Yoksul Köy Yaşantısından Enstitüye * Ahmet Kurban

Yoksul Köy Yaşantısından Enstitüye – 2

akir Baykurt?un dönem arkadaşı ve memleketlisi Ahmet Kurban?ın kendi kaleminden yaşam öyküsünü yayınlamaya devam ediyoruz. Bir Köy Enstitüsü hikayesi:
Fakat 1. sınıf bana basit geliyor, tatmin etmiyordu.Birleştirilmiş sınıfların okutulduğu bir okul olması benim işime yarıyordu.Öğretmen diğer sınıflara ders anlatırken ben can kulağıyla dinliyor ve bazı notlar alıyordum.
Özellikle matematik derslerine ilgi duyuyor, derse iştirak ediyordum.Problemleri ağabey ve ablalardan önce çözüp öğretmene gösteriyordum.Bu çalışmamla öğretmenin takdirini kazanırken üst sınıflardakilerin de antipatisini kazandığımın farkındaydım. Çünkü zaman zaman tenefüslerde ya da okul dışında büyük sınıftaki ağabeylerden dayak yiyor, tehditler alıyordum.
Onları daha çok kızdırmamak ya da karşıma almamak için bu rahatsızlığımı öğretmene de söylemiyordum.Zaman geçtikçe öğretmenim bu durumun farkına varmış olacakki beni oyalayıcı önlemler almaya başladı. Örn; 1. sınıf kümeler 6?şar kişiden oluşuyordu.Beni hem sınıf başkanı hem de bir kümenin başkanlığını verdi.Her akşam birimizin evinde toplanıyor, ders çalışıyorduk. Benim kümedeki arkadaşlar hep kız olduğundan eğlenceye çok düşkündüler. Düğünlerde beni de kandırıp eğlencelere götürüyorlardı. Bu yüzden öğretmenimden azarlar işittim hatta tokatlar yedim.
İlkokul 4. sınıfa kadar bu böyle devam etti. 4. sınıfta bu duruma ben isyan ettim.Kızlarla aynı kümede çalışmayacağımı, şayet öğretmen ısrar ederse okula gitmeyeceğimi söyledim. Öğretmen benim bu isyanımı anladı ve kızlar kümesinden ayırdı.Böylece başarılarım bir kat daha arttı.Öğretmenim de sürekli beni köy enstitülerine girmem için hazırladı.Kendisi de bir köy enstitüsü mezunuydu. İlkokulu bitirdim.Artık köy enstitüsü sınavlarına manen hazırdım.
Sınav gününden bir gün önce köyümüzden 4 arkadaş üç saatlik yolu yaya yürüyerek ilçemiz Yeşilova?ya gittik.( O zaman ulaşım olanakları hemen hemen hiç yoktu. ) Fakat sınav bir başka ilçede yani Tefenni?de olacakmış. O zamanlarda ulaşım çok zayıf olduğundan ilçemizin sınav sorumlusu maarif memuru Karamanlı?ya gitmekte olan bir kamyona bindirdi. Yanımıza da rehber olarak bir eğitmeni görevlendirdi. Yaşamımda ilk kez ilçeyi o gün görüyor, motorlu bir araca ilk kez biniyordum.
Akşmüstü Karamanlı kasabasına vardık. Yeşilova ilçe köylerinden 20-25 çocuktuk.Hiç birimizin otelde yatacak , lokantada yiyecek kadar parası yoktu. Başımızdaki eğitmen bunu bildiği için bir cami imamına rica etmiş ve caminin anahtarını almış. Akşam camideki kilimlere sarınıp yattık. Sabahleyin insanlar namaza geldiklerinde uyandık. Yaya olarak sınava gireceğimiz Tefenni ilçesinin yolunu tuttuk. O zamanlar yollar asfalt değil çakıl ve kum karışımı malzeme dökülmüş steplize yoldu. Çoğumuzun ayakkabısı da yoktu. Onlardan birisi de bendim. Bir saat sonra Tefenni?ye vardık. Açtık ve yorgunduk. İlçeye girdiğimizde ilkokul öğretmenimizle karşılaştık. Hepimizin yanaklarını okşadı, öptü. Eğitmen durumumuzu anlattı.
Öğretmenimiz? Aç ayı oynamaz. Bu çocuklar aç açına sınava giremez. ? deyip bizbirlokantaya götürdü. Lokantacıya ? çocuklar kaç porsiyon çorba içerlerse benim hesaba yazarsın ? deyip
Görev yerine gitti. Kıtlıktan çıkmış gibi acele acele çorbaları kaşıkladık. Bilmiyorum diğer arkadaşlar kaç porsiyon çorba içtiler ama ben tam üç porsiyon çorba içtim.

Sınav saati yaklaşmıştı. Sınava gireceğimiz okulun önünde toplanmaya başladık. Bizi
içeri aldılar, yerlerimize oturduk. Baktım ki bizi karşılayan öğretmenimizde orada sınav yapacak öğretmenlere talimatlar veriyor. Meğer gezici başöğretmenliğe atanmış ve o bölgede öğretmenlik yapıyormuş. Onun oradaki varlığı bizim köylü arkadaşlar ve benim için moral kaynağı oldu. Çok rahat bir yazılı sınavı geçirdik. Dört kişi girdiğimiz sınavı üçümüz kazanmışız.
AHMET KURBAN
Yayına hazırlayan: Tülay Kurban