Sokakta Çığlık,bunlarda Çiğlik

Neymiş efendim!
“Son bir ayda AKP hükümetinin beş bakanı Manisa’ya gelmiş, geçen pazar da programında olmadığı halde Başbakan kendi kullandığı otomobiliyle Manisa’ya uğramış!
Beş bakanın peş peşe ziyareti, başbakanın gelişiyle taçlanmış!
Bu da AKP hükümetinin Manisa’ya verdiği önemin kanıtıymış!”
Pöh!
AKP İl Başkanı basın toplantısı düzenleyip bu lafları etti önceki gün.
Şimdi bu durumda Manisalıların gönenmesi, mutlanması, havalara uçması, dört kol çengi oynaması mı gerekiyor?
İktidar partisi il başkanının böylesi bir analoji kurmasını bir yana bırakalım, şu yukarda okuduğunuz değerlendirmelerde ipe sapa gelir bir yan var mıdır?
***
Gerçek, bu laflarda filan değil arkadaşlar.
Gerçek, sokakta.
Evlerde.
İşyerlerinde.
Fabrika önlerinde.
Servis otobüslerinde.
Okullarda.
Pazar yerlerinde.
Üniversite kantinlerinde.
Yaşam denilen, elle tutulur, gözle görülür, katı gerçeklik sokakta. Gürül gürül. Akmakta.
Manisa’nın sokaklarını, caddelerini, kahvehanelerini, dükkanlarını, mağazalarını, bankalarını, adliye koridorlarını iki saat gezelim. İnsanlarla konuşalım.
Amacımız gerçeğe ulaşmaksa eğer, ancak böyle ulaşabiliriz.
***
AKP İl Başkanı’na bu şehirde işsizlik oranının son beş yılda nereden nereye ulaştığını araştırmasını öneririm.
İnsanların alım gücünün nerelerden nerelere düştüğünü bilmelidir AKP İl Başkanı…
Kredi kartı borcu batağında çırpınan, çırpındıkça daha da batan aile sayısının son beş yılda ne oranlara ulaştığını görmelidir AKP İl Başkanı…
Evlerde, okullarda, işyerlerinde gerilen sinirlerin, yaşanan gerilimlerin insanları nasıl da insanlıktan çıkardığını duymalıdır AKP İl Başkanı…
Fabrikalardan çıkartılan işçilerin ailelerinin göz pınarlarında biriken yaşlardan, dudakların ucuna bir ıslık gibi yerleşen öfkeden haberi var mıdır AKP İl Başkanı’nın…
***
İşin garibi, Manisa’da adına muhalefet denilen partilerin, sendikaların, odaların, derneklerin bu konularda suspus olmaları…
Burnunun ucunu görmeyen il başkanları, sendika temsilcileri, dernek yöneticileri, köşe yazarları; nedense genel ülke siyasetine dair söz almayı seviyorlar bu şehirde… Manisa’da köşesine kurulup oturduğu yerden Başbakan’a cevap yetiştirmeye çalışan, ama AKP İl Başkanı’na cevap vermeye fırsat bulamayan siyasetçileri, sendikacıları, kanaat önderlerini, köşe yazarlarını gördükçe ifrit oluyorum…
***
Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde “krizi fırsata çeviren” para babaları, tabur tabur işçi çıkarırken fabrikalardan…
Apartmanaltı kahvehanelerinde okey takımı sırasına girenler çoğaldıkça…
Kentin yerel gazeteleri ve gazetecileri “Bardağın dolu tarafını görmek lazım efem… Güzel şeyler de oluyor bu şehirde canım” diye yalakalıklarını perçinleyip ikbal kapılarını garantiye aldıkça…
Kentin çarşılarında her gün inen kepenkler, işsizler ordusuna yeni askerler saldıkça…
Çevre köy ve kasabalarda yaşayan üreticiler, çiftçiler, parasızlıktan şehir merkezine gelmeye bile korktukça…
İcra iflas davaları ile kredi borcu mağdurları adliye koridorlarında, duruşma salonlarında biriktikçe…
Yoksulluk ile işsizlik bir karabasan gibi, kükürtlü ve karbon monoksitli havayla birlikte kentin üzerine çöktükçe…
Bir ayda beş bakan gelse ne yazar, gelmese ne?
Bakanlar Kurulu toplantısını Manisa’da yapsanız ne yazar?
Şehirden yükselen sessiz çığlıklardır, gerçek olan.
Siz o çığlığa kulak verin…
Varsa eğer vicdanınız…
Ve de yetiyorsa yüreğiniz!
***

Ama sizde bu çiğlik varken, duymazsınız ki sokaktaki çığlığı!