Tereddüt * Küçük İskender

radyo oyunlarına benzer insan hayatı hep arkası yarın! arkası yarın! arkası yarın! sanki hep arkalarda kalmışçasına yarın! sanki hep arkalarda kalması gerekirmişçesine yarın bölük pörçük yaşanırken aşklar, acılar, nefretler başka insanların dillerinde, başka oyuncuların yeteneğinde radyo oyunlarına benzer insan hayatı efektler kimin elinden, seslendirenler kim,…

Terapi * Küçük İskender

Görevinin bilincinde suçum tatlıya bağlanmayacak asla fenalığımın görüntüsü Uzanıp bakıyorum da çatılardaki gangster kedilerin aşk hayatlarına ileriye doğru adam gibi bir öç örtüsü içimde bir leylek bir leyleği öperken öleceğim nü

Telgraf Ağaçları * Küçük İskender

hazneme ay doluyor ölü bir büyücünün gülünden adem?den çalınmış bir kaburga gibi duruyor içimdeki rimel çekilmiş üçüncü göz kırık kalp: salyangozları ağlatan eski şarkılar deposu kırık kalp: aşkımdaki soğuk su şatosu kırık kalp: uzunpaslıborular paslıuzunborular meşhur bir ruh hastalığı mı sanki ölüm.. evet! meşhur bir…

Taraflı * Küçük İskender

Uyku sıçratıyor boğucu yaz sızarken ağustosa sırtında kuyruklu piyanolarla Sahildeki küçük ağacın dallarında şarkı söyleyen sarhoş ve ölü balıklar buraları bir anlayan olmalı adını bilmediğim sulara deydirirken ayaklarımı

Tanrıların Yeryüzü Seyahatnamesi * Küçük İskender

bir: şunu unutma mah: uluslararası suların en sarp semenderi! inanılmaz bir iş gibi. sızının kapalı tutulduğu gevşek deliliğin bronz menzil üzerinde düzensiz cetvel üzerinde gözlerini ekmeğe dikmiş köylünün geometrik geçmişinde ve uğultuları emerek yaklaşan yüzyılı yüzyılın dağlara bir çocuk pijaması giydirdiği aşk anını dile deyen…

Uzatmalısevgililer * Küçük İskender

Bir masaya kaç kapıdan girilir meridyeni incitmeden talaz talaz alkolün haydut kaldığı portreler gibi biraz üşümüş biraz yorgun biraz vakti dar Beyoğlu, insana mezar toprağı olur çöker urlarımızla çiçeklenir hayatlarımıza dair masallar haşlanmış martı, his sote ve şiir kızartması açığa vurulamayan sırlarımızda kalır aşkın filistin…

Uzun * Küçük İskender

uzun yazlardan sözeden kadınlardan korkacaksın hani bir de ağustos, köpek gibi sarhoşsa ayakbileklerinde; hani bir de masada rakı, aşkta endişe tükenmişse uzun yazlardan sözeden kadınlardan çok korkacaksın bir ağaç, gece vakti tırmanmaya kalkmışsa ölü rengeyiklerine! uzun yolculuklardan sözeden erkeklerden korkacaksın hani bir de taşlı tozlu…

Ustaçırak * Küçük İskender

Ölüm mü, ölüm, hayatın gençken çektirdiği yakışıklı resimler hafif bir gülümseme yerleşmiş mavi taş çeşme gözlerine içelim, diyor/ yağmurun, terkettiği manitadır gökyüzü! Öyle çok ki imgeleri, şaşkınlığa düşüyorum – abi, diye fısıldıyorum rakı kadehi kanyonundan, hiç mi sevdalanmadın sen?! …duruyor :biri vardı elbette, diyor sen…

Üvey Arkadaş * Küçük İskender

İlk kurşunu alnına sıkacağım. İkincisini karnına; sonraki kurşunlar sırasıyla omuzlarına: Böylece ıstavroz çıkararak öleceksin. Ne mutlu sana! Bana bir kadeh şampanya ısmarlamak için ne bekliyorsun? ! İpi boynuna kravat şeklinde bağlayacağım. Asılırken kibar ve efendi görüneceksin. Ne mutlu sana! Her yanım tereyağı içinde, bana biraz…

