılık ve yüzeysel ilgi ile çocuğa yaklaşım, daima olumsuz sonuçları getirmektedir.
Son dönemde sıkça rastlanan, bebekliğinden itibaren bir dediği iki edilmeyen çocuklar, yaşam gerçeklerinden uzakta kalmakta ve yaşam becerisinden yoksun bırakılmaktadır.
Ailevi sıkıntıların dışında tutulan çocuklar sanal bir dünyada yaşamakta ve problem çözme becerileri gelişmemektedir. Ailelerin beklentisi okul başarısına/sınav başarısına yönelmektedir. Oysa yaşam bir bütündür. Beklemeyi, plan yapmayı, gözlem yapmayı, organize olmayı, hayal kırıklığı yaşayıp tekrar ayağa kalkabilmeyi, başarı ve başarısızlığı deneyimlememiş bir genç sınav maratonunda başarılı olamayacaktır. Ülkemizdeki ergenlerin en hayati sorunlarından bir de sınavlardır. İlköğretim sonu sınavlar ergenliğin ortalarına, üniversiteye yerleştirme sınavları da dönemin sonuna rastlamaktadır.
Sınavlar akademik başarıyı değerlendiriyor gibi görünse de kişilerin duygularını yönetmede ne kadar başarılı olduğunu da belirlemektedir. Bu anlamda tüm ailenin bir sınavdan geçmekte olduğu düşünülebilir. Unutulmamalıdır ki hayat başarısı akademik başarı ile her zaman örtüşmez.
Daha iyi ilişkiler için gencin;
? İyi örneklere ihtiyacı vardır. Yeni bir yapı ortaya koymadan önce daima var olanı taklit etmek, birilerini izlemek gerekebilir.
? Saygıya ihtiyacı vardır. Saygı saygıyla beslenir.
? Anlaşılmaya ihtiyacı vardır. Anlaşılmanın hak verilmek olmadığını belki de özellikle anlayabilmesi sağlanmalıdır. Empati yani kendini ötekinin yerine koyabilmeyi, diğer kişinin duygu ve düşüncelerini yakalayabilmeyi kendisi de anlaşıldığında öğrenecektir.
? Destek olunmaya ihtiyacı vardır. Morali kolay bozulur. Sabrı kolay bitebilir. Umutların kaybolduğu noktada eylemsizlik başlar. Vazgeçmek kaybetmektir.
? Cesaretlendirilmek ister sık sık.
? Yol gösterilmeye ihtiyaç duyar. Ama öğütlerden nefret eder. Dostça paylaşımlar, belki de anne babanın kendi yanlışlarını, zorluklarını açık yürekle paylaşması yakınlaştıracaktır aile bireylerini.
? Yeteneklerini denemek için fırsatlara ihtiyaç duyar. Spor, sanat, bilimle ilgili eğitim ve kurslarla tanışması, bir uzmanlık alanına yönelecek şansı bulması sağlanmalıdır.

Psikolog Serap Yazgan