Şiirin Kanadında Mektuplar * Bedriye Aksakal

20.11.2013 / 00:00

Bugün soluklanmak için evden çıkarken, kapıda postacıyla karşılaştım. Elime verdiği mektuplar bankadan geliyordu. Oysa yüreğimin gençliğe takılı yıllarda sevdiklerime mektup yazmayı ve mektup almayı ne değin çok severdim. “Mektuplar kişinin aynasıdır” der bir yazarımız.

Bu günlerde yazarlarımızın ve şairlerimizin mektuplarından oluştuğu kitapları ikinci kez okudum. “Attila İlhan'a Mektuplar” ı okurken eleştiriler beni düşüncenin oylumlarından geçirdi. İki gün önce de yıllar önce okuduğum bir kitabı bitirdim. Kitap Ataol Behramoğlu ve Metin Demirtaş'ın mektuplarını içeriyor. Mektuplar 1974- 1995 yılları arası yazılmış. İki şairin mektuplarında ” doğal olarak çokça şiir konuşulmaktadır. Neredeyse her mektup, bir şiirin dizelerinin kanadına tutunarak uçup gelmektedir.”

Ataol Behramoğlu'nun bu güne dek yazmış olduğu şiirlerinİ ve düz yazılarını severek okumuşumdur. Şiirlerinden bazılarını da ezberlemişimdir. Benim kuşağımın şairi olduğu için hemen hemen tüm kitapları kütüphanemizde yeini almıştır.

Behramoğlu'nun her şiirinin bir öyküsü var. Onun şiirlerinin (bazıları) öyküsünü savcı kardeşi Namık Behramoğlu'dan dinlemiştim. Ataol, Türk şiirini dünyaya, dünya şiirini Türkiye'ye iletebilen şair ve çevirmendir.

Şairimizin dörtlükleri daime beni içine çeker:

DOSTLARINI ÖZLEMLE KUCAKLAMAYI UNUTMA
ÇOCUK SEVMEYİ, ÇİÇEK KOKLAMAYI UNUTMA
EN ZORLU ANINDAYKEN BİLE KAVGANIN
GÖKYÜÜZNE BAKMAYI UNUTMA.

Ataol Behramoğlu'nun şiirleri nasıl tat bırakıyorsa, mektupları da ayrı bir tat bıraktı bende. Aynı zamanda düşündürdü de. Sayfalar arasında dolaşırken, dizelerin kanadına tutuldum. Şairimizin, Metin Demirtaş'a yazdığı mektupları bana yazılmış gibi sıcacık buldum.

“İstanbul'dan sana bu mektubu yazamazdım. Huzur, dinginlik zamanın durağanlığı. Gerçek bir mektup yazabilmek için bile bunlara gereksinim var.

Banyoda annesiyle konuşan Barış'ın sesi, dışarıda bir motor sesi, ancak dikkat edildiğinde duyulabilen cırcır böcekleri(başka ses katmanı) terasın hemen bittiği noktadan başlayan, dingin doğa. Yaprağın rüzgarda usulca sallanışları. Dün bir geziden dönerken, dünyada, bütün yaşamımda en sevdiğim şeyin ağaç dediğimiz şey olduğunu ve beni en çok etkileyen şeyin de yaprakların rüzgarda o sallanışları. Ve bazı dalların eğilip kalkışları olduğunu düşündüm. Dua eder gibi bir şey. Sonsuzluk dediğimiz şey belki de bu. (insanların bulabileceği sonsuzluk)

Yunus'un şiirinde ki giz. Akıl almaz dinginlik…”

Mektup şu dizelerle bitiyor:

BELKİ BEN…. SINIRSIZ BOŞLUKTA
BİR TANIM ARAYAN DÜŞÜNCE
SÖZCÜKLERLE GÖLGE DÜŞÜREN
ÖLÜMÜN ZAFERİNE

BELKİ BEN, BİR AN, BİR DOKUNUŞ
VE YOK OLUP GİDİŞ SONSUZCA
…….. OKYANUS
BİR SU DAMLASI YA DA.