Ümit * Küçük İskender

Gözbebeklerinden şahlanan kayışları gererek arkaya doğru apansız bir tanımsızlık hissiyle Bakışlarından ölümsüzlük dersi alan tanrıların sofrasında nemli bir tuzluk gibi tıkalıyken kalbim parmağımdan çıkartamadığım bir yüzüksün sen

Üçüncü İblis * Küçük İskender

ketum kuyu: yaratığın içindeki uçurum, ruhuna doğru genişleyen büyünün, ılınan gizligeçit; morsuz. ümit düşkünü yan- gın, esriyerek kendi kumandanlarından. rüzgarın yele- lerinde turuncu atlar, dörtnal geçtiler gri-tül kan- yonlarını. kopya ölüm, yayıldı, dökülen yağmur gibi bir mürekkep şişesinde yıllarca saklanan, çıkarsız aşka. baştan çıkardı koku,…

Ü Dönüşü * Küçük İskender

regl görür mü masumiyet.. görür. helak olmuş ıstıraptır o. görürler. regl görür mü sükunet.. görür. tasvirin yakayı ele vermesidir o. görürler. regl görür mü 'aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk'.. görür. yatırım götürülmüştür kalptir o. görürler. regl görür mü çıkış, terkediş, veda.. görür. gecede…

Velayet * Küçük İskender

Öyle bir orman ki bazen hiç ağaç yok şeffaf sincaplar tırmanıyor ceviz gözlerine iki dudağı arasında çocukluğu soğuk kelepçe Ben ki bir zaman önce epey yaşlanmışım sevdaya sadrazam kellesi dayanmıyor akdeniz'e karışıyorum kah osmanlı kah elen bir çocuk, bizim kim olduğumuzu soruyor Allah'a birdenbire

Vampir Rotası * Küçük İskender

yalnızca iki el ateş edeceksin çünkü aşk, israf değil! içinde gizlenen siyah beyaz hayvan haplanmış gözlerine çöken terk-i diyar kalbinin çıkışındaki esrarlı sudan sebep ve tetikteki on birinci parmak bir kancalı kurdun yorgun kayalıklara oturup aşağılardaki kalın ve büyük bağırsakları seyrettiği gecenin tamamlanışında senin cesaretinle…

Yükselendeğerler * Küçük İskender

Bitirilmiş bir gövdenin akşamüstü müziği! yüzümü sokuyorum suya, bitkilere ve şevke memnun oldum diye sesleniyor çürük bir mürdüm eriği! Gücümle birleşiyoruz kaşlarımız alınmış: gerçekleştirilmesi imkansız bir savaş taktiği gibi duruyor sol elleri sol ellerimde! şu ağaçta sallanan ölüyü görüyor musun diyor o anki körün biri

Yara * Küçük İskender

Kör noktalar vardır her aşkta İnsan doğar ölmez o suçla Orada o küçük çoçukla kalan Ağlar hayatın sonsuzluğuna Kim tutar ki elini bir daha İçini kanatan bir rüya olur bu yara Bir masalın sonunda ölüme Aşkını anlatan bir kadın olur bu defa Hiç konuşmaz bazen…

Zürafa * Küçük İskender

birhan keskin'e.. Telaşlı bir kış yağmuru gibi içim vıcık vıcık serçe.. zannediyorum sadece! Bir dahaki sefere ölü doğarım.. annem üç gün ağlar.. kendi kırığımda kemikleşirim.. indirilen şalter misali, kapanır gözlerim

Zindan Güncesi * Küçük İskender

Tahtına çık kalbim! Orada sen mutlusun! Köpürmüş ağzıyla gece Çatallanmış körpe sesiyle gece indi inecek indi inecek şimdi surlara ve zalim kalbim gerçeğe! Damarlarım da kanasın Damarlarım da karışsın taşıdığı kana ve kanlı aynaya, canlı cinlere cansız peri kanadı takacaksın eyleme, portakal kabuklarına ve kanlı…

Zihinboşluğu * Küçük İskender

Bir porno dergiyi karıştırırken rüzgarın darmadağın ettiği şehirlerarası mezarlıklarda Dedim ki partizanca bu fırtına, boşalmak üzere olan dağların sıklaşan soluğu'dur çünkü üstümde incecik bir gömlekle geçecek kış