Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği 2014-aydınlanma Onur Ödülü Şair-yazar Ataol Behramoğluna Veriliyor… * Kemal Kocabaş

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) 2003 yılından beri Köy Enstitülerinin kuruluş günü olan 17 Nisan tarihlerinde “Köy Enstitüleri ve Aydınlanma” hareketine katkı sağlamış aydın, yazar ve sanatçılara “Aydınlanma Onur Ödülü” veriyor. Bu ödül şimdiye kadar Vedat Günyol, Engin Tonguç, Server Tanilli, İlhan Selçuk, Halit Çelenk, Türkan Saylan, Cengiz Bektaş, Genco Erkan, Yaşar Kemal, Hıfzı Topuz ve son olarak Doğan Hızlan'a gibi ülkemizin yüz akı aydın ve sanatçılara verildi. YKKED-2014 Aydınlanma Onur ödülü 17 Nisan 2014 günü Balçova Belediyesi ile birlikte düzenlenen bir Etkinlikle şiirimizin ve yazınımızın aydınlık sesi Sayın Ataol Behramoğlu'na veriliyor.

Ataol Behramoğlu; “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var/Yaşadın mı büyük yaşayacaksın,/ ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına/ Çünkü ömür dediğimiz şey/, hayata sunulmuş bir armağandır/Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana” diyor dizelerinde… Ataol Behramoğlu yaşadıklarından çok şey öğrendi, o da büyük yaşadı; yaşadıklarından çıkardığı dersleri ırmağa, göğe elbet kattı, ama görünen biçimiyle şiirlerine, deneme-incelemelerine, anısal yapıtlarına, çevirilerine, öğretim üyesi olarak öğrencilerinin yaşamına kattı… O sadece edebiyatçı değil bir aydın, bir ilerici ve 68 kuşağından onurlu bir aydınlanmacı.

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde Rus Dili ve Edebiyatı Bölümünden 1966 yılında mezun oldu. 1962'de üyesi olduğu Türkiye İşçi Partisi'nin örgütlenme çalışmalarında yer aldı ve ilk şiir kitabı “Bir Ermeni General”, 1965'te Ankara'da Toplum Yayınevi'nce basıldı. Şiirlerinde toplumcu ruhun en güzel örnekleri yer aldı, bunu yaparken şiirsel estetiği korudu ve edebiyatımızın en özgün dillerinden biri oldu. 1965'te yayımlanan “Bir Gün Mutlaka” adlı kitabı 60'lı yıllar toplumcu kuşağının manifestosu niteliğindeki şiirlerden oluşmaktaydı.

1970 yılında yurtdışına çıkmak zorunda kalan Behramoğlu, 1972'ye kadar Londra ve Paris'te yaşadı. Paris'te Louis Aragon ve Pablo Neruda ile tanıştı. Sovyet Yazarlar Birliği'nin davetlisi olarak 1972'de gittiği Moskova'da yaklaşık iki yıl kaldı. 1974'te af yasasından yararlanarak ülkeye dönen Behramoğlu, Muhsin Ertuğrul yönetimindeki İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda çalıştı. 1975'te kardeşi Nihat Behram ile çıkardıkları edebiyat-kültür dergisi “Militan” büyük ilgi gördü. 1979'da Türkiye Yazarlar Sendikası genel sekreteri oldu. 1982'de Barış Derneği kurucu ve yöneticisi olarak tutuklandı, on ay tutuklu kaldı. Cezaevinde bulunduğu sırada, Asya-Afrika Yazarlar Birliği 1981 “Lotus Ödülü”'nü kazandı.

Hakkındaki davaların beraatla sonuçlanması üzerine Haziran 1989'da Türkiye'ye döndü. 1995'te Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı seçilen şair; bu görevi 1999'a kadar iki dönem sürdürdü. 2002'de Türkiye PEN Yazarlar Derneği “Dünya Şiir Günü Büyük Ödülü”'nü aldı. Ayrıca Rusya Federasyonunca kendisine uluslararası “Puşkin Nişanı” verildi. 1992'de İstanbul Üniversitesi'nde başladığı Rus Dili ve Edebiyatı öğretim üyeliğini 2003'te aynı üniversitede doçent, 2009'da Beykent Üniversitesi'nde profesör olarak sürdürdü. Halen İstanbul Aydın Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak dersler vermekte ve Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır.

