Okulum * Bedriye Aksakal

17.04.2012
Hafta sonu, İsmet İnönü Kız Meslek Lisesinin önünden geçerken durdum. Orası benimde okulumdu. Bahçeye baktım. Öğrenciliğim zamanında açan mor zambaklar açmış. Bahçeyi mor renge dönüştürmüş. Görünüm çok hoştu. Zambaklar beni okulda geçen günlerime götürdü.
Bahçede bir havuz vardı. Suyun içinde bulunan nilüferler nazlı nazlı suyun içinde bir sağa, bir sola sallanırdı. Her öğrencinin mutlaka orada çekilmiş bir fotoğrafı vardır. Yine bahçenin arka kapısının bulunduğu yerde dut ağaçları vardı. Azıcık yaramaz, bir o kadar da hareketli olduğumdan, dut olduğu zaman gizliden gizliye ağaca biner dut yer, arkadaşlara da topladıklarımızdan verirdik.
İlk katta kantinimiz, bodrum katında da yemekhanemiz bulunurdu.
Benim okuduğum yıllarda müdürümüz, öğretmenlerin öğretmeni Melek (Görgü) Öğretmendi. Çok disiplinli bir müdürdü. Sabah erkenden okula gelir, kapıda durup, öğrencilerin tertipli olup olmadığına, saçlarının örülüp örülmediğine bakardı. Melek Öğretmen disiplinliydi; ama yüreği çok zengindi. Öğrencilerinin üzerinde titrerdi. Bir kişi hastalandı mı öğrenci iyi oluncaya dek başından ayrılmazdı.
Okulumuzdaki tüm öğretmenlerimizi tanırdık, dersimize girsin veya girmesin. Bu gün Yemek öğretmenimiz İlhan Öğretmenimi görünce, onun gür sesiyle nöbetçi olduğu zamandaki bağırışlarını duyar gibi olurum. Tarih öğretmenimiz Nebahat Hanım bizlere tarihimizi sevdirdi. Neriman hanım öğretmenimiz çok duygusal bir öğretmenimizdi. Pisikoloji dersimize girerdi. Müzik Öğretmenimiz Belma Hanımdan klasik müziği, Selim Önder öğretmenimizden de halk türkülerimizi sevdik.
Geçenlerde dikiş öğretmenimiz Adviye Öğretmenimi gördüğümde bir koşu yanına gittim. Elini öptüğümde yine çok zarif ve kibardı. Yine okulumuzun en asil öğretmeni Jale Yazıcı'ydı. Onun yaptığı sulu boya resimler okulumuzun duvarlarını süslerdi. Acaba o resimler duruyor mu?
Okulumuzda ne çok etkinlikler yapılırdı. Sene sonu defilesini iple çeker gibi beklerdik. Diktiğimiz giysileri, okulun güzel kızlarının üzerinde görünce keyfimize keyif katardık. Birde çok keyif aldığımız sene sonu sergileriydi. Bu günkü gibi makinede işler yapılmazdı. Göz nuru dökerek yaptığımız işler sergilenir, Manisa halkının görmesi için bu sergilerimiz bir hafta açık kalırdı.
Sosyal etkinliklerin kültürel açıdan en önemlisi yıl sonuna doğru, okulumuza Robert Kolej öğrencilerinin, okulumuza oyun sergilemesi için gelmesiydi. Robert Kolej tiyatro kolunda bulunanların içinde bu gün çok değerli tiyatro sanatçımız Genco Erkal, Işık Yenersu, Beyhan Hüral vardı. Diyeceksiniz ki isimleri nasıl anımsıyorsunuz? O yıllarda hatıra defterlerimiz vardı. Arkadaşlarımıza hatıra yazdırmak çok önemliydi. Gelen konukların arkasından koşar onlara da hatıralar yazdırırdık, yahut imzalarını alırdık. Bu gün o defterime bakarken deli coş günlerime gider gelirim.
Cuma günü okulumun önünde mor zambaklara bakarken, öğrencilik yıllarım, öğretmenlerim, arkadaşlarım gözümün önünden geçti.
Şunu da belirtmek isterim. Bizim zamanımızda Kız Enstitüsünde okumak bir ayrıcalıktı.