Sakallı Celal

Tatilin tadını çıkarıyorum doğduğum yer olan Ödemiş?te. Tatilin en keyifli yanı okunmak için sırada bekleyen birikmiş kitaplarımı sıraya koyarak okuyabilmem. Biten her kitaptan sonra bana gülümseyerek, sırasını bekleyen kitabı elime alışımda kitabın da aynı heyecanı yaşadığını düşlüyorum.

Bir solukta okuduğum eserlerden birini paylaşmak istiyorum sizinle: Sakallı Celal. Eseri araştırmacı yazar Orhan Kraveli yazmış. Orhan Kraveli Yeni İstanbul, Milliyet, Vatan ve Cumhuriyet gazetelerinde yazmış. Üyesi olduğu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin çeşitli başarı ödüllerini kazanmış. Yaklaşık 5 yaşlarındayken Atatürk'ün saçlarını okşadığı küçük çocuk, gazeteci, yazar-şair, Nazım Hikmet Ran ile konuşmuş, hatta onunla 15 gün geçirmiş, Sakallı Celâl'i anlattığı eserinden başka ,?Ziya Gökalp?ı Doğru Tanımak?,?Ali Kemal?,?Tanıdığım Nazım Hikmet?,”Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği” adlı kitapları da yazmış.

Sakallı Celal, özgür ve özgün kalmak için pek çok şeyden vazgeçmiş bir kahraman. Onurlu bir kuşağın sakin, kararlı, ilkeli, tavizsiz, soyadı gibi ?yalnız? ama kalabalıklar içinde yaşamış insanı. Atatürk?e hayranlığını her fırsatta dile getiren, ağzına içki ve sigara koymamış dost sofralarının aranan fikir zengini sohbet üstadı.

“Türkiye durmaksızın doğuya giden bir gemidir, bazıları bu geminin güvertesinde batıya doğru koşarak batıya gittiklerini sanırlar” sözüyle ?Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün.?görüşüyle akıllarda kalan bir filozof.

“Bastonunu yere çaksan filiz veren bu bereketli ülkede biz, aç kalma mucizesini de becerebilmiş bir milletiz.”diyen Sakallı Celal?in beni etkileyen yanlarından biri de vasiyetidir. Vasiyetinde maddi zenginliklerden hiç bahsetmemiştir. Atatürk?ten bahsetme şekli de çok etkileyicidir. Şöyle ki:

“Bugün teşrinisani?nin onbiri. Saat dörde çeyrek var. Fabrikadayım. Bugün kendimi pek çok hasta hissettim. Ölmek ihtimali hissettim ölmeden evvel şu satırları yazıp cebime koymaya karar verdim. Öldükten sonra bulursanız ricamı yerine getiriniz:

Mustafa Kemal'i seviyorum. Tatmin edilmeyen iştiyakımla ölüyorum. O?nu öpmek ve koklamak isterdim.

Darülfünun, muallimlerinden Ali Yar'ı daima sevdim. Aziz hatırasıyla daima tenzih-i ruh ettim. Ayrılmak istemezdim.

Mizyal ismini verdiğim Belkıs?ı daima severim. Beni bir zamanlar hakikaten sevmiş idi. Kendisini ben daima sevdim ve seviyorum. Ruhumun acılarından birisi de kendisiyle birlikte yaşamış bulunmaktadır.

Celal (imza)

bu kâğıdı ya şahıslara bildiniz yahut gazeteye bastırınız. Ta ki muttali olsunlar.

Celal (imza)”

Günümüzün maddi çıkarları uğruna her şeyi göze alabilen insanlarına karşın ne kadar duru ve insancıl bir portre çiziyor.

Aleyhindeki asılsız suçlamalar nedeniyle odasını basıp 'suç delili' aramışlar ama bir şey yok! 'hani nerede, söyle! Yerini göster' diye sıkıştırmışlar Sakallı Celal'i. Aslan yeleli adam bir hakim edasıyla işaret parmağını kafasına dokundurarak 'aradıklarınız bunun içinde!' demiş.

Pergamon Yayıncılıktan çıkan kitap 230 sayfa. İyi okumalar.