8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim,
Hayat arkadaşımdır.
Nazım HİKMET

Hafta sonu tüm dünya “ Emekçi Kadınlar Gününü “ kutlayacak. 8 Mart 1857’de New-York’ta kırk bin dokuma işçisi kadının eşit işe, eşit ücret istemiyle başlattıkları direniş kanlı bir biçimde bastırılmasının ardından, 1910’daki Sosyalist Kadın Konferansında Clara Zetkin’in önerisi ile 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edildi.
Her yıl “Kadınlar Günü”nde tartışılan konuların başında “kadına yönelik baskı, taciz ve şiddet “ gelmektedir. Ne zaman sona ereceği de belli değildir. Bizim ömrümüzün yeteceğini de sanmıyorum. Elbette bunun sorumlusu da erkek egemen toplum oluşumuzdan gelmektedir.
Biz ülke olarak kadın hakları kazanımları olarak şanslı bir ülkeyiz. Bu şansı da Mustafa Kemal gibi bir önder ve aydın devlet adamına borçluyuz. Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında, 1926 – 1934 yılları arasında gerçekleştirilen “Devrimlerinin” bir kısmı, kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiş ve hemen uygulamaya geçilmiştir. Bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, Türkiye Cumhuriyeti'nde toplumsal alanda yapılan en önemli yeniliklerdendir ve birçok Avrupa ülkesinden daha önce gerçekleştirilmiştir. Fransa ve İtalya’da kadınlara 1946’da, İsviçre’de ise 1971’de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
Atatürk'ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır.
Atatürk'ün kadınlara verdiği değeri, toplumların geleceğinde kadının yerini ve önemini vurgulayan konuşmalarında açıkça görmek mümkündür. İşte o konuşmalarından biri:
“Toplum kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki yığının bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kitlenin bütünlüğü ilerleyebilsin; mümkün müdür ki, bir cismin yarısı zincirle toprağa bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin. Şüphe yoktur ki; ilerleme adımları kadın ve erkek iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmalı, yükselme ve ilerlemede birlikte yol alınmalıdır. ……….. Bundan ötürü bizim toplumumuzda ilim ve teknik gerekli ise bunları aynı derecede hem erkek, hem kadınlarımızın edinmeleri lazımdır. Şuna inanmak lazımdır ki dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadının eseridir.”