MANİSA'NIN ROCKEFELLER GAZETELERİ

Manisa merkezde dört adet günlük gazete yayımlanıyor.
İsimlerini vermem gerekmiyor.
Bu gazetelerde çalışan pek çok gazeteci dostum, arkadaşım da var.
Şimdi bu yazıyı okuyunca belki bana kızacaklar, belki de darılacaklar.
Geçen yıl bu köşede “Manisa’da Gazetecilik Nasıl Yapılır?” başlıklı soru soran bir yazı kaleme getirmiştim.
Demiştim ki:
“Gazetecilik nasıl mı yapılır?
Çok kolay.
Vali Bey'in, Belediye Başkanı'nın, iktidar partisi il başkanının ve bir de kentin dört bir yanını tutmuş mutedil, mütedeyyin, muhafazakar, dört başı mamur sahtekar egemenlerinin dizinin dibine oturulur.
Onlar ‘Yaz evladım’ der, yazarsın.
Onlar ‘Çiz yavrucuğum’ der, çizersin.
Al sana fevkaladenin fevkinde bir gazetecilik örneği.
Bu kadar basit, bu kadar yalın, bu kadar net.
Bu kadar kolay!
Bugüne kadar yapılıp edilen budur.
Ha bir de ‘dikine tıraş yapmazsın’, ‘güneşe karşı işemezsin’. Olur biter.
En önemlisi de kentin mutedil, mütedeyyin, muhafazakar, dört başı mamur sahtekar tipleriyle arayı bozacak şeyler de yazmazsan, ohhh ne âlâ…
Sırtın yere gelmez artık.
Sen gazetecisindir, gazeteci!”
***
İnternetteki haber portallarında gördüğüm Manisa’ya ilişkin bazı haberler, geçen yılki yazımı anımsattı.
Ve bir kez daha gördük ki, Manisa’da yapılan gazetecilik, “Rockefeller Gazeteciliği”dir.
Bu kavram, medya dünyasında çok önemli bir kavram.
John Davison Rockefeller, ABD’li sanayici.
1910-1937 arasında dünyanın en zengin insanı.
“Rockefeller Gazetesi” tabiri ise şöyle çıkıyor: Rockefeller’in yaşı ilerleyince, ülkede olup biten olumsuz, kötü, negatif olayları ve gelişmeleri bilmesin diye, her sabah ona özel bir gazete hazırlanıyor. Tek nüshalık bu gazete, yaşlı Rockefeller’in kahvaltı masasına getiriliyor. O da böylece ülkeyi ve dünyayı güllük gülistanlık zannediyor.
O yıllarda her sabah tek nüsha olarak hazırlanıp sadece Rockefeller’in önüne sunulan gazeteler, ne yazık ki günümüzde her sabah binlerce nüsha olarak Manisa’nın bayilerinde satışa sunuluyor.
İşte bu yüzden ben Manisa’da yayımlanan gazetelere “Rockefeller Gazeteleri” diyorum.
Sorgulamayan, araştırmayan, itiraz etmeyen, eleştirel bakmayan gazeteler.
Halkın tutan eli, gören gözü, işiten kulağı olamayan gazeteler.
***
“Türkiye’nin Yaşanabilir İlleri” başlıklı bir araştırma yapıldı geçen haftalarda. Araştırmayı CNBC-e yaptı. 34 ayrı kriter göz önünde bulundurularak yapılmış araştırma.
Yaşanabilir iller arasında Manisa 42’nci sırada.
Manisa ki, ülkenin batısında, verimli topraklar üzerinde, katma değerin görece fazla yaratıldığı bir kent.
Ama 81 il arasında 42’nci. İlk 20’de değil. İlk 30’da değil. İlk 40’da bile değil.
Tam 42’nci.
Artvin’den, Karaman’dan, Elazığ’dan, Kastamonu’dan, Gümüşhane’den, Burdur’dani Yalova’dan, Bartın’dan geride.
Örneğin bu haber, Manisa’da yayımlanan Rockefeller Gazeteleri’nin hiçbirinde yer almadı. Hadi haberi atladılar diyelim. Bülent Arınç’ın katıldığı düğünleri, nikahları haber yapan gazeteler, Manisa’nın 42’nciliği hakkında bir satır bile yorum yapmadılar, 15 yıldır bu kentin milletvekilliğini sürdüren Bülent Arınç’a tek satır soru yöneltmediler bu konuda.
Manisa’nın AKP’li, MHP’li ve CHP’li milletvekillerinin önünde arkasında takla atanlar, mikrofonlarını uzatıp “Bu konuda bir sorumluluk hissediyor musunuz?” sorusunu soramadılar.
***
Çok güncel bir başka haber: Manisa’da 282 bin kişiye 50 postacı!
Manisa PTT Başmüdürü İbrahim Varlık bağırıyor: 50 postacıyla 282 bin kişiye hizmet vermeye çalışıyorum, kadro yok.”
Bu haber Manisa’nın anlı şanlı dört yerel gazetesinin hiçbirinde yer almadı.
Manisa’nın yerel gazeteleri, devletin bir kamu hizmeti olarak iletişim özgürlüğünü sağlaması gerektiğini, postanelere yeterli kadronun verilmesi gerektiğini tek satır bile yazamadılar.
Posta teşkilatının göçertilmesindeki asıl amacın, holdinglerin kurduğu özel kargo şirketlerine yönelimi artırmak olduğuna dair tek satır yorum yapamadılar.
***
Giderek kendimi daha çok Diyojen gibi hissediyorum.
Diyojen M.Ö. dördüncü yüzyılda Sinop’ta yaşamış çileci bir düşünür.
Gündüz vakti elinde fenerle dolaşırken ne yaptığını soranlara, “Adam arıyorum” dermiş.
Ben de tıpkı Diyojen gibi elimde fenerle Manisa sokaklarında dolaşıyorum, “gazeteci” arıyorum.
Madem ki haber almak, bir “haktır”…
Ben de, “haber alma hakkımı” arıyorum.
***
Ama bu Rockefeller Gazeteleri yayımlandığı sürece, ben haber alma hakkımı daha çoook ararım!