Üniversitelerimiz Neden Açılmak Zorunda? * 13 Ağustos 2011 – Milliyet

Üniversite sayısı yakında 200?ü bulur. Ve eğer üniversitelerimiz devlet, vakıf fark etmeksizin, bu hantallıktan kurtulmazlarsa, önümüzdeki yıllarda çok büyük sıkıntılar yaşayabilirler.
Türkiye?deki öğrenci pazarı giderek daralıyor. Üstüne üstlük yurtdışına giden öğrenci sayısı da her yıl giderek katlanıyor.
Peki yurtdışından bize gelen öğrenci sayısında bir artış var mı?
Var ama yok denecek kadar az!

Neden şart?
Eğitim ve bilimsel araştırma, dünyanın en pahalı yatırımı. Sürdürülebilir bir başarı için de sürekli desteklenmesi gerekiyor. Bunun yolu da, ne sadece devlet ne de öğrenci… Bir ara, bir proje çerçevesinde 20 ülkeyi dolaşmış ve üniversitelerin idari ve mali yapılarını incelemiştik, bir grup öğretim üyesi ile birlikte. Güçlü üniversitelerin mali yapılanmasında dikkat çeken en önemli özellik, üçlü bir sacayağı üzerine oturuyor olmalarıydı.
Gelirlerinin üçte biri öğrenciden, üçte biri devletten, üçte biri de kendi kaynaklarından geliyordu. Kendi gelir kaynaklarının en önemli girdisi de araştırma projeleriydi. Yani, ürettikleri bilim ve diğer hizmetlerden kazandıklarıydı.
Öğrenci gelirlerinin önemli bir kısmı da yabancı öğrencilere yönelikti. Kontenjanlarının en az yüzde 10?unu yabancı öğrencilere ayırmışlardı…

Peki bizde durum ne?
Devlet üniversitelerinin yatırım ve bütçelerinin yüzde 95?ini, bizzat devlet sağlıyor. Kalanı da öğrenci harçlarından. Kendisi de kaynak üreten üniversite sayısı, bir elin parmaklarını geçmez. O da öyle büyük rakamlar teşkil etmiyor ve çoğunluğu da sadece hastanelerden.
Vakıf üniversitelerinde de durum farklı değil. Onların bir bölümü hariç, yatırımlar da, günlük cari harcamalar da hep öğrencinin sırtında. Yani öğrenci varsa gemi yol alır, öğrenci yoksa batar durumdalar!
Bizim üniversiteler de batma noktasına gelirler mi? Açık denizdeyiz, fırtına var ve pek çoğunun bırakın diğer güvenlik önlemlerini, can yelekleri bile yok.
İşte bu yüzden, tıpkı bankalarda olduğu gibi yükseköğretimde de bir dizi kuralların alınması gerekiyor. Bunun için de ille ciddi bir krizin yaşanması beklenmemelidir!..

Neler yapılabilir?
Üniversitelerin daha güçlü hale gelmeleri konusunda, dünyada olup bitenler belli. Amerika?yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Yazının başında söz ettiğim proje, YÖK ve Dünya Bankası?nın ortak projesiydi ve eminim ki arşivlerde bulunuyordur. Yapılacaklar da zaten belli. İşte onlardan birkaçı:
– Eğitimin maliyeti düşürülmelidir. Lükse harcanan paralar azaltılmalı, vergi oranları düşürülmeli, ölü yatırımlardan vazgeçilmelidir.
– Araştırma projeleri, bilimsel danışmanlıklar ve patent sayıları artırılarak üniversiteye katkı sağlar hale getirilmelidir.
– Yabancı öğrenci sayısı artırılmalıdır.
– Devlet üniversiteleri de dahil her üniversiteye yapılacak devlet katkısı, kriterlere bağlanmalıdır. Başarılı ve üretken üniversiteler daha fazla desteklenmeli, hantallara da hesap sorulmalıdır.
– Siyasi kadrolaşma yerine bilimsel ve etik değerler öne çıkmalıdır.
– Halkla ve mezunlarla çok alt düzeyde olan kontaklarını daha üst düzeye çıkartmaları teşvik edilmelidir.
– Kesinlikle yeniden yapılanmaya gidilmelidir.
– Yeni açılacak üniversite ve fakülteler, çevresel baskılara göre değil akıl çerçevesinde olmalıdır.
– Ciddi anlamda akarı olmayan üniversitelere kolay kolay izin verilmemelidir.
– Batılı üniversiteler tek kontenjan açıkları kaldığında bile, bütçeleri altüst olacak diye panik oluyor. Geçen yıl 130 bin kontenjan boş kaldı, YÖK de dahil hiç kimsenin yüreği sızlamadı. Bu böyle devam etmemeli.
– Giderek artan burslar, diğer öğrencilerin sırtına yüklenmemeli.

İlk 500 hayali ne oldu?
Eski YÖK yöneticileri ve eski rektörler, üniversitelerimizi ?Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi? sıralamasına sokamadıkları için çok eleştirildiler. Beceriksizlikle suçlandılar.
Zaman zaman dozu kaçsa da bu eleştirileri getirenler haksız da değillerdi.
Ama peki bugün ne değişti ki, o eleştiriler zınk diye kesildi?
İlk 500?e giren üniversite sayısı mı arttı? İlk 100?e girenler mi oldu? Yoksa amaç üzüm yemek değil miydi?
Evet değişen ne oldu?..
Özetin özeti: Bir ülkenin üniversiteleri ne kadar güçlüyse, o ülke o kadar güçlüdür!..