Tatil Biterken Eylül Fotoğrafları * Kemal Kocabaş

Haziran, Temmuz, Ağustos ayları kamudaki memurlar ve çalışanlar, eğitimde öğrenciler ve öğretmenler için genellikle tatil dönemi olarak adlandırılır. Bir de araya onar günlük dini bayram tatilleri girdi mi hayat hep tatile göre şekillenir ve gelişir. Parasız yatılı öğrencilik yıllarımızda yaz tatilleri çok büyük özlemlerle iple çekilen günlerdi. Sınavsız, aile dolu, sevgi dolu özgür günlerdi yaz tatilleri?
Yaz ayları boyunca üniversite sakindi, sessizdi. Eylül ile birlikte hareketlenme başladı. Yeni kayıt olmaya ve kayıt yenilemeye gelen öğrencilerimiz ile hayatın akışı hızlandı. Eğitimde öğrenci en temel öznedir? Onlarsız okul, üniversite, eğitim olmuyor, olamaz da. Eğitimin en önemli öznesi olan bu dinamik genç insanlarımıza nitelikli bir eğitim, sağlıklı barınma ve beslenme koşulları, güvenilir bir gelecek sağlayabiliyor muyuz? İlköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim süreçleri genç insanlarımızı değiştirip, dönüştürebiliyor mu? Onları akıl ve bilimle buluşturabiliyor mu? 2011 Eylül ayında bu soruların yanıtlarını aramak önemli bir görev? 2 Eylül 2011 tarihinde Cumhuriyet Bilim Teknik?te yaklaşık iki bin öğrenci üzerinde yapılan bir araştırma yayınlandı. Bu araştırmada sorulan bir soruda öğrenciler; yaşam süreçlerinin belirlenmesinde, şekillenmesinde %30 oranında ailelerin etkin olduğunu, ancak %10 oranında eğitim ve öğretmenlerinin etkin olduklarını ifade etmişlerdir. Bu araştırma bize ülkedeki eğitim sisteminin içinde bulunduğu net tabloyu yansıtması anlamında çarpıcıdır. Yukarıda sorulan soruların yanıtlarından biri de budur.
Bu hafta üniversitedeki odama Ege?nin her bir köşesinden gelen eş, dost ve arkadaşlarımın, yakınlarımın ziyaretçi akını vardı. Konuklarımızın ortak sorusu ve talebi ?Üniversiteyi kazanan çocuklarımızı yurtlara nasıl yerleştirebiliriz?? idi. Demek tatil bitmiş, hayatın gerçek problemleri başlamıştı. Bu problem en az üniversite sınavını kazanmak kadar zor. İzmir?de 4?ü kamu, 5?i vakıf olmak üzere 9 üniversite var. Bu yıl İzmir?e yaklaşık 25 bin öğrenci üniversitelere kayıt yaptırıyor. Bu öğrencilerin yarısı da İzmir dışından. Kamu yurtlarında yerler çok sınırlı. Gariptir ki buralardaki kapasiteyi arttırmaya yönelik çok önemli çabalar da yok. Bu nedenle kamu yurtlarında daha çok öğrencinin barınma olanağı sağlanamıyor. Öğrenci kenti olarak bilinen İzmir?de yurt sorununun olması tabii ki acı. Bu hafta kayıtlar sürerken fakültemizdeki ve diğer fakültelerdeki kayıt salonlarını dolaştım. Kayıt masalarının çevrelerinde onlarca özel yurt öğrenci peşinde dolaşıyor? Aileler çaresiz, perişan, endişeli, çözüm arıyor, çocuklarına sağlıklı ve ekonomik bir yurt bulma peşinde, arayışında? Bu alan tümüyle özelleşmiş, piyasaya, cemaatlara bırakılmış gözüküyor. Sosyal devlet anlayışı çok gerilerde kalmış, terkedilmiş? Pek çok alanda olduğu gibi sosyal devlet politikası yerine serbest piyasa ekonomisi ağırlıklı bir kamu yönetimi tercihinde üniversiteli genç insanların barınma problemleri gündemin önemli maddesi olamazdı. Ve de olmuyor?Ülkedeki eğitim ve demokratik kültürün içselleştirilememesi ile ilgili bir başka veri, bayram tatillerindeki kazalarda kaybettiğimiz canlarla ilgilidir. 26 Ağustos-5 Eylül 2011 tarihleri arasındaki on günlük Ramazan Bayramı süresince karayollarında yaşanan kazalar sonucu 169 vatandaşımızı kaybettik. 700?e yakın da yaralı var? Yıllardır yapılan tüm uyarılara, yapılan duble yollara, daha gelişmiş arabalara ve trafik kontrollerine rağmen bu rakam, bu facia hiç değişmiyor. Her yıl birleştirilen on günlük tatillerde çok sayıda insanımızı kaybediyoruz. Yurttaşlarımız bir türlü trafikte insan haklarını, yaşama hakkını, başkasının yaşamına değer vermeyi, kurallara uymayı bir yaşam biçimine dönüştüremiyor. Neden? sorusunun yanıtını herkes farklı verebilir. Ama benim yanıtım açık. Tüm bu kayıpların temelinde eğitim sisteminin insanlarımızda temel evrensel insani değerleri üretememesi gerçeği yatmaktadır. Pek çok araştırma, çalışma ve raporda belirtildiği gibi Türkiye?de eğitim tüm basamaklarında niteliğini kaybetmiştir. Niteliğini kaybeden eğitim öğrencileri dönüştüremez, onlarda değer üretemez. O nedenle 2011-2012 ders yılı başlangıcında ülkenin önemli gündem maddelerinden biri nitelikli eğitim ve nitelikli öğretmen yetiştirilmesini temel alan bir ?eğitim reformu? arayışlarını tartışmak ve hayata geçirmektir.
Eylül ile birlikte gündüzleri sıcak, akşamları serin sonbahar günleri de başladı. Sonbahar ?güz? bir anlamda okula, eğitime, aydınlığa başlamanın mevsimidir. Küçücük genç yüreklerin okul heyecanı yaşadığı bir dönemin adıdır. Hepimizin çok beğendiği sanatçı Alpay?ın seslendirdiği ?Eylül?de gel? şarkısının ??Eylülde gel Eylülde okul yoluna/Konuşmadan yürüyelim gireyim koluna/Görenler dönmüş hem de mutlu diyecekler/Ağaçlar sevinçten başımıza konfeti gibi/ Yaprak dökecekler/? dizeleri gibi Eylül?deki okul yolculuğumuz hepimizin sevgiyle buluştuğu, hayatımızın en güzel yürüyüşleridir. Ben de bu satırları yazarken 49 yıl önce siyah önlüğüm, beyaz yakalığım, boynumdaki ipe takılmış kocaman bir silgiyle ve ağır bir çantayla tırmandığım Kavaklıdere ilkokulu yürüyüşünü sevgi ile anımsadım. Okul müdürü, öğretmenim sevgili babamı ve diğer öğretmenlerimi saygı ile selamladım.
Tüm öğrenci ve öğretmen arkadaşlarıma başarı ve sevgi dolu bir öğretim yılı diliyorum.