Rıfat Ilgaz 102 Yaşında * Işıl Soğukpınar

“İki iş tuttum ömür boyu köklü. Çocukları okutmaktı ilk işim. İkincisi, yazdığımı çocuklara okutmak. Ne gençlerden ne çocuklardan bir yakınmam yok. Arap'ın dediği doğru: “Çocuk mazbut…” Memleketse görülüyor işte, güllük gülistanlık… Ne var ki güllerin dikeni çok!” Rıfat Ilgaz.

Hababam Sınıfı'nın yaratıcısı Rıfat Ilgaz'ın nüfus kağıdı Türkiye Cumhuriyeti'nden eski. 1911 yılında Karadeniz'in küçük, şirin bir ilçesinde Cide'de dünyaya gelmiş.

Neredeyse hepimizin okulunda, evinde Güdük Necmiler, İnek Şabanlar, Kel Mahmutlar olmuştur. Hababam Sınıfı, Rıfat Ilgaz'ın en ünlü mizah eseri. Oğlunun okul maceralarını anlatması ile yavaş yavaş oluşmuş. Hafta sonlarında Aydın Ilgaz eve gelip okul maceralarını anlattıkça Rıfat Ilgaz da öykü haline dönüştürmeye başlamış. Kuşkusuz bunları kaleme alırken kendi öğretmenlik yıllarının anı ve gözlemleri de eklenmiş.

Daha neler yaşamış? Sınıf adlı şiir kitabı yayınlanınca tutuklanmış. Sarı Yazma otobiyografik romanı. Diğerleri ve daha fazlası 21 Kasım Perşembe günü Manisa Belediyesi ve Yeni Kuşak Köy Enstitülerinin ortaklaşa hazırladıkları Belediye Kültür Sarayı Lale Salonunda saat 15 ve 20'de sunacakları “Rıfat Ilgaz 102 Yaşında” etkinliğinde. Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın Ilgaz da orada öğrencilerle sohbet edecek, kitapları imzalayacak. Bu etkinliği Hedef Eğitim Kurumları ve Utkum Koçluk Merkezi de desteklemekte. Fazla söze gerek var mı? Gelmeli, dinlemeli, görmeli, izlemelisiniz; orada olmalısınız.

Geç Azizim Geç

Biz de yaşarız azizim,
Yaşamaya gelince, biz de yaşarız ama,
Olmuyor cebimizden kattığımızla eğlenmek,
Gönlümüzden katalım,
Varlıklı kişileriz neşeden yana.
Pazarımız hoş mu geçecek,
Şart değil Büyükada, Heybeli;
Çok bile gelir kayığı Hristo'nun:
Sekiz arşın iki karış,
Kız gibi Cibali yapısı.
Bir işaretimize bakar
Çıkmazsa balığı alesta,
Aylardan temmuz, günlerden pazar;
Yenikapi açıklarındayız…
Bırakın Hasan geçsin küreğe,
Utandırmaz bu kollar sahibini.
Kabarmaz bu avuçlar
On ikisinden beri nasırlıdır.
Fazla külfet istemez,
Bol sigaramız olsun,
Köfte, ekmek, domates yeter.
Karımız, sevgilimiz yanımızda
Başaltında şarap testisi…
Dedik ya bugün pazar
Belki genç arkadaşı
“İlk defa güneşe çıkardılar”,
İsteriz bütün dostlar aramızda olsun;
Kiminin Hanya'dan gelir selamı,
Kiminin Konya'dan
Sandalımız geniş değil, ne çare,
Gönlümüz kadar.
Ne yapalım bol şarabımız var ya,
Onların sağlığına içecek;
Gün ola harman ola!..
Anlarız biz de bu işlerden,
Elimiz değdi de okşamadık mı?
Şu “pür hayal” saçları?
Kim istemez “yâr”i uyutmasını “sine” de
Batan güne karşı,
“Bâde” içmesini “Yâr eli”nden?
Gözü kör olsun feleğin,
Gelecekten umudumuzu kesmedik,
İçimiz öylesine ferah…
Son kadehlere doğru sorsun,
Sesi en güzelimiz bizden:
“Gam, keder ne imiş?”
Yontulmamış sesimizle cevabı hazır:
“Geç azizim, geç!”

Rıfat Ilgaz