Mumun * Oruç Aruoba

Bütün ışıklara karşı geldiyaktığın bu mumNeyin nereden nereye geçişiydiaktığım o mumBir aydınlık geçit, bir kedisakladığım o kurumZamanın ötesinde bir şimdisakındığım bu durum

Renklerim * Oruç Aruoba

Aklaşan grilikte duruyorum —yeşilleşen mavilikkararan saydamlıkazalan tirşe:o morhiç olmadımı? O tek renkbulunmadımı? Kızıltılıkahverengi*SiyahBeyaz.Ah,az —hiç olmadımmı? Bulunamadımmı?

Oruç Aruoba Yaşam Öyküsü

14 Temmuz 1948'de doğdu. Orta öğreniminden sonra felsefeci olarak yetişti. 1973'den başlayarak akademisyen ve öğretim görevlisi olarak çalıştı. (Hacettepe, Tübingen, Victoria-Wellington Üniversitelerinde). 1983'te Üniversite'yi terketti. İstanbul'a yerleşerek çeşitli yayın kuruluşlarında çalıştı yazı ve çeviri işleriyle uğraştı. Hume'dan, Nietzche'den, Wittgenstein'dan, Rike'dan, Celan'dan çevirileri vardır.

Uyu Artık * Oruç Aruoba

Yorgun musun? Yattın mı? Uyu? Düşünme beni. Ben ki Hiç düşünülmedim senden önceleri. Senden öncesi: Düşüncesi kızgın kumlara serpilen Azgın yellerle savrulan Bir damla gibi? Bir söz gibi: Sağır kağıtlara serilen Sessiz dudaklardan dökülen. Ben, zaten Hiç söylenmedim ki senden öncesi. Uyu artik? Söyleme beni….

Yazılmayan Zaman * Oruç Aruoba

Herşeyi yazarım dazamanı yazamam –o yazar çünkübeni. Yazar beniyavaş yavaşözenli –azalta azaltagörkemli –sankidolduracakmışolduracakmışgibi. Halbukisıyırıp düşürmüştürtırnağımdaki çürüğüparmağımdaki yarayıkabuk kabukgeçirmiştir –geçerken, sankiçoğalta çoğaltayazarakbeni:özenligörkemli.

Ego * Oruç Aruoba

Ben:nerelere, ne zamanne zamanlardanbu yanaboyunaçabalayan. Ben:kimlere kimlerdenne acılardanbu yanaboyunaçırpınan. Ben:çiçekli baharında gençliğiminyüreğim umut doluyürüyen. Ben:çelenkli güzünde geçmişliğiminyüreğim hüzün doluduran. Neler, kimler –çabaladığın, çırpındığın:ne zamanlar, ne acılar –ben – bendediğin? Veni, veni, venias –

Denizde * Oruç Aruoba

Aldanmaoradayağmur bekliyor seni:şimşek, yıldırım, fırtınasoğuk.Buradaılık güneş, dingin deniz, serin rüzgaraldatmasın seni:Tufanbekliyor orada seni. Aldatma kendini:olmayacak Nuh'un gemisikurtaracak seni –uçacak güvercinigetirecek yaprağıolmayacak. Sular akacakçağlayacak, kabaracakdolduracak her yerinisürükleyipgötürecekseni Aldanmaoradayıkım bekliyor senigürültü, çöküntü, göçükdeprem.Buradasakin ses, sıcak taş, sağlam duvaraldatmasın seni:Ölümbekliyor orada seni. Aldatma kendini:olmayacak İbrahim'in koçukurtaracak seni –indirtecek…

Burada * Oruç Aruoba

“Şimdi buradayımbiraz önce yoktum” hiçbirşeyyok Önce, oldu:kıpırdandıbelirsiz –bir şiddetli boşluktantatlı bir özleme doğru. Belirsiz. Sonra, oluştu:devindikesik kesiksabırsız –bir sevinçli duyumdanılık bir beklentiye doğru. Kesik kesiksabırsız. Derken, doldu:yayıldıgüçlü güçlükocamanaldırmasız –bir gerilimli doygunluktandingin bir sancıya doğru. Güçlü güçlükocamanaldırmasız. Şimdi, doğdu:patladıçığlık çığlığanefessizyırta yırtaacımasız –bir tatlı özlemdenşiddetli bir boşluğa…

Ne ki Hiç * Oruç Aruoba

Haikular 86.Aceleyle gelip geçer Martıoysabiryere gitmez.10 Kasım'94Çiftehavuzlar 87.Lodos geldi–belirsiz:hangisi Yaprak, hangisi Yağmur…11 Kasım'94Çiftehavuzlar 92. Yeşil pencereler sarı pencereler — benimki, beyaz… 10 Kasım'94 Çiftehavuzlar 95.Deniz ile Gökaynı renksefırtına gelecek demek.22 Kasım'94Karamürsel 202. Tam da göremediğinde köpürüverir gene Dalga. 22 Kasım'94 Karamürsel 200. Bakalım şu son…

Gündüz Yarasaları * Oruç Aruoba

I.Neyiz ki biz?İlk ışınları görününce güneşin,Kaparız tepenin gözkapaklarını Çam değiliz ki, kollarımız açıkÜrpererek karşılayalım donuk ışığı.Gölgeler kısalınca çıkarız ortaya,Açıklıktır, aydınlıktır aradığımız,Parlaklıkta bulur gücünü görüşümüz.Tanımayız alacakaranlığı delen,Tepelerin arasından seçen bakışı.Kör olmuş ışıktan gözlerimiz.Gündüz yarasalarıyız biz. II. Geceyi düşleriz gündüzken,Geceyken de gündüzü,Yitirebileceklerimiz yitiktir Onlardan uzaktayken amaÖzleriz, döneriz…

Geldim * Oruç Aruoba

Oraya geldim –oradan gittim:Öylesine yakındık ki. Dalından kopardığım yeşil elmanıniki yarısı değilhepsini yediğin kendisi gibi. İçinden geçtiğimiz kokulu karanlığıdelip geçen parlak ışığım gibi. Koyu yeşillikler içindeki evingözümüze çarpıverensarı sıcak penceresi gibi. Ayaklarımızın altında kıpırdananserin denizin parıltıları gibi. Öylesine yakınız kioraya geldim –orada olacağım. Yorgun musun?Yattın…