Aşk ve Akşam * Aydın Şimşek

Akşamı güneşleyen su,
aşk ve güvendir çatışıp durduğumuz..
Durmadan bir iç çekiş bedenle ruh arasında,
paslı çivilere asılmış kalabalıklardan
savaş alfabesidir, dudakları upuzun
küçük kalpli adamlar.

Taş ve rutubet birbirini uyurken,
seni sevdiğim bütün yerlerde cam ve ateş.
Merhametim de yanıltıyor beni, aynı seslerden
binlerce bedende geziniyorum içimi,
kendi teninde bir bıçakla oynaşıyor rüzgârım ve
kaba bir yağmurun elleri kalıyor içimdeki kasabada,
taş toza dönüşüyor.

Aşk ve akşam eski bir fotoğrafta duruyor.
Aşk: kuma uzanmış yaralı deniz Kavafis'in gözlerinde,
akşam: Dicle üzerinde gümüş bir kuş, Harran'dan
daha doğuya akan. Kanafganistan. Orada su soğur,
güneş bütün kahrını içer denizin,
sen orada buğday, ben toprak olsam da,
ancak bir asker özetleyebilir annesinin yüzünü
ölümle doğum arasına sıkıştırıp.

Akşamı güneşleyen su,
dili olan suskudur dağlar, göçlerin kedisidir söz,
durmadan konuşan buza bir yanıttır
uzun kapılarda harlı atlar. Çocuk arabaları ve sis.

Ayın kırağında akşamı güneşleyen düş
yeni bir aşk durduğumuz. Durmadan…