Köy Enstitüleri gerçeğini Ataol Behramoğlu şu sözlerle ifade etmektedir: “Yaratıcılık bir cevherdir. Bu cevheri ortaya çıkarmak için eğitim gerekir. Örneğin Rusya'da Gorki Enstitüsü vardı -şimdi hâlâ var mı bilmiyorum-, bakarsanız birçok büyük Rus edebiyatçı bu enstitüde eğitim almıştır. Türkiye'de de Köy Enstitülerinin böyle bir özelliği vardı. Köy Enstitüleri olmasa Fakir Baykurt gibi yazarlar çıkmazdı… “Köy Enstitüleri Cumhuriyet değerlerini yaşatmaya, bu değerleri gelecek kuşaklara ulaştırmaya en yetenekli öğretim kurumlarıydı.” Behramoğlu; “1950'lerin hatta 40'ların ortalarından itibaren Köy Enstitüleri'nin kapatılması,

1950'lerden itibaren gericiliğe verilen ödünlerin giderek artması, bizleri bu günlere kadar getirmiştir.” değerlendirmelerini yapar. Yine bir yazısında ” Cumhuriyet devrimiyle Batı'dan, denebilir ki, modern dünyanın temellerini oluşturan bütün üst yapı kurumları alındı. Buna karşılık Batı'nın, doğal ve toplumsal bilimlerden, edebiyat ve güzel sanatlara kadar bütün bu kurumların üzerlerinde yükseldiği hümanist ve toplumcu değerleri temel alan eğitim-öğretim sistemi ülkemizde yerleştirilemedi.

Köy Enstitüleri gibi kısa sürede olumlu sonuçlar veren, öğrenim görmeye çarıklarıyla gelmiş yoksul köy çocuklarından dünya ölçüsünde yazarlar yaratan eğitim kurumları kapatılarak yerlerine skolastik düşüncenin bayrağını taşıyacak imam hatip okulları açıldı” ifadeleriyle Cumhuriyetin ilk yıllarını değerlendirir.

Geleceğe dair görüşlerini ise “Özgür düşünce, aklın üstünlüğü, kadın-erkek eşitliği, insanlık onuru gibi modern insanlığı oluşturan en temel değerlerin bir tek ulusa, ya da bazı uluslara değil bütün insanlığa özgü olduğunu kanıtlayan Mustafa Kemal öncülüğündeki Cumhuriyet devrimleri, bunların başarılabilmesi, daha ileri aşamalara taşınabilmesi yolunda çok sağlam bir temel oluşturuyor.

Yapılması gereken, öncü aydınların, sanatçıların, yazarların, bilim insanlarının, tekil çabalarını birleştirmeleri, daha ortak ve büyük bir güç oluşturmaları, böylece de ülkemizi karanlıklarda yok olmaktan kurtararak çağdaşlaşma evriminin yeni bir aşamasını gerçekleştirmeleridir.” ifadeleriyle dayanışma vurgusunu öne çıkarır.
Ataol Behramoğlu hep ilerlemenin, özgürlüğün umudunu yüreğinde taşır. 1965 yılında yazdığı “Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey ithalatçılar, ihracatçılar, ey şeyhülislam!/Bir gün mutlaka yeneceğiz!/ Bir gün mutlaka yeneceğiz!/ Bunu söyleyeceğiz bin defa!/Sonra bin defa daha, sonra bin defa daha,/çoğaltacağız marşlarla/Ben ve sevgilim ve arkadaşlarla yürüyeceğiz bulvarda/Yürüyeceğiz yeniden yaratılmanın coşkusuyla/Yürüyeceğiz çoğala çoğala…” dizeleriyle umuda dair özlemleri bugün tüm güncelliği ile yüreklerimizdedir.

YKKED Genel Merkez Yönetim Kurulu, oybirliği ile özellikle son on yıldır yazdıklarıyla, dizeleriyle, duruşuyla gericiliğe, karanlığa karşı aydınlanmanın savunucusu olan, Köy Enstitülerinin yanında onurla yer alan, YKKED'nin akıl ve bilimden yana, aydınlanmacı, eşitlikçi ve özgürlükçü bir Türkiye özlemiyle düzenlediği etkinliklerine omuz veren Sayın Behramoğluna vermeyi oy birliği ile kararlaştırmıştır.

Sayın Özden Toker, Sayın Engin Tonguç'un da konuk olacağı ve Aylin Nazlı Aka, Merdan Yanardağ ve Yakup Kepenek'in de konuşmacı olacağı Köy Enstitülerinin 74. Yıl kuruluş-kutlama etkinliğinde YKKED-2014 Aydınlanma Onur Ödülü ve beraatı şiirimizin aydınlık sesi Sayın Ataol Behramoğlu'na törenle verilecek. Köy Enstitülerinin yaktığı “Aydınlanma Işığı” sönmeyecek…