Çocuk Sabaha Kadar Ölecek

Liseden, Haziran 1919'da mezun oldum. Ağustos'da, diğer odadaki üç doktorun anneme şöyle dediğini duydum: “Çocuk sabaha kadar ölecek.” (Erickson, ilk çocuk felcini yedi yaşındayken geçirmişti.)
Normal bir çocuk olarak, buna çok üzüldüm.
Doktorumuz, Chicago'dan iki danışman çağırmıştı ve onlarda anneme böyle diyordu: “Çocuk sabaha kadar ölecek.”
Çıldırmıştım. Bir anneye, çocuğunun sabaha kadar öleceğini söylemek! Bu korkunç bir şeydi!
Daha sonra, annem ifadesiz bir yüzle odama geldi. Odamdaki büyük sandığın yatağımın yanında farklı bir açı da durmasını istediğim için delirmeye başladığımı sanıyordu. Onu yatağın kenarına getirdi ve tatmin olana kadar ileri geri itmesini söyledim durdum. O sandık penceremin önünü kapıyordu; ve eğer güneşin batışını görmeden ölürsem kahrolurdum! Sadece yarısını görebildim. Sonraki üç gün boyunca bilinçsizce yattım.
Anneme söylemedim. Annem de bana söylemedi.
Erickson, 1970'de kendisinden isimleri ve çocukluk anılarını hatırlamak için hafızamı geliştirmek konusunda yardım istediğimde, bana bu hikayeyi anlattı. Hemen bazı çocukluk anılarımı hatırladım; korkunç ateşli bir kızıl hastalığımı. Ama benim asıl isteğim, isimleri doğru hatırlayabilmekti. Bana dolaylı olarak bu sınırlamayı kabul etmemi söylediğini sonradan anladım. Ayrıca önerisinde, babası nın, annesinin cenazesinde yaptığı bir yorum da vardı.
“Ve annemin cenazesinde, babam bana şöyle dedi: 'Bir insanla yetmiş dört evlilik yıldönümü kutlamış olmak, harika bir şey. Yetmiş beş olsaydı çok daha iyi olurdu ama her şeye sahip olamazsın.”
Bu ve önceki hikayede, yaşadığımız için şanslı olduğumuzu söylüyor aslında dolaylı olarak.
Sandık ve güneş batışından bahsederken, hayattan zevk almak konusundaki en sevdiği reçetelerden birini de veriyor: “Daima gerçek bir hedefe bak; yakın gelecektekine!” Bu durumda, hedefi güneşin batışını görmekti. Ama bu hedefe ulaşmadan önce, elbette ki engeli ortadan kaldırmalıydı. Erickson bunu kendisi yapamadığı için, annesi ne yaptırması gerekti. Fakat önemli olan şu ki, sandığı neden çektirdiğini annesine söylemedi. Eylemlerimiz için her zaman bir neden belirtmemiz gerekmez. Ama hedeflerimiz olması şarttır; yakın ve ulaşılır.

Kaynak
My Voice Will Go With You
Sidney Rosen, 1982, Norton Paperback (Öyküyle ilgili yorum Rosen'a aittir)