Son Sen * Küçük İskender

şiddetle ihtiyacım var beni öpmenedudakların dudaklarımı hacize gelsindokun! dokun! dokun etime,etimle süslensin ardıç gözlerinakşam olup da delikanlılar siyah giydiler mi(dışavurumcu zifir ve seni seviyorum)turuncu soyundu mu orospu karılar ve dönmelerbir şelale çalarım en yakın vitrin camını kırıpceplerimde bahar şiirleri ve ilkokul öğretmenlerien güzel sesleri çizip…

Sevgilimin Battaniyesi * Küçük İskender

Özet görüntüler kıtlığı içinde nasılyılgın ve onursuz bir yalnızlık, şekil;tüm tariflerde morg var dudaklarcan çekişirken fiil ve özne ikliminde;şehir, biraz yana çekil:önce oynasınlar sonra öldürülecek çocuklarkanlı zebralar göğe yükseldiğinde. Belki benbir penguen severim irkildiğimde:Eriyen buzulların unuttuklarıhep yasak, hep aykırı ergenliğinde.Rastlantıdır, bedenim çalınmıştır o günHafızam bir…

Pençenin Şüphesi Sendromları * Küçük İskender

tertemiz cerahatlerle yıkanırkensinir sistemimde saklanan mahlûk,harikulâde komalarla aşkın esrarını çözeneski bir anons gibi tabiatın hayaleti,gezdirir beni taklidi zor ruhbozumlarındaeşyalarla özdeşleşir, onlarla mezunolmak için buruşur ihanetlerin müsveddesidişi cinayetlerde. benim de çocuğumöldü herkesin halkı önünde: içiboşaltılmış çoğunluğun kasvetiyle solgundüştüğüm mısralarla avundumatlara düşkün bir at kestanesi biçiminde:terkedilmiş akıl…

Özgül Sağırlık * Küçük İskender

tuhaf amipler çamurdan yüklendiklerialternatif iyonları afyon kokusu altında,homurdanan kamyonlara yerleştirirlerken,şafağın dağınık kızıl saçlarını tarayantek gövdeli rüzgârlar, reddedilmiş âşıklariçin, yarım bırakılmış mısralara dokundular;tuhaf amipler arafln karanlığına çekilirlerken,bile bile, korkunç sükûnetlerinde ters tedavüle kaydoldular. baygın otlarla süslü kamyonlardağılirlarken şafağın dağınık kızıl saçlarında tel tel,tuhaf amiplerafyon tarlasının ortasında…

Ozan * Küçük İskender

gecenin dallarında masum ibneler uyuyorsen bir çileksin, hususiyetimde uyusonra çıkar dağlarda biraz avcı vururuzbiliyorsun, avcılar çok sevmez uykuyu içine zenci sıçramış bir sonbahar tadısanki her an yalnızlığımın yeğeni gelecekyeğenim uzun zamandır aşkıırun ahbabıyakın ahbaplarım yüzündedir gizlediğim kuyu bırak, bari sen renklendirme mısramdaki korkuyusen bir çileksin,…

Okyanusa Doğru Dipsomani * Küçük İskender

Eğri. Acının en sevdiği kelime diye bilinmeli.Sonra bir de, kan bağışıgibi çok kullanıldıkça epriyensersemce vicdan seviyeleri.Onlar da eğri. Gece ay korktu mu bir çocukgibi anası güneşin arkasına saklanırgözleri müşfik saldırganlarla alevli,azrailin lisanı dirim aksanlı;ve fena. Acının en korktuğuen çekindiği kelime diye bilinmeli.Korku ya da çekince….

Ne Çok? * Küçük İskender

seni ne çok kedi tırmalamış annecamlara baktım orda mısın haladün akşam haydutlar bıçaklamış bir karanfilkaçamamış vurmuşlar ölmemiş solmuşseni ne çok iğfal etmişler anneher yerin delik deşikağlayışın bile yamuk yumukbakışların kısıkve bilhassa değişikne çok isyanlanmışım ne çok gitmişim meğerbağırdıkça etlenmiş sesimetlendikçe sesim, kanamış elmas liğme liğmeseni…

Madımak * Küçük İskender

Sonra geldin bir şeydinTanrı da tanrı misafiri bu dünyadaDiyenlerin arasına girdim; hafif ıslak bir ağız vardı avuçlarımdaDört tarafı cüce zürafalarla çevrili bir ormandaydımEn iyisi ben seni seveyim dedim kestirmedenO patikadan, o biraz engebeli yoldan, çıkayım seni seveyim dedimKim bilir, üçümüz beşimiz bir araya gelir indiririz…

Koğuşkalk * Küçük İskender

Seslere zulmet ağzımın kapısındaki gardiyan!bu şehre beş vakit ezan kadarbeş vakit ihanet de lazım! Tertemiz dudaklardaki acı ayrılık kelimesiserilirken ayaklarımın altına kırmızı bir halı gibi,durup tam hayatın önünde ağlayarak, 'merhaba asker, mutlu musun' demek de lazım!

İstediğin Gibi Yaptım; Artık Kalbim Yok! * Küçük İskender

artık kalbim yok ağladığımda sanadüşündüğümde seni artık kalbim yokseni anlatırken birilerine, atmıyor kalbimatmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımdaistediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetinefırlattım attım doyursun karnını diye bir sokakköpeğinesuda sektirdim bir kiremit parçası gibive bekledim batmasınıbekledim batmasını yanan bir…

Ecel Temennisi * Küçük İskender

Yarın kırkım okunur, ona göre giyinyani şık ol dudakların seni tamamlasın,akşama doğru istanbul'un bütün şamdanları yanarsarhoşların mektupları kırkım gibi okunuramin deme bana, bu söylediğin bana çok dokunursaçma sapan bir laf gibi ortada kalırımgecenin bir yarısı kalkar gider, amsterdam'a bir bilet alırımçok canım çeker seni inan…

Bundeslade * Küçük İskender

bir atlıkarınca yangını sonrasıisli, sıcak kemikleri çocukların.— çok tanrılı yalızlıkların son akşam yemeği sofrası — Toy siyah! evcil kinler evcil hırslar besle bedenindeve körpe dakikalarda zor cinayetlerininağzını kanla sil ağzını mor yakamozla yıka! gözlerinde ve özlemlerinde bir yabacılaşma,(oyuncak dudaklarımız plastik anılarımız var bizim öyle hatırlıyorum)kör…

BarudÎ * Küçük İskender

Ben senin eşkıyanım Barudî, menzilime el ver;Suretimin gölgesi yok, pençelerim zırnık kokuyor.Aşkımın eşkaline uymuyor vurdumduymaz yağmurGecenin albenisi yok; al beni Barudî, rahleme geri ver! Teninin karanlığına cephane gibi inerken yılan dudaklarımZehrinle emzir beni, varsın yeni bir çağ başlatmasınİçimde gasbedilen Tanrı ırmakları; sen bana ruhun öğrettiğiilk…

Akıl Ağrısı * Küçük İskender

Omurilikgibi uzanıyor yanlış tanımlanınış birgövdeden sorumlu kavaktutunduğu beynin gölgesindekıskıvrak kıkırdak aslında kesilendal. Dallarıyla avucununiçine aldığı zor zapt aklısimsiyah atlara binmiş simsiyah atlılarlao atlıların atlardan çalıntı çatlak nalları kavrayacak. Ürpermek için kükrüyor alazçok da incinmiş zarif, kederli bitkilerde.terk edilmiş ve boşluğa savrulmuşküçük. küçücük bir gök cismisanki…

* Küçük İskender Yaşam Öyküsü

28 Mayıs 1964?te İstanbul?da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi?ni bitirdi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi?nde beş yıl okuduktan sonra ayrıldı. Bir süre de İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü?nde öğrenim gördü. 1985 yılından itibaren çeşitli edebiyat dergilerinde şiir ve yazıları yayımlanmaya başladı. İlk ve uzun şiirleri Adam Sanat Dergisi'nin hemen…

Şampanya * Küçük İskender

enis batur'a Rıhtımda duruyor eflatun tay suya deyiyor paramparça toynakları gözçukurlarında rüzgar gülleri Taya doğru aralıyorum fosforlu jaluziyi iskambil oynadığım yaşlı güzel kadın kızıyor ve deviriyor masanın üzerindeki eflatun feneri yanan kumarhanenin üstünden atlıyor o muhteşem süvari

Türkiye * Küçük İskender

allen ginsberg'e Oğlanlardan ve alkolden vaktim arttıkça seni düşü- nüyorum Türkiye, inan doğru bu kere yanılsamam ve ruhumun yavşak zıpırlığı, hiç değilse ayık dolaşamayacak kadar dürüstüm, Türkiye, Tarkan öleli çok oldu, artık onu unut; bu- nadı kurt. Playboy'a annemin çıplak resimlerini satarak Beyaz Saray'a sırnaşmayı…

The Ant * Küçük İskender

durunuz! kaç kalibre o bakışlar eh evet bir tanrıda sabaha vakitleri! durunuz! kaç yerimden vurdunuz! kaç yerimde artık sorumsuz kuş yaraları var! sorarım kaç yerimde yerimden ettiniz beni! kaç yerim şimdi lapa lapa kanar! saysam sayılmazsınız asırlarla konsam taşımaz gövdeniz içimi öpsem çatlar kırılır dudaklarınız…

Tereddütlü Tango Prelüdü * Küçük İskender

Görmeyi çok istediğim bir filmin başlaması gibi sinemada herşeye yeniden başlayan bir peygamber uyuyordu yatağımda! basları yüksek bir geceydi tizleri yüksek bir geceydi müziğin sonlarına doğru çiziliyordu gözkapaklarının altındaki CD uykunun karnesi baştan aşağı pekiyiydi! Evlat edindiğim bir aşktı bu! Başka alfabeyle yazdığım şiir ya…