Sevgilim Sandılar Seni * Tuğrul Keskin

1./
yıldızlar kalabalık görünürdü evlerinden
ay kocaman
bir akşam sabahı beklemiştik damlarında
öleceğini sanmıştım

ağladığını hiç görmedim bir eylül dışında

kumruları düşünürdü gözü daldıkça
ve çok az şiir yazardı
(bir keresinde bir şiirinde
çiçek vurmuştu kumruların sırtına)

baharda çiçek ekmezdi bahçelerine
ama en iyi su kabağı bahçelerinde yetişirdi
-cırcır böceğinin sesini hiç duymadım orada

içlenirdi Rodrigo'yu dinlerken
ama arabesk de dinlerdi zaman zaman
saçlarını dağınık görmedim hiç

kızdığını bir kere gördüm
kitap okuduğunu hiç
ama okuduğunu söylerdi onikiden sonra

hep sevgilim sandılar onu
ama o bundan hiç mi hiç alınmazdı
sonra aşık da oldum ona bir şubat günü
çiçek de çaldım
ama o bir ozanı sevdi
-kışın ortasında temmuzmuş gözleri

yeni bir elbise aldığını görmedim
yazın kışlıklarını, kışın yazlıklarını giyeceği tutardı

her akşam kara bir oğlanı görürdü
onu sevdi belki ama hiç aşık olmadı.

2./
gözleri bir yerlerde firardı hep
deniz dalgalıyken gülerdi
her sabah aynı kitapçı vitrinlerine bakardı
ve her defasında bir sancı yayılırdı bedenine

uzaklardaki kavuşmaları özlerdi çoğu kez
-ki her şey onun için uzaktı biraz

adını kavaklara kazıyan olmadı hiç
elinin tutulduğunu anımsıyor yalnızca
bir akşam gezisinde

hep rıhtımda üşümüş bir sevgiliyi düşlerdi
bir göl kıyısını özlerdi zaman zaman
nedeni bilinmez onun da
ne elini tutan olmuştur orada
ne de öpen gül dudağından

özlemlerini hiçbir yere yazmadı
bir gül yaprağına yazmıştı
saklar onu cüzdanında hiç soldurmadan

kendisi için çok şey istemedi ömrünce

hüküm giymiş bir siyasi değildi
bilmezdi ne olduğunu hücrenin
ama hüzne boğulurdu tel örgüleri gördükçe
ve kuşların nereden geldiğini sorardı

cesur değildi korkak hiç sayılmazdı
inanacağı tutsa da kimi zaman bir şeylere
o bir tanrı tanımazdı

akşamları aynı yerden güneşi izlerdi hep
ve korkardı ölmekten

anlatılmaz bir acıydı kentler onun için
onun için hep dağlara bakardı
ve her defasında dolardı gözleri
sabah yılkı gördüğünü anlatırdı düşünde
sonra bir dağdan ve keklik sürüsünden söz ederdi.

3./
kaç yıl bir başına kaldı bilmiyor o da
aldatırlardı onu ve o yeniden âşık olurdu

gülerdi, sesi ağlamaklıydı hep

her şey biraz kekreydi içinde onun
ve hüzni yalnızlığına büründüğünde deniz
yürürdü bulvarı bir boydan boya
ay ışığında yürümeyi severdi en çok
incecikti, rüzgârdan uçacak gibi dururdu

yalnızlık dökülmezdi dudaklarından

ürkek ceylanlar gibi korkulanırdı bu kentten
ve uzaklarda caddeleri ıslak bir şehir
alıp götürürdü onu zaman zaman
bütün şarkılar hüzzam olurdu dudaklarında

bir fırtınaydı ansızın yaşanan.