Zaman Yok !

Biliyorum kızgınsın. Kırgınsın. Söylemek istemediğin
sözler dilinin ucunda. Hani biraz tutmayıp bıraksan kendini
hepsini vuracaksın. Zor duruyorsun. Kibarlığından.
Ya da doğru kelimeleri arıyorsun halâ….
Yok, boşuna arama… Sevginin arkasında bıraktığın
her hece kaybolmuş sayılır… Derin bir kuyuda onlar
şimdi; ulaşılmaz , karanlık , dipsiz… Bırak orda kalsınlar.
Onlar çirkin. Dokunsan; elini, dilini yakarlar.
Canını acıtırlar. Benim de… Yüzünden, gözlerinden,
dudaklarının titremesinden, bilmediğin bir melodiyi
ıslığa dökme çabandan anlıyorum işte; kızgınsın…
Senin olmayanları bırak, kendi kelimelerinle ulaş…
Haydi söyle! Bağır, çağır, haykır ama kızgınlığını
yüreğinde saklama ne olur… Gözlerini kaçırma
Büyütme… Her şeyi hemen şimdi söyle.
Affedeceksen şimdi affet.
Zaman yok!

Doğru değil bu kadar uzak olman. Kendini
uzaklara vurman… Zaman yetmezmiş gibi, bir de araya
mesafeler koyman… Yollar, duraklar doğru değil bilesin…
Boşuna bu kaçısın… Alıp kendini başka yerlere götürmen
yeterli değil. Doğru değil parçalaman. Kabul et bunu.
İçin böyle istemiyor, fark et, anla…
Dokunacaksan şimdi dokun.
Zaman yok!

Ben de bekleyebilirim kır çiçeklerinin,
ıslak çimenler arasından boy atmasını…
Ben de bekleyebilirim ılık lodosların coşturduğu
bulanık denizin, küçük sandalları sahilde bir o yana,
bir bu yana yatırmasını… Ben de… Evet, ben de önce
şiirler söyleyebilirim. Doğru kelimelerin peşinde,
ben de küçük adımlarla dolaşabilirim, ben de…
Evet ben de bulduğum ilk aydınlık günde, ilk serin
geceyi bekleyebilirim sevdiğimi anlatmak için…. Ben de
yüreğimi nadasa bırakıp bir süre, bir başıma
labirentlerinde dolaşabilirim hayatın, ben de…
Ama bunu yapmıyorum. Yaşam, bunun ardından geliyor.
Adımlarım böyle daha sağlam. Buna inanıyorum,
bunu yaşıyorum… Hadi sen de yap bunu.
Seveceksen şimdi sev.
Zaman yok!

-Kaynağı Bilinmiyor.