Sünnet, Sağlık ve Dini Eğitim * Ülgen Zeki Ok

Kasım 23rd, 2013

Norveçli bir sağlık müfettişinin geleneksel sünnetin 'reşit olmayan kişinin temel haklarına aykırı' ve 'geri dönülemez bir operasyon' olduğu kararını vermesi ardından, Norveç Sağlık Bakanı'nın sünneti sınırlamak için bir yasa teklifi hazırlayacaklarını belirtmesi tartışma yarattı. Önceden de Almanya'nın Köln Eyalet Mahkemesi, bir çocuğu sünnet eden doktoru mahkum etmiş; kararda, “Ne ebeveyn hakkı, ne de anayasal güvence altında olan din özgürlüğü, böyle bir ameliyata gerekçe olamaz” denmişti.

Konu Yahudileri daha fazla ilgilendiriyor, çünkü kutsal kitapları Tevrat'ta Tanrı, Hz. İbrahim'e şöyle sesleniyor: “Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek… …Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir.”

Müslümanlar içinse durum karışık… Kadınların başını örtüp örtmemesi konusunda bir tartışma varken, neredeyse tüm Müslüman erkeklere uygulanan 'sünnet'in dinen 'gerekli' olup, olmadığına yönelik bir tartışma yok. Oysa İslam'ın temeli olan Kuran'da 'sünnet'in uygulanmasını destekleyen hiçbir ayet yokken; 'Allah'ın yarattığını değiştirme' eylemi 'Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinme' olarak nitelendirilmiş.

Nisa Suresi 119. Ayetindeki “Yine onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür” ifadesi bugüne dek kadınların kaşlarını almaları, dişlerini düzeltmeleri, estetik amaçla operasyon yapmaları önünde bir engel olarak öne sürülmüş… Kadınların, yerine yenisi çıkacak olan kaşlarını aldırmalarını 'Allah'ın yarattığını değiştirmek' olarak niteleyenlerin çok büyük bölümünün 'sünnetli'; yani 'Allah'ın yarattığı sünnet derileri cerrahi bir operasyonla geri dönüşü olmayan bir şekilde kesilmiş' durumda olması ne derin bir çelişki!

Sünneti uygulayan Yahudilerin Peygamberi Hz. Musa'nın ve Müslümanların Peygamberi Hz. Muhammed'in sünnetsiz iken, çocuklarını sünnet ettirmeyen Hristiyanların Peygamberi Hz. İsa'nın Yahudi kökenli olduğu için 'sünnetli' olması da çok ilginç. Hz. Muhammed'in 'doğuştan sünnetli' yani 'hipospadias' denen bir penis anomalisine sahip olduğu; bu nedenle sünnet olmadığı rivayeti inandırıcı değil. Ayrıca Hz. Ömer, Hz. Ali gibi halifelerin; Hz. Muhammed'in torunlarının veya evlatlığı Zeyd'in sünnet olduklarına ilişkin bir kanıtın bulunmayışı da bu rivayeti çürütmekte…

Gelelim sünnetin sağlık açısından yararlı olduğu konusuna… Sünnetlilerde penis kanseri riskinin azaldığını gösteren yayınlar varsa da, bu kanser türünün görülme olasılığı gelişmiş ülkelerde 200.000 kişide 1; yani çok nadir. Apendiksin iltihaplanıp apandisite, bademciklerin iltihaplanıp romatizmaya yol açma olasılığı daha yüksek; aynı mantıkla bu organlar da kesip atılmalı mı? Sünnet sırasında ve sonrasında görülen, durdurulamayan kanama, enfeksiyon, penis başının kesilmesi gibi komplikasyonların oranı ise hastane koşullarında bile yüzde 5'i buluyor, toplu sünnetler ise bazen toplu katliamı andırıyor…

Almanya ve Norveç'te başlayan tartışmaları önemsememin bir nedeni daha var. Geriye dönüşü 'sünnet' kadar olanaksız olmasa da; bilimsel veriler 'erken yaşta yoğun dini eğitim'in özgür düşünebilme yetisinde kalıcı hasara yol açtığını gösteriyor. Gerek Avrupa'da, gerekse Türkiye'de 'sünnet' tartışmalarını 'dini eğitimin hangi yaşta ve nasıl verilmesinin daha sağlıklı olduğu' tartışmalarının izleyeceği kanısını taşıyorum.

İslam dini ve tarihi konusunda son derece bilgili olan Atatürk'ün, Kuran'ı Türkçeye çevirterek 'bidat' denen İslam'la ilgisi olmayan, sonradan türemiş bazı gelenekleri ayırt edebilmemizi sağlamaya çalışmasını şimdi daha iyi anlıyorum.

Madem ki Kuran “Oku” diye başlıyor; daha çok okumalı, araştırmalı ve düşünmeliyiz.

Haftanın Sözü: “Bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçüyle bir şeyin dine uygun olup olmadığını kolayca değerlendirebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa, toplum çıkarlarına uygundur; biliniz ki o dinimize de uygundur, o şey dinseldir.” Mustafa Kemal Atatürk