Mysia ve Işık İnsanları * Haydar Aksakal

21.04.2014 / 00:00

“Mysia ve Işık İnsanları” kitabıyla, tarihin gizemli derinliklerinde yol aldım. Sefa Taşkın'ın bir eseridir. Bergama'da Belediye başkanlığı yapmış aydın, okuyan ve eli kalem tutan bir insan. Anadolu kültürünün gizemli tarihini ortaya çıkarmak için uğraş verenlerden.

1997 yılında “Sel yayımcılık” tarafından, yayınevinin 90. Eseri olarak yayıma girdi. Taşkın, Yunus Emre'nin, Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi” sözü ile kalemi eline almış. Yazdığı kitabın ön sözünde diyor ki:

“Mysia, insanlığın geçmişinde, kültür dediğimiz birikimin ilk filizlendiği, serpildiği, boylandığı yerlerin başında gelir. Bu çevreyle ilgili ayrıntılar insanlığın ilk birikimleridir. Bu ülkede üretilen tarih, günümüze kalan güzel ve kalıntısal izler insanlığın varoluşuna ilişkin çok önemli bildiriler verir. İnsanlık Mysia üzerine, yakın geçmişten bu yana özel bir ilgi göstermektedir. Ne yazık ki ülkemizde Mysia üzerine yazılmış aktarım azdır.

İnsan varlığının İÖ 7000'li yıllardan bu yana Anadolu'da önemli izler bıraktığı biliniyor. İÖ 2000'li yıllardan sonra Hitit'lerin bıraktığı yazılı ve resimli belgelerin bize tanıttığı Luvi'ler adı verilen halkın, yalnız Anadolu'nun değil insanlığın derin geçmişiyle ilgili önemli gizler taşıdığı günümüzde yeni yeni ayırt ediliyor.

İlk çağlarda, Ege denizinin iki yakası, Güney ve Batı Anadolu'da yoğun olarak yaşadıkları bilinen Luvi'lerin Anadolu'nun ilk halklarından biri olduğu biliniyor. Luvi sözcüğünün bu insanların yitik dilinde “Işık İnsanları” anlamına geldiği sanılıyor. Onların geliştirdiği kültür insanlığın ilk birikimlerinden biridir. Bu eski ekin günümüz insanının kendi varlığını tanımasına yardımcı olabilir.

Mysia, dünyanın ilk halklarından biri sayılabilecek Luvi'lerin yerleşim çevrelerinden biridir. Mysia bölgesinin, bu eski insanlarla birlikte irdelenmesi yeni bakışlar ortaya çıkarabilir. Bu bilgiler geçmişimize, bu günümüze ve geleceğimize daha farklı bakmamızı getirebilir. Bunlar anlatılmalı, yazılmalı, okunmalı, geliştirilmelidir. Tarihsel bilgiler, kuru ve sıkıcı olmaktan çok yaşayan, güncel ve akıcı bir söylemle verilmelidir. Her şey kolayca anlaşılmalı ama okuyan zaman zaman zorlanmalıdır. Bu yaprağın ardından okunacaklar, söz ettiği birçok konunun tartışılmasını öneriyor, dağınık birçok bilgi bir araya getiriliyor. Anadolu kültürüne ilişkin yeni yorumlar yapılmasını bekliyor.”

“Mysia ve Işık İnsanları” adlı çalışma yukarıda söylenenleri gerçekleştirmeyi deniyor. (1)

Antik çağda Mysia, Anadolu'nun kuzeybatı bölgesidir. Bölgenin batı sınırı Gönen çayıdır. Batısında Troas (Truva), güneybatısında Aiolis, Güneyde Lidya, güneydoğuda Phrygia ile çevrilidir. Doğusunda Mysian Olympus olarak adlandırılan Uludağ vardır. Bölgenin en yüksek dağlarından birisi de Kaz dağlarıdır.

Mysialılar, adını Mys kavminden almıştır, bölgenin yerli halkıdır. Truva Savaşına Truvalıların müttefiki olarak katılmışlar. Hitit metinlerinde ise adı Masa ülkesi olarak geçer.

Anadolu'nun büyük coğrafyacısı Amasyalı Strabon, “Mysialılar'ın ve Phrygialılar'ın sınırları ayrıdır, fakat aralarında sınır ayrımı yapmak zordur” der.

Homeros, Mysialılar “çıplak elle ve mızrakla savaşan aslan yürekli” insanlar diye anlatırken, Truva'ya yardıma giden Anadolu kavimleri arasında sayar.

Strabo'ya göre; Mysialılar süt, peynir ve balla beslenmekteydi…

Herodot, Mysia'nın başlangıçta bir Lidya kolonisi olarak ortaya çıktığını, Lidyalılar ve Karyalılar ile akraba olduklarını söyler. Milas İlçesi'nde bulunan Zeus Labranda tapınağında ibadet etme hakkına sahip üç halktan birisidir Mysialılar.

Heredot, Mysialılar'ın Avrupa'ya kadar yaptıkları bir seferde, Adriyatik Denizi'ne kadar uzanan ve güneyde Peneus Nehrine kadar inen bölgeyi ele geçirdiklerini yazmaktadır. Mysia ülkesinin iki büyük kenti Bergama ve Erdek antik dönemde sahip oldukları kültür ve medeniyet ile dikkatleri üzerlerine çekmişlerdir.

Mysia'nın ilk kralı Telefus, ikincisi de Teutronia kentinin kurucusu Kral Teutras'tır, kızı Amossos'u Lidya Kralı Sadyattes ile evlendirmiştir.

Mysia'nın, müzelerde, koleksiyon erlerde ve internet ortamında görülen paraları incelenirse kralları, kraliçeleri, ışık insanları, kültürü ve inançları hakkında yazılı olmayan bilgiyi paralar üzerinde görmek mümkün olur.

Kaynakça: (1) Sefa Taşkın, Mysia ve Işık İnsanları, 1997, Sel Yayıncılık, İstanbul.