Yurtta Sulh Cihanda Sulh * Reyhan Elbirliler

Beş sene öncesi ,30 Ekim 2007 tarihli yazımız Cumhuriyet Bayramı sonrasına denk gelmişti. Beş sene sonra bugünkü yazımız yine Cumhuriyet Bayramı sonrasına denk geldi.
2007 yılındaki yazımız güncelliğini yitirmemiş sadece o gün verilen örnek bu gün daha büyük boyuta ulaşmıştı. O gün bir gecede Bandırma hayvan barınağında kuduz gerekçesiyle, 280 köpek, yavru, anne, hamile olduklarına bakılmaksızın , Tarım İlçe Müdürlüğünün görevlendirilmiş elemanları, belediye veterinerleri tarafından saat sabahın erken saatlerinde başlayan ?operasyonla Jandarma nezaretinde bir bir öldürülmüştü. Bu gün Orman ve Su işleri Bakanlığı?nın hazırladığı ; Ülkemizde ne sokakta ne de evlerde kedi, köpek, kuş vb evcil hayvanların kökünü kazıyacak bir yasa tasarısı gündemde. Bu yasa tasarısı meclisten geçerse söz konusu hayvanlar için ölüm fermanı imzalanmış olacak. Örnekleri değiştirdiğimizde yazının bütünlüğü bozulmuyor beş senedir yaşatmaya değil öldürmeye doğru gelişmenin olduğunu esefle görüyor beş sene öncesi yazımızı virgülüne dokunmadan aynen yine paylaşıyoruz.
? Topraklarımızı parsellemiş, kurtuluş savaşımızla iştahı kursaklarında kalmış ülkeler bugün farklı yollarla ülkemizi yine parsellemeye başladılar.
Bugünlerde Ulu Önder Atatürk?ün bir sayfalık gençliğe hitabesinde yazanları yaşıyoruz.
İnsanlar birbirine düşürülmek isteniyor, değerlerimiz satılıyor, topraklarımızı, ormanlarımızı hallaç pamuğu gibi atıp savuracak ,birilerinin kasalarını dolduracak yasalar çıkartılıyor.
Herbir karış toprağında şehit kanları olana bu vatan savaşılarak bağımsızlığına kavuştu.. Bağımsızlığımızın devamı savaş değil, bilimle, ilimle, barışla, ekonomik güçle sağlanabileceğini yaptığı devrimlerle, ilkeleriyle gösteren Yüce önder Atatürk Yurtta sulh cihanda sulh sözüyle barışın önemini vurguladı.
Savaş sonrası ilime, bilime, tarıma, ekonomiye önem verdi. O ileride kuvvetli olmanın, eldeki değerleri korumanın sadece güçle değil, parasıyla, eğitimiyle, sanatıyla, kültüyle, sağlıklı bireyleriyle oluşmuş bir toplumla devam edebileceğini gördü.
İlkelerini sürdüremedik, paramız pul, kendimiz kul olduk. Sahip olduğumuz 4 iklimi ikiye indirdik, toprakları, gölleri kuruttuk, ziraati öğrettiğimiz ülkelerin tohumlarına , ilaçlarına muhtaç ,uğruna kan dökülen toprakları geri gelmemecesine satar olduk.
Dilimizi körelttik, varmaya hedeflediğimiz ülkelerin ?pazarı? olduk.sayımız onları ?insan ?olarak değil, ?potansiyel Pazar? olarak ilgilendiriyor.
Üç Eylül?deki Barış ve Ölüm başlıklı yazımızda , ?çocuklar, hayvanlar, bitkiler ; ne olduğunu bilmeden ölen, sakat kalan, yakılan, açlığa, susuzluğa mahkum edilen , her tür acının yaratılışında HİÇ payı olmayan canlılardır.? demişiz. Bugün çocukları savaş çığlıkları atarken gördükçe onları nasıl bir gelecek içine sürüklediğimizi görüyor ve çok endişeleniyoruz.
Çocuklar, okumayla, ilimle, bilimle, sanatla, kültürüyle yoğrulmalı. Mayası sevgi olmalı. Barışçıl yarınlar beklemeli onları. Savaşın kavurduğu, tükettiği yarınlar değil?.
Yine 3 Eylül tarihli yazımızda Bandırma hayvan barınağında kuduz gerekçesiyle, 280 köpek, yavru, anne, hamile olduklarına bakılmaksızın , Tarım İlçe Müdürlüğünün görevlendirilmiş elemanları, belediye veterinerleri tarafından saat sabahın erken saatlerinde başlayan ?operasyonla Jandarma nezaretinde bir bir öldürüldüğü belirtmiştik.
Yapılan görüşmelerde ? sokaktakilere de sıra ? geleceğini söylemişlerdi. Sırası geldi. Yine kuduz gerekçesiyle Bandırma sokaklarındaki tüm sahipsiz kedi ?köpeklerin öldürülmesi kararı alındı. Gerekçe insan sağlığı idi. İnsan sağlığını gerçekten düşünmüş olsaydılar hayvanlar aşılanır, kısırlaştırılır, kontrol altına alınacak çalışmalar yapılırdı. Şimdi yetkililer ? öldürerek? önlem alma çalışmaları içindeler.Vatandaşlara da ? önem alındığını söyleyip kandırıyorlar. Karantina kararı çıkmadı. Madem kuduz var Bandırma? nın tamamının karantina altına alınıp 6 ay hayvan giriş çıkışının yasaklanması gerek.
Görevini yerine getirmeyen, 21. yüzyılda minicik bir aşıyla önlenebilecek bir hastalığı taşıma utancını yaşattıran görevliler karantina kararını ? henüz ? çıkartamadılar. Pire için yorgan yakacakların farkındalar.
Çareyi ölümde aramak yaşamı yeşertir mi ?
Cumhuriyet Bayramınızı kutluyor, Nice Cumhuriyet bayramlarıyla, silahsız, çarenin ölüm olmadığı, aydınlık günleri diliyor, umudumuzu sürdürüyoruz..30 Ekim 2007
Beş sene öncesiyle şimdi arasında bir fark yok değil mi ? Hatta yasa tasarılarıyla ölüm taşıyan kararların çapının daha da genişlemiş olduğunu görüyoruz.
Silahsız, çarenin ölüm olmadığı, aydınlık günleri diliyor, umudumuzu sürdürüyoruz..
Sevgi ve saygılarımızla,