Mutluluğun Sırrı

Uzun bir süre, benim için güzel bir yaşam başlamak üzere diye düşündüm. Gerçekten güzel bir yaşam! Ama her zaman, aşılması gereken bir engel daha vardır önümde. Öncelikle yapılması gereken bitmemiş bir iş, tamamlanması gereken bir hizmet, ödenecek bir borç…
Hemen sonra güzel bir yaşam başlayacak. Sonunda yaşamın zaten bu engellerden oluşmakta ve mutluluğun sırrının bu engellerin aşılmasında olduğunun ayırtına vardım. Asıl yol mutluluğun ta kendisidir. Öyle ki yaşanan her anın keyfini çıkarmalı ve bu anlar özel biri ile paylaşarak daha da keyfini doyumsa malıyız. Zaman hiç kimseyi beklemez, zamana ayak uyduramazsanız, her zaman onun gerisinde kalmaya mahkûmsunuzdur.
Öyleyse, daha fazla mutlu olmak için; okulun bitmesini, okula gitmeyi, on kilo vermeyi,6 kilo almayı, çocukların büyüyüp evden ayrılmalarını, işe başlamayı, emekli olmayı, evlenmeyi, boşanmayı, Cuma akşamını, cumartesi sabahını, yeni bir araba ya da ev almayı, baharı, yazı, sonbaharı, kışı, ayın birini, şarkınızın radyoda çıkmasını, ölmeyi ya da yeniden doğmayı beklemeyin.
Mutluluk sizin için bir hedef değil YOL olmalıdır.
(Bütün Dünya Dergisi /Temmuz 2002

Mutluluğun Sırrı

Günün birinde bir tüccar oğlunu, mutluluğun sırlarını öğrenmesi için, o zamanın en
bilge âlimine gönderir. Tam kırk günlük bir yürüyüşten sonra, çölleri aşarak, bir
tepenin başında duran yaşlı âlimin Sarayına varır. Genç adam bir tapınakla
karşılaşacağını sanmıştır ama o vardığı yer kalabalıkların girip çıktığı, küçük bir orkestranın melodiler çaldığı, yörenin en zengin sofralarıyla donatılmış masalar vardır. Alim herkesle teker teker ilgilenip konuşmaktadır, iki saatlik bir bekleyişten sonra sıra genç adama gelir.Alim, gencin anlattıklarını dikkatlice dinledikten sonra mutluluğun sırrını açıklamasına zamanının olmadığını söyler ve bu esnada sarayı gezmesini ve iki saat sonra tekrar gelmesini söyler.Ama der:
-“Senden bir ricam var , lütfen sana vereceğim bu kaşıktaki yağı da dökmeden etrafı
gezmeni istiyorum” der. Genç adam tüm sarayı merdivenlerden inerek ve çıkarak
dolaşır ve iki saat sonra tekrar Alimin yanına gelir.
Alim: “Nasıl yemek odasındaki İran halısını, on sene zarfında yapılmış mükemmel
Parkı, kütüphanemdeki muhteşem perdeleri gördün mü ” der.
Genç adam utanarak, göremediğini, bütün dikkatini kaşığa ve yağı dökmemeye
verdiğini söyler. Yaşlı Alim, ondan tekrar sarayını gezmesini ve bütün güzelliklere dikkatlice bakmasını söyler. Genç tekrar elinde kaşıkla, bu defa etrafa daha iyi bakarak sarayı gezer. Âlimin yanına geldiğinde, bütün gördüklerini bir bir anlatır.
Âlim:”Kaşıktaki yağa ne oldu” der.
Genç adam kaşığa baktığında, bütün yağın döküldüğünü görür.
Âlim:”Sana bir nasihat vermem gerekirse”.
Alim: “Mutluluğun sırrı, Dünyanın bütün güzelliklerine bakarken o kaşıktaki yağı
hiç unutmamakta ve dökmemekte gizlidir.” der.