Akşam Türküsü * Sennur Sezer

Kimse öldüremez bu boşunalık duygusunuSoğan doğra kıyma koy ateşi kısAteşi kıs pirinçler diri kalsınSalçalı pilavlar votkalar kahkahalar Ödemez arkadaşsızlığımıZor günler yaşadımUtanmam anmaktanÇirkindim yoksuldum arkadaşsızdımKocaman sözler iri göğüsler hantallıktı simgemUtanmamAma akşamlarıBu boşunalık duygusu kapıyı çalmadanUsulca ilişiverir yanımaÇocuğu giydir parklara çıkİşten dönenleri gözleKöfte güzel olmuş saçın yakışmışOrhan…

Kızkaçıran * Sabahattin Ali

Dağlar dik, çeşmeler kuru Yarimin benzi çok sarı Ölüm var, dönülmez geri Yürü yağız atım yürü… Dağlar geçilmiyor kardan Aman yok candarmalardan Ayrılamadım bu yardan Yürü yağız atım yürü… Yarim bu gece yoruldu Kaçırdığıma darıldı Bak daha sıkı sarıldı Yürü yağız atım yürü… Nasıl titriyor…

Çakır * Sabahattin Ali

Altın saçlarını sıkıca tarar, Sonra iki örgü yana bırakır; Ayağında pembe dallı mor şalvar, Taze gelin gibi süzülür Çakır… Beyaz ellerine kına yaraşır, Mavi gözleriyle bir içim sudur. Efeler onu el üstünde taşır; Köyün bir tanecik orospusudur. Çakır'sız olamaz hiç bir eğlence Herkesingönlünü kaplar çünkü…

Oğlum * Rıfat Ilgaz

Hiç de meraklı değilsin çiçeğe, Komşunun saksısını sen kuruttun, Kopardın penceresindeki gülünü. Bir sonuç mu çıkarayım bundan Yeşilliğe düşman diye bizim çocuk? Gelgelselim öyle düşkünsün ki Göbekli marullarına Yedikule'nin; Mevsiminde elinden düşmüyor Elma gibi domatesler; Tavsan kadar seviyorsun havucu. Ben de tutkunum senin gibi Bursa…

Kahveler Gazeteler * Rıfat Ilgaz

Kimini vurguncu yaptı 39 harbiKimini karaborsacıLaf olur diye dost çayı içmeyenlerMahkemelik oldu rüşvet yüzündenGaz fişi, ekmek karnesi derkenKimler karışmadı ki piyasaya“Kimini sefil etti 39 harbi,Kimini şair etti.” Beni de gazete tiryakisi.Dadandık kahvelere ajans yüzünden,Bir bardak ıhlamur bedelineYeni nizamdan dem vuran yazılar okudukDüştuk eli kalem tutup…

Rüzgara Yazdım Adını * Refik Durbaş

Adını, vadilerin cemresinde yolunu yitirmiş sulara yazdım Saçlarına kırağı düşmüş ovalara Göçmen kuşların konağı ovalara Rüzgara yazdım bir de… Seni o rüzgar getirdi bana Gördüm seni bir daha gençliğimin ilkçağının gözleriyle gördüğüm gibi… O yıllarda da böyle miydi dudaklarının ve ağzının iklimi kirpiklerinin karası alnının…

Menzil * Refik Durbaş

Onlar ki aydınlık üzreecel toprağınaumutektiler. Ay dolandı vay deli gönlüm Ölüm şaşırdı menzilini Onlar ki karanlık üzrekorku mazgalınazulümserdiler. Ay dolandı vay deli gönlüm Ölüm şaşırdı menzilini Onlar ki cehennem üzreyürektencennetsüzdüler. Ay dolandı vay deli gönlüm Ölüm şaşırdı menzilini REFİK DURBAŞ

Hindistan / Rabindranath Tagore * Yıldızlar

Bütün yıldızların parladığını duyarım içimde. Bir sel gibi dolar dünya hayatıma. Gövdemde çiçekler açar. Gönlümde toprağın ve suyun bütün gençliği tüter bir tütsü gibi. Ve seslendirir bir kaval gibi bütün nesnelerin soluğu düşüncelerimi.

Güz Çiçeklerinden Nazıma Bir Çelenk * Pablo Neruda

Niçin öldün Nazım?ne yaparız şimdi bizşarkılarından yoksun? Nerde buluruz başka bir pınar kiorda bizi karşıladığın gülümseme olsun? Seninki gibi ateşle su karışıkacıyla sevinç dolugerçeğe çağıran bakışı nerdebulalım? Kardeşim,öyle yeni duygular, düşünceler yarattın kibende,denizden esen acı rüzgârkapacak olsa bunlarıbulut gibi, yaprak gibi sürükleniryaşarken seçtiğinve ölümünden sonra…

Yorgun Değilim * Özdemir İnce

Yorgun değilim, seni beklemekten,seni düşlemekten,geçen günlerden, yeniden başlasam da bir başka yenilgiye. Yorgun değilim, ne aşktan,ne dostluktan,ne de ölümden, geceye gözlerimi açarak bakıyorum. Yorgun değilim, ne acıdan,ne umuttan,ne de korkudan, sonbaharla birlikte kazıya başlıyorum. Yorgun değilim, ne geçmişten,ne şimdiden,ne de gelecekten; bir yanlızlığım vardı,gittikçe aşıyorum….

Bolero * Özdemir Asaf

Birisi biri için, Bilerek,bilmeyerek, Her biçimden bir anlam, Her anlamdan bir biçim Beklemiştir giderek, Bekledi,bekleyecek, Birisi biri için. O belki de gelecek, Belki de gelmeyecek. Birisi biri için Gelecek,gelmeyecek, Sürecek için-için, Ama hiç gitmeyecek. Hep başlayıp yeniden Ve de hiç bitmeyecek. ÖZDEMİR ASAF

Çırılçıplak * Özdemir Asaf

Küstahlığıma nezaketim oturdu Saadete kendime bakakaldım. Kararsızlık bir an sürdü Gizlenen insanların ortasında ben kaldım, Çırılçıplak Selamımı tanıdıklar oturdu. Saygı bekleyince alçaldım. Kararsızlık bir an sürdü Kendini beğenmişler ortasında ben kaldım, Çırılçıplak. Ağlamayı ölenler oturdu. kendimi ölmez sanınca ufaldım, kararsızlık bir an sürdü. Ölülerle dirilerin…

Fena Çocuk * Orhan Veli Kanık

mektepten kaçıyorsun, kuş tutuyorsun, deniz kenarına gidip fena çocuklarla konuşuyorsun, duvarlara fena resimler yapıyorsun bir şey değil, beni de baştan çıkaracaksın, sen ne fena çocuksun.

Dar Kapı * Orhan Veli Kanık

Nedir bu geceyle gelen bir sam? Duyuyorum serzenişlerini. Karanlıkta ağzının yerini Arıyor deli gibi hafızam. 'Yanıyor unutulmuş buhurdan Yine gecenin içinde sessiz' Hatıralarla kabaran deniz, Doluyor ruhun oluklarından Işık yağıyor doğan geceden; Nasıl diriliş bu, neden sonra? Bu rüya gibi geceden sonra Gidecek mi o…

Pencere * Oktay Rıfat

Sarı bir zambak açtıKaranlığın bahçesinde penceremGeceyi odamdan geçirmek içinBir ağaç cama vuruyor Üşüdün mü dışarda narin ağaçYoksa hırsızlardan mı korkuyorsunNafile çoktan bağladılar ellerimiKırk haramiler Ve gafil köpeğim kapımda habersizBir tavşan kovalıyor rüyasındaBulutlar şimdi insanların koynundaSabahleyin savuşurlar bacadan

Bir Şehri Bırakmak * Oktay Rıfat

I Senin için aldığım menekşeleriÇalgıcılara dağıttımSon geceSon defa başlıyan sabahYatağımı yine sen düzelt Küçük balıkçı çocuğuSen denizdenYaramaz ve çapkın balıkları tutabilirsin Çok uzaklara gittiğimiSana söylemek isterdimGüzel satıcı kızı II Ağaca söyleGölgesini getirsin bana yollukSokağı ve denizi isterim penceredenSenden çörekler isterimAy biçiminde III Ellerin yetişir vedalaşmayaNiçin…

Üç Dağa Ağıt * Nihat Behram

Açlığınçıplaklığın acısı mı genişliyordallarımeyvaya çağıran rüzgâr mı Dalgın bir kuşun ötüşündensevdiğinin kalbine düşen âşık mıyağmuru emen toprak mı derinleşiyor Yas mı tutmalıyım onurlu ölümehalkın gözlerini dolduran çizgilereumudu mu çağırmalıyım Ah gidiyor işte gidiyor göz göre göresıcak titreyişi varlığını hayata adamışlarıngidiyoröfkenin haykırışlarıyasalarıyla gidiyor kahredişinzulmün ve iğrençliğin…

Hasretin Müebbet * Nevzat Çelik

alnımın en uzun çizgisinde kanayanımsın, ablamsın yokluğun acı bir bıçak gibi düştü de önüme öptüm, dudaklarımda parçalandı gül suretin alnımı ve dudaklarımı ayaza tuttum sonra sarsın diye senin bin müebbetlik hasretin