Pratık Zekalı Valı

” Bundan böyle genelevde çalışan kadınlar 'çarşı iznine' çarşaflı çıkacaklar. ” deyince tek carsafli kadin kalmadı.
(…) Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde benden iki yıl önceki sınıfta okuyan rahmetli ağabeyimiz Ertuğrul Baydar, uzun süre Çalışma Bakanlığı'nda müfettiş olarak görev yaptı. Fakültede anlattığı bir olayı anımsıyorum.
Babasına dayanarak anlattığı gerçek öykü kolay kolay unutulacak gibi değil. Öyküyü Baykal gibi eşi ve SBF'den çalışkan sınıf arkadaşım Olcay Hanım'ın da anımsayacağını sanıyorum.
Celal Baydar, “Ağır ceza başkanlığı” yapmış bir yargıç…
Doğu Anadolu'da bir kentte bu görevde eşi Samime Hanım ile “kara çarşaflı kadınların çokluğundan” yakınmaktadırlar.
Atatürk kuşağının aydın çifti bu durumdan çok üzgündürler. Ertuğrul'un öyküsü şöyle gelişir:
“Bir gün babam eve geldiğinde anneme 'gözün aydın' dedi.
Annem nedenini sorunca babam anlattı.
Kent kara çarşaflılardan kurtulacak;
Vali bey bir genelge yayımladı. Bundan böyle genelevde çalışan kadınlar 'çarşı iznine' çarşaflı çıkacaklar.
Yarın belediyenin tellalı da valinin genelgesini sokaklarda duyuracak.
Sonuçta kentte bir hafta içinde tek bir çarşaflı kadın kalmadı!”
Özgen Acar'ın köşesinden alıntıdır, Cumhuriyet Gazetesi, 2 Aralık 